Akıl Arttı Bereket Kalktı

İnek buzağılamağa yatkınsa eğer, vakti gelince döllenme arzusunu davranışlarıyla belli eder. Eski adamlar; “akıl arttı bereket kalktı” derlerdi. Akıl dedikleri de ilim ve fennin gelişmesiydi. Onların deyimiyle: “hinci fennee çok ilerledi” Bu söze hak vermez de değilim. Fen arttı, her şey bollaştı, lâkin bolluğun bereketi yok.

 

Eskiden tenha bir köy yoluna yaya çıksan, arkadan traktör gelse binmek garanti. Şimdi ortalık vızır vızır araba, ama o bollukta yolda kalırsın kimse almaz. Demekki bolluk, çokluk bir bakıma yokluk demek.

 

Mesela nerde o eski bayramları karşılamanın zevki ve sevinci. Bayramlık giyisiler yarın defileye çıkılacakmış kadar kıymetliydi. Arafe gecesi yastık altına konur, ikide bir uysal bir sevgiliye duyulan sevgiden farkı olmaz, sabah zor edilirdi. Şimdi herkes her gün marka ayakkabı ve elbise giyiyor, bayrama bir zevkimiz kalmıyor.

 

Evlenmelerin bile o kadar heyecanı yaşanmıyor Allah bilir. Neden ? Çünkü gençler sevgili değiştirip duruyor, Eski evliliklerde olduğu gibi o ilk heyecan pek şiddetli hissedilmiyor. O yüzden evlilikler kısa sürüyor, başka baharlar yaşamak arzusu galebe çalıyor. Bayramların zevki kalmadığı gibi evliliklerin de zevki kalmıyor.

 

Eskiler böyle miydi ya...Yavuklular yolda karşılaşsa laf söz olur diye yol değştirilir, yürekteki hasret yangınları, kavuşacakları o muhteşen zifaf gecesine saklanırdı.

O yangınlara itfaiye kar etmezdi...Boy boy çocukları olurdu.

 

Ha avet gelelim ineklere. İşte eskiden inekler tava gelince şöyle cins bir erkek boğa- kele bulunur ve hayvan döllenirdi. Eğer çobansan ve iyi bir keleye sahipsen hayvanı boğaya çektirmeğe gelenlerden iyi bir bahşiş-bedel alırsın. Ya da baştan pazarlık edersin. Öyle bedavaya yoktu.

 

Fenler artınca, artık dölleme sun’i tohumlamayla yapılıyor. Bilimsel yollarla hastalıkların ve düşük yapmanın önüne geçilerek üretim bollaşıyor. Bollaşıyor da fakat bir okka eti öyle az paraya sorfaya koymak kolay iş değil. Demek ki eski adamlar haklıymış. Bolluk bereket sağlamıyormuş.

 

Eskiler irfan sahibi arif ve kâmil insanlardı. Ömrü uzayıp şu zamana sarkmış eskilerden kalma arif edepli bir kadıncağızın ilk defa sun’i tohumlama macerasına  bakınız.

Komşunun ineğini tohumlamaya gelen veterinere kendi ineğine de yapılmasını ister, tamam denir. Komşunun işi bitince teyzenin ahırına geçilir. Veteriner şırıngayla tomu hayvanın döl yoluna salmaya hazırlanır. Lakin hayvan ikide bir geriye veterinere bakar. Durumu farkeden nene bir örtü getirip ineğin başına örter. Veteriner sorar:

-Teyze neden kapatıyorsun hayvanın gözünü.?

-Yavrım sana bakıp duruyor, buzağısı sana benzemesin diye örtüyom guzum...

Bu gerçek hikayeyi bizim Demirci eski İlçe Tarım Müdürü veteriner Kaymakmlıkta bir toplantıda anlatmıştı da gülmekten yerlere yatmıştık.

İhsan Temel

YORUM EKLE