14 Mayıs ve Milli İradenin Egemenliği

14 Mayıs 1950 seçimlerinin 69. Yılını geçtiğimiz günlerde idrak ettik. Türkiye’de bugüne kadar yüzlerce seçim yapıldı, kazananı da oldu, kaybedeni de. Peki, neden 14 Mayıs bu kadar önemli? 


Evet, bu tarih çok önemlidir. Zira o gün Cumhuriyet tarihimizde ilk kez milletin şaşmaz iradesi sandığa yansımış, halk ilk kez serbest seçimlerle kendisini yönetecek iktidarı belirlemiştir. Bu tarih çok önemlidir, çünkü Cumhuriyetimiz demokrasiyle taçlanmış, ilk kez iktidar kansız, darbesiz, hilesiz, şaibesiz şekilde el değiştirmiştir.


Yeni nesillerin bu seçimlerin önemini kavrayabilmesi bakımından o tarihten dört yıl öncesine gidip 1946 seçimlerine değinmek isterim.


İkinci dünya savaşı hür dünyanın zaferiyle sonuçlanınca Türkiye’de de daha fazla özgürlük, adalet, eşitlik ve demokrasi talepleri yüksek sesle telaffuz edilmeye başlandı. Bu talepler karşısında yenidünya düzeni içinde yerini almak isteyen Türkiye çok partili ve çoğulcu demokrasiye geçişin adımlarını atmaya başladı. 1945 yılı sonlarına doğru Atatürk’ün son başvekili Celal Bayar ile milletvekilleri Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü, demokratikleşme taleplerini içeren ünlü 4’lü takriri (önerge) CHP gurubuna sundular. 


İsmet Paşa buna çok kızdı ve “parti içinde muhalefet istemem, çok istiyorlarsa ayrılsınlar başka parti kursunlar” sözleriyle karşılık verdi. Bu aynı zamanda çok partili hayata geçişin de bir anlamda icazeti gibi görüldü. Menderes, Koraltan ve Köprülü CHP’den ihraç edildiler Bayar ise hem CHP’den hem de milletvekilliğinden istifa etti. Ardından da 7 Ocak 1946 da Demokrat Parti resmen kuruldu.


Bu arada bazı marjinal guruplar da partileşme amacındaydılar. Sosyalistler Tan Gazetesi etrafında kümelenmişler TKP’yi yasallaştırmak istiyorlardı. Ancak Sovyet yanlısı yayınlarıyla bilinen Tan gazetesi CHP’nin tek parti iktidarının hışmına uğradı. CHP milletvekili Hüseyin Cahit Yalçın başyazarı olduğu Tanin Gazetesinde “Kalkın Ey Ehli Vatan” başlıklı yazısıyla alenen Tan Gazetesini hedef göstererek gençleri kışkırttı. CHP gençlik kollarının tahrikleriyle oluşan kalabalık guruplar Tan matbaasını basarak tarumar ettiler. Böylelikle iktidar sol gurupları sindirmeye çalışıyor, diğerlerine de gözdağı veriyordu. Ancak DP’ye karşı bir tedbir alamıyorlardı, çünkü partinin genel başkanı Atatürk’ün son başvekiliydi ve Mareşal Fevzi Çakmak gibi daha birçok milli mücadele kahramanı da DP’nin yanında yer almışlardı. 


Alelacele seçim kararı alıp DP’yi hazırlıksız yakalamaya çalıştılar. Açık oy gizli tasnif gibi garabet bir sistemle sandığa hile karıştırdılar. Birçok bölgede DP’nin oyları CHP’ye CHP’nin oyları ise DP’ye yazılarak sonuçlar ters yüz edildi. İstanbul da bundan nasibini alan bölgelerdendi. Ne var ki DP listesinde yer alan Mareşal Fevzi Çakmak’ın taraftarları sokağa dökülünce İsmet Paşa devreye girerek eski silah arkadaşına yapılan haksızlığı giderdi. İstanbul’da Fevzi Çakmak ve birkaç adayın seçildiğini ilan ettiler. O günkü seçim sisteminde blok liste ile seçime giriliyor, hangi liste daha çok oy aldıysa o liste tümüyle kazanıyordu. Ancak listelerde çizip, yazma da olabiliyor diğer listeden de fazla oy alan olursa kazanabiliyordu. Fevzi Çakmak’ın düzeltmesi de bu şekilde oldu. DP, kurucuları Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan dâhil DP muhtelif illerden dördü müstakil olmak üzere 65 vekil çıkarttı.


CHP iktidarı 4 yıl boyunca bu antidemokratik uygulamayı dünyaya anlatamadı. Üstüne üstlük bir yıl sonraki yerel seçimlerde de aynısını yaptı. Mersin Valisi Tevfik Sırrı Gür, Aslanköy’de seçimi açık arayla kazanan DP’li muhtarın mazbatasını iptal edip seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Sandığın namusuna sahip çıkarak direnen Aslanköylü kadınlara jandarma şiddet uyguladı, üstelik tutuklandılar, isyan başlatmaktan haklarında dava açıldı. Dava Konya’da görüldü yabancı basın olayı tüm dünyaya duyurdu. Sonunda beraat ettiler, ama Türkiye bütün dünyaya rezil oldu. İsmet Paşa bu rezaletleri telafi için seçim sistemini değiştirdi, gizli oy açık tasnife geçildi. Yargı gözetimi getirildi. 
Bu değişikliklerden sonra 14 Mayıs 1950 seçiminde halkın iradesi büyük ölçüde sandığa yansıdı. Her ne kadar Demokratlar ve diğer küçük partiler CHP ile değil devlet gücüyle yarışıyor olsalar bile halkın azim ve kararlılığı bunlara göğüs germesini bildi. Sonuçta iktidar hilesiz, şaibesiz, kansız ve darbesiz bir biçimde el değiştirdi. 
Bugün de değişen bir şey yok. İstanbul’da İmamoğlu’nun kazandığı belediye başkanlığı tıpkı Aslanköy muhtarı gibi iptal edildi. 23 Haziranda seçim yenilenecek ama İmamoğlu’nun karşısında devletin gücü ve imkânları olacak. Halk kararını verdiyse ne yaparsan yap çaresi yoktur. Ne tehdit tanır, ne de baskılara boyun eğer.


Bazıları Demokratların İmamoğlu’na destek vermesini eleştiriyor, CHP’nin mazisini öne sürüyor. Bunu kim söylüyor? Sahte demokratlar. Menderes’i övmekle resimlerini asmakla demokrat olunmaz. Demokrat olmak için hukuka, adalete, demokrasiye, hürriyetlere inanmak sahip çıkmak gerekir. Dün CHP’nin kanun dışılığına, seçim hilelerine, adaletsizliğine, hukuk tanımazlığına, baskıcılığına nasıl karşı çıkılmışsa bugün de onun yerini alan AKP’ne de aynı şekilde karşı durmak demokratlığın gereğidir.


Kabul edelim ki; CHP 1950 öncesinin CHP’si değildir. 80 Öncesinin CHP’si de değildir. Bugünün CHP’si 14 Mayısı kutsayıp, 27 Mayısı telin ederken, Menderes’in adını dillerine pelesenk eden sahte demokratlar ne yazık ki onun en büyük ideali olan demokrasiye vurulan 6 Mayıs “cüppeli darbe” sinin hazırlayıcısı olmuşlardır.

      
Bizler 14 Mayıs gününü Demokrat Partinin bir zafer günü olarak görmedik. Her şeyimizi borçlu olduğumuz Cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandığı gün olarak gördük. Millet iradesinin bütün güçlerin üstünde olacağı inancının pekiştiği gün olarak gördük. Türkiye’de artık devlet gücünün, millet egemenliğinin üstüne çıkamayacağının yedi düvele gösterildiği gün olarak gördük. İşte bu yüzdendir ki milletin sarsılmaz iradesi 23 Haziran’da İmamoğlu’nun yanında olacaktır.


23 Hazirandan sonra ne mi olacak? Hedef 2023, yeni bir 14 Mayısa hazır olun. Her şey daha güzel olacak.
Milli Mücadelenin başlangıcının 100. Yıldönümünü kutluyorum. Tüm genç kardeşlerimizin de bayramını kutluyorum. İstikbalimiz onların elinde yükselecektir. Demokrasi, hukuk, adalet ve ülkenin geleceği onlara emanettir.

Cumhuriyetimizi ve onun değerlerini koruyup kollamak, yükselip ileri gitmek,  milletimizi refah ve saadete ulaştırmak onların vazifesidir. Bizler yol göstericisiyiz.
Kalın sağlıcakla… 
16 Mayıs 2019
Naci Akın

 

YORUM EKLE
YORUMLAR
About
About - 5 yıl Önce

Naci Akın Doğruyol Partisi olarak bizden yıllarca oy isteri ama o da CHP li çıktı. Yazıklar olsun