Affet adamım, geldim ama inemedim

Onun heyecanı günler öncesinde başlamıştı. 
Okulunun yıl sonu müsameresinde şiir okuyacaktı. “Mustafa amca ben okuldaki etkinlikte şiir okuyacağım, sen de gel “ dediğinde “ tamam mutlaka geleceğim “ diyerek söz vermiştim.
Bugüne kadar her karşılaşmamızda şiir okuyacağını hatırlattı durdu o kendine has sevecenliğiyle “ unutma bak Mustafa amca gel”. 
Diye yeniden hatırlattı.

Ben ona “adamım” derim hep.
Bir arkadaşımın oğlu, ismini vermeyeceğim. Bizim aramızdaki diyaloglarımızı keşke izleyebilseydiniz. 
Keşke üç beş dakikasını duyabilseydiniz.
Şimdilerde “ kanka” diyorlar ya.
İşte öyle dostluk bizimkisi, o her zaman gördüğünde sevgisini ilgisini gösterir. Sorular sorar ben hep onu ciddiye alırım çocuktur deyip geçmem. 
Düzgün ve doğru yanıtları duyar ve bana inanır. 
Akıllıdır benim adamım vesselam. 

Onun gözlerine bakar konuşurum. 
İletişimin en samimisi budur aslında. 
Belli yaşına rağmen bazıları bu iletişim şeklinin farkına varamasa da biz adamımla bunu çoktan keşfettik ve uyguluyoruz ki.
Adamım bunun farkında onu ben hep ciddiye alırım, gözlerinin içine bakarım.
Aramızdaki kankalığın, yaşın da farkı çok değil 40 küsur yıl yaş farkı var sadece. 
Kısaca seviyoruz biz birbirimizi be dostlar.

Bugün evin önüne indiğinde saçlar traş olmuş, kıyafet o biçim, çok yakışıklı olmuş.
Bugün büyük gün onun için, kolay mı adamım okulda herkesin önünde şiir okuyacak şiir. 
Çok iyi hazırlandı kondisyon süper, hele taktığı papyon onu daha bir şık ve akademik yapmış, görseniz adam bir içim su yahu.

O annesi ve babasıyla önden gitti ama adamın aklı bende “ unutma bak, gel Mustafa amca şiir okuyacam” dedi ve gitti.

İşlerimi toparlayıp ben de gittim arkadan.

Yer Demirci Mustafa-Zehra-Saliha Kul İlkokulu. 
Okulun yapılış hikâyesi gözümde canlanıverdi. 
2008-2009 yılları olması gerek. 
O dönem Demirci’ye bu okul yapılacağı zaman yeni çıkan yasaların uygulanması için bir iki haber ve hatta Valilikle yazışmalar yaptığımı hatırladım.
Bu duygularla okulun giriş merdiveninin yanı başındaki engelli rampasından çıkıp okula girdim.

Müsamere okulun alt katındaki salonda yapılıyormuş. Kapıda bir görevli var, ona sordum “tören alt katta” dedi. Asansöre yöneldim. Asansörün önü çiçekten geçilmiyor. Saksıları asansörün önüne dizmişler, okulun çehresi değişmiş, çiçekler de yerini sevmiş olacak, deyim yerindeyse azmış mübarekler. 
Hele bir levha var asansörün kapısının önünde, üstünde “Dikkat kaygan zemin” yazıyor.
Bu levhadaki uyarı  “asansör arızalıdır” ifadesinin kibarlaştırılmış hali olmalı.
Asansörün orada olduğu önündeki çiçek saksılarından dolayı anlaşılmıyor olacak ki, kapının yanına da çerçeve içinde “Asansör” yazısını monte etmişler.



Görevliye “asansörü çalıştırır mısın aşağıya ineceğim” dedim. Görevli şaşkın şaşkın bana bakıyor. “Asansörü çalıştırır mısın aşağıya ineceğim” dedim. Bu tekrar etmem, görevliyi kendine getirdi “ Şey abi asansör çalışmıyor, valla ne etcez ya?” dedi. Ben ısrarla “Nasıl çalışmıyor, çalışmıyor mu, bozuk mu? Diye tekrar tekrar sordum. Ezile büzüle sesi zor işitilir yanıt verdi “ Bozuk abi, yıllardır hiç ben çalıştığını görmedim” 
Fırladı merdivenlerden aşağıya indi.
Tekrar dönüp “ bekle biraz abi “ diye bağırdı. Ben çıktığım engelli rampasından inip bahçeye çıktım. 
Biraz sonra sanırım okulun idarecisi bir genç gelip “ Abi asansörümüz çalışmıyor” dedi. 
Ben adamımın şiir okuyacağını onu görmek için geldiğimi söylesem de, adamımla bizim aramızdaki elektriği ve samimiyeti bilmediğinden öylesine dinledi ve  “Biz seni indirelim abi nasıl yapacağız?, bu asansör 2009 'dan beri çalışmıyor ki ” dedi. 
Tabii ki red ettim. 
O duygu yoğunluğuyla Mithatpaşa Camiinin avlusuna kendimi zor attım.
Bu okulun yapılış süresi, yaşadıklarım film şeridi gibi önümden geçerken, adamımın o masum yüzü gözümün önünden hiç gitmedi.

KIZDIM VE ÜZÜLDÜM
Kızdım çünkü bu okullar yapılırken yıllarca engelli öğrencilere yönelik olması için ne çabalar göstermiştim. 
Demirci’deki en az yeni yapılan 3 okulun engellilere göre düzenlemeler yapılması için toplasan roman olacak sayfalar kadar yazışmalar yaptığımı, ona göre okullar yapılmasını sağladığımı, hatta bir okulun projesinde olmasına rağmen kaba inşaat bittiğinde, unutulan engelli rampası için benim şikâyetimle İl İmar Müdürlüğünün inşaatı durdurduğunu, daha sonra yapıldığını ve bunları başardığımı hatırladım.

Üzüldüm çünkü adamımı şiir okurken göremedim.
Ona günler öncesinde verdiğim sözümü tutamadım. 
Oysa ne çok istemişti benim kendisini görmemi. 
Daha dakikalar önce ısrarla “ Mustafa amca mutlaka gel bak” demişti.

EYYY DEMİRCİ İLÇE MİLLİ EĞİTİM!
Eyyyy işlerini iyi yapmayan Demirci İlçe Milli Eğitim yöneticileri!
Sizler niye işinizi iyi yapmazsınız?
Daha geçen hafta yine sizin yaptığınız gayri resmi bir uygulama yüzünden hakkınızda açılan bir soruşturma kapsamında teftiş kurulu başkanı ile bir başmüfettişe henüz yeni ifade verdim.

Siz bitimine az kalan bu içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılı içinde eğitimci gibi değil, devlet adamı gibi halkı dinleyen değil, turizm işletmecisi ve hatta minibüscü zihniyetiyle yaptığınız iş için sabahın saat 07.45’inde Demirci’ye gelen Vali’den okul velileri ve kaymakamın önünde fırça yemediniz mi?
Vali bey size devlet adamı nasıl olur, halkı dinleyen, eğitimin amacına hizmet eden bir yönetici nasıl olunur, iyi bir ders vermedi mi?
Bugün bu çalışmayan asansör kimin suçu?
Siz devletin engellilere yönelik yaptığı bu asansörü bile tamir ettiremeyecek kadar beceriksiz idareciler misiniz?
Okuldaki müsamereye engelli bir veli, anne, baba ve hatta torununu izlemeye gelen yaşlı bir nine veya dede gelse ve asansörü kullanmak istese, bu mağduriyetten dolayı yüzünüz kızarmayacak mıydı?

Haklarını bilen bir vatandaş olarak ben yine resmi ve hukuki zeminlerde hak arama savaşına sayenizde geri dönüyorum.
Değil mi ki, adamımın gözleri beni aradı ve göremedi.
Değilmi ki, sizin gibi işini iyi yapmayan beceriksizler yüzünden ben adamıma verdiğim sözümü tutamadım.
Kaymakamlığa, Valiliğe, İl Milli Eğitim Müdürlüğüne, Milli Eğitim Bakanlığına, Bimer ‘e sizi şikâyet edeceğim.

Demirci’de Milli Eğitim’de randımanı düşüren sizler, öğretmenlerin sabah okula giderken ayaklarının geri geri gitmesine sebep yine sizlersiniz.

Demirci ‘de Milli Eğitim Denetimli engellilere eğitim verme amaçlı çalışan kurumun denetimini siz yapıyorsunuz. Burada engelliler eğitim görüyor 3-4 katlı apartmanda asansör yok. Siz nasıl denetleyip bu kurumun çalışmasına müsaade ediyorsunuz? Burası bırak normal bir eğitim kurumunu kafadan engellilere hizmet veren bir merkez asansör mutlaka olacak. Olmayan asansörü var gibi mi gösterip, denetimlerini onaylıyorsunuz?
Sizleri yeni eğitim öğretim yılı için göreceğiz bakalım.
Asansörler çalışacak mı?
Engellilerin eğitim gördüğü bir eğitim kurumuna asansör taktırılacak mı?
Sizler bulunmaz hint kumaşı değilsiniz, yaptığınız usulsüzlükler, kırdığınız potlar bini aştı oralarda zor durursunuz ama gözü kör olasıca siyaset yok mu, sizi oralarda tutan işte o iğrenç yapı.

SENİ SEVİYORUM ADAMIM
Seni bugün şiir okurken çok görmek isterdim be adamım.
Bugün de üstelik çok yakışıklıydın  be aslanım.
Ulan bu beceriksizler asansörü yaptırmış olsa, gelip seni dinleyecek, şiir okurken senin fotoğraflarını çekecektim ha biliyor musun?
Sen gene de beni affet, geldim ama inemedim.
Ama biz senle daha çok şiirler okuruz.
Sen oku, büyük adam ol koçum emi!
Oku hak et, işinin ehli ol.
Bak bugün yaşadıklarımız ileride sana kötü örnekler olsun.
Birilerinin adamı değil, işinin adamı, ailenin adamı, hayatın adamı ol.
Büyüdüğünde belki bu yazıyı okuyup beni daha iyi anlayacaksın.
Mustafa amcan bu yazdıklarıyla tarihe not düşüyor evlat, bunu sakın unutma.
Okuduğunda şunu anla.
Mustafa amcan hayatı bir kere solur, iki kere yaşardı.
Gözlerinden öpüyorum adamım.

Mustafa Temiz
YORUM EKLE
YORUMLAR
Canan nizamoğlu
Canan nizamoğlu - 7 yıl Önce

Elinize, yüreğinize sağlık....