Ahmet Er'in ardından-2

Ahmet Er ağabey ile bağlantımız hiç kesilmedi. Arada makamına gidip çayını içtim, bir iki belediyelik işim oldu, anında çözümü için devreye girdi.
Ancak öyle bir haber geldi ki içinde Ahmet ağabeyin adı da geçiyordu.
Demirci Belediyesinde yeni yönetim belli memurları emekli olmaları için zorlamaya başlamıştı.
Mobing olarak ulusal medyada da yer alan bu uygulamaya yeni yönetim ısrarla devam ediyordu.
Bende bunu anladım dinledim.
Yılların emekçileri kendi istekleri dışında emekli olmaları için zorlanıyordu.
Mobing odası adını verdiğim odada memurlarla emekli olmaları yoksa…. Pazarlıkları yapıldığını teyid ettim.
Milliyet gazetesinde yayınlanan ilk haberde mobing uygulanan memurların adı listelenmişti ve onun adı da geçiyordu.
Haber ilçede halk arasında büyük bir ilgiyle takip edildi ve okundu.
Ancak Mobing zihniyeti bir adım geri atmadı, kadrolaşmak amaçlı ancak başka yerlerde “memurlar maliyetli oluyor” ifadeleriyle bahanelendirdiği isimlendirmeyle, insanlardan hangi ay emekli olacaklar ise dilekçeler almaya devam etti.
Yıllardır Zabıta Amiri olarak görev yapan Ahmet Er Zabıtanın Z si ile alakası olmayan Lise mezunu bir başka memurun Müdür vekili atanmasıyla çarşıda normal Zabıta memuru görevine gönderildi.
Ahmet ağabey duygusal adam, çok dertlendi bu muameleye, memuriyetinin son günlerinde yönetimin böyle bir resmi hakkı yok iken, emekliliğe zorlaması ve yıllardır emir verdiği insanlarla aynı görev hüviyetinde kalması, doğrusu ya kahrına gitti. 
Bu süreçte bir de Durhasan Mahallesinde görevlendirdiler. Bu günlerde Ahmet ağabeyde rahatsızlık nüksetti. Sağlık raporları ile ilaç torbaları elinde bir iki kez denk geldiğimizde, “ iyi değilim günde 11 tane ilaç içiyorum” demişti.
Demirci Belediyesinde Mobing uygulaması sürdü, diğer memurlar emekli olmak için deyim yerinde ise sıraya girdiler.
Bu Mobing sürecinde insanlara uygulanan bu baskıcı uygulamaya yöneticisi, particisi, sempatizanı ve en önemlisi Demirci ‘de halk tepki vermedi. Belediye de daire amiri olanlar, mevzuatlar konusunda uzman olduğu halde, donanımlı memurlar bile yönetime “ siz ne yapıyorsunuz?” diye sormadı.
Demirci Belediyesinin ve hatta hiçbir kurumda emsali olmayan toplu mobing süresi içinde insanlar zorla emekli oldular.
Birileri usülüne uydurulan atamalarla bu boşalan yerlere getirildiler. Aslında belediye yönetimi uyguladığı mobinglerle belediyenin devlet adamı birikimini, belediyecilik tecrübesini yok ediyordu, ondan sonraki süreçte mevzuat hataları bu birikimi olmayan çömez kadroların icraatlarıyla, kayıp dönem olarak tarihe geçecekti. 

Belediyenin hem mali hem süresinde yapacağı hamleler ve hem de yatırımlar konusunda zafiyetlerinin başladığı süreç tam da bu belediyede odalarda koltuklarda oturanların değiştiği süreye denk geldi.

AHMET ER’İN ÖMRÜMCE UNUTMAYACAĞIM SÖZLERİ

Ahmet ağabeyin çok sevdiği bizden de oldukça genç ve ikimize de ağabey diyen biriyle 3 kişi sıcak bir yaz akşamında bir köşede oturduk çay içiyoruz.

Konu döndü dolaştı mobinge geldi. Ahmet ağabey derin bir nefes aldı. “ bu konuyu bir daha konuşmayacağız, şimdi beni dinle. Yapılan haberlerde benim ismimi yazmasan iyiydi ama yazdıkların yalan değil, hepsi doğru yaşandı ve beni de üzen şeylerdi. Ben bu dünyada bunu yapanlara tek kelam etmeyeceğim. Ama Allah’ın da bir hesabı var.”
Peki, ağabey hem sana hem diğer arkadaşlara yazık değil mi? Niye hukuk mücadelesi vermiyorsunuz. Bu yasal değil. Diye soru sorduğumu hatırlıyorum.
Cevap verdi. “Bunun için inan ki enerjim yok. Mahkeme süreçleri uzun sürüyor. Yazık oldu, hepimizin morali çok bozuk, şeker hastası olanlar var, bak bana benim de kalbim sıkıntı çıkardı, herkesin ayakları geri geri gidiyor işe giderken. Aile düzenleri bozuldu. Bu aniden çıkan iş yüzünden ekonomik zorluk yaşayanlar bile var. Çünkü emekli olunca maaşlar çok düşecek” dedi. 

Daha sonraki günlerde kalple ilgili çok sağlık sorunları yaşadı Ahmet ağabey. Benim bildiğim 3 defa anjiyo oldu. Daha sonra vücudunun bir bölümüne felç geldi. Aylarca evinden çıkamadı. Tek düşündüğü elimizin altında büyüyen oğlu Ömer idi. Onu iş sahibi yapmak istiyordu.

Ahmet ağabeyin yerine Zabıta müdür vekili olarak atanan şahıs emekli olduktan sonra Ahmet ağabeyin kadrosunun emekli olma şartıyla, bu ünvana getirildiğini duydum ama hala bunu teyid edemedim. Emekli olurken hiç yapamadığı müdür vekili ünvanı ile emekli oldu dediler, bunun aslı var mı bilmiyorum.
Oysa Zabıta kanununa göre yıllarca Amirlik yapan ve disiplin suçu olmayanlar Müdür vekili yapılabiliyordu. Sıfır atamalarda 4 yıllık üniversite mezunu olma şartı olduğunu hatırlıyorum.

Ahmet ağabey hisli adamdı.
Onun hassas bir yüreği vardı.
Döneminde birlikte aynı ideolojiye hizmet ettikleri kadrolar tarafından deyim yerinde ise tu kaka edildi.

En son görüşmemiz hastanenin koridorunda oldu. Kolu sıvalı idi kan vermişti koridorda beklerken, koluna pamuk yapıştırmışlardı. “ Abi nasılsın, motor hala sıkıntı yaratıyor mu? “ diye aramızdaki samimiyetle esprili sordum. “ Motoru tamir ettiler de benim o motorla yaşamaya gücüm yok” demişti. Yine şükür etti. Hep şükür mekanizmasını çalıştırırdı. 
Bende hayata engelli biri olarak devam ederken, onun tavsiyelerinden, şükür etme gereğinden, pes etmemekten yıllarca ilham almıştım.

Ahmet ağabey bu dünyadan göçtü gitti.
Onun bence yarım bırakılan bir hayat hikâyesi oldu.
Bunu herkes biliyor ama ifade edemiyor.
Bu yaşanan mobing süreci ve yaşadıkları onu hasta etti.
Tüm hastalıklarda bütün doktorların tek söylediği “moralini yüksek tut” değil mi?
Eskiler “duvarı nem, yiğidi gam yıkar” demişler ya, bence Ahmet ağabeyin durumu da aynen böyle oldu.

Onun ölüm haberini verirken bile o mobingin merkezinden yapılan haberde
“ emekli Zabıta Müdürü” ifadesini yazmışlar. Sağlığında "emekli oluyor musun, olmuyor musun hadi Durhasan Köyüne  demişlerdi, çalışırken yapamadıkları müdür ünvanını öldüğünde konduruvermişler.
Dava arkadaşım diye taziye mesajı yayınlamışlar.
Cenazesinde timsah gözyaşları döktüler.
Birbiriyle tutmayan çelişkiler yumağı, insanlarla dalga geçer gibi.

Oysa 30 yılı aşkın görev yapmış birinin, helalleşerek, gülüş ahenk emekli olması, kurumunda hoş seda bırakması gerekmez miydi?
Mobingzede memurlar emekli oldular gittiler, onlar yapılan psikolojik baskı ve ekmekle tehditten yıldılar ve gittiler.
Bir tanesi hukuk mücadelesi veriyor hala.
Adam yargı kararıyla geri dönmesi gerekirken, 10 ay bekledi.
Yargı kararına uymayan hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Savcılık yargılayabilmek için üst makamlardan izin istedi, soruşturma açıldı.
Muhakkik buraya geldiği gün memuru göreve döndürdüler. Koridora bir masa koyup öylesine oturttular. Kameralar yerleştirdiler. Bilgisayar koymadılar masasına. Kendi PC’sini getirdi interneti kestiler. Kameralardan sürekli kontrol altında tuttular. WC’ye gittiğinde, sigara molası alıp dışarı çıktığında bile yetkili yetkisiz kim var ise tepesine üşüşüp takip ettiler.
Emekli olması için memur olan eşi ile tehdit ettiler.
O hukuk mücadelesi verirken, yılların birikim sahibi devlet memuru kadrosundaki, 4 yıllık üniversite mezunu eşini onun için koridora koydukları masasına oturttular.

Şimdi bu mobing merkezine enerji sağlayan kanaat önderi ortak dostları ile mobing odalarında “emekli olursan eşine dokunmayacağız” pazarlığı yapıyorlar.
İnsanların morali bozuk, herkes çoluğunun çocuğunun ikbalinden bile endişe ederek boyun eğmek zorunda kalıyor.
Ahmet ağabey bu süreçten yapısı itibariyle en çok etkilenen insan oldu bence.
O asabi gibi gözükse de hamur gibi bir yüreğe sahipti.
Onun en çok kahrına giden dost bildiklerinden, sebepsizce gördüğü zulme varan o lanet mobing süreci oldu.
Vicdanların kustuğuna şahit oldum.
Bu yazının birinci bölümünü okuyan Demircililerden vicdanın merkezinden çıktığı belli olan sözler duydum bugün.
Oysa gidenler gitti. Artık ne deseniz boş.
Döneminde bu mobinge seyirci kalanlar, susanlar, menfaat için sesini çıkarmayanlar, hukuksuzluğu alkışlayanlar, mobing görenlerle selamı sabahı kesenler hepiniz ama hepiniz benim için birer dilsiz şeytanlarsınız.
Haksızlığın karşısında ta en başından beri işte bu garip gazeteci fakir, ben konuştum, ben yazdım, ben haykırdım.

Bugün Ahmet ağabeyin hastane de ruhunu Azraile teslim ettiği anda çekilen bir fotoğrafını gördüm.
Biliyor musunuz?
Ahmet ağabey hakka yürüdüğü ilk anında gözleri kapalı ama gülümsüyordu.
Ya o anda gördüklerinden ya da nereye geldim ben diye gülümsüyordu, ya da giderayak protesto ediyordu hayatın içindeki kalleşlikleri, vefasızlıkları, haksızlıkları, adaletsizliği.
Kalabalıklarda haklıyken yalnız isen, en iyi protesto gülümsemektir.
Ruhun şad olsun Ahmet ağabey, rabbim senin mekânını cennet eylesin.
Allah iki cihanda sana bunu yapanları ve susanları inşaallah kahr-eylesin.
09.Mart.2018
Mustafa Temiz
YORUM EKLE
YORUMLAR
Şahine turkmen
Şahine turkmen - 6 yıl Önce

Bence gittiği yerdeki huzura gülüyordu hep dua aldı amcam..

İsmail. Soykan
İsmail. Soykan - 6 yıl Önce

Ahmet abi allah rahmet eylesin senin gibi bir kisi Demirciye bir daha gelmez ruhun sah olsun isallah

Sevgi durul
Sevgi durul - 6 yıl Önce

Allahın da hesabı var dünya iyilere yaramıyor yazılanları göz yaşıyla okudum eline kalemine yüreğine sağlık mustafa temiz

Hasan Ağır
Hasan Ağır - 6 yıl Önce

İster mobbing deyin ister asimilasyon.
Böyle yönetimlerin o keserim ve sapım döndüğü günleri eski seçilememisşlerde örneğini görüyoruz.
kendi isyerinde amelelik yapanlarda var hernekadar Demirciden uzak olsada bizler görüyoruz. Enbüyük azl makamı mevlam onlarida azledecek bir gün.