Akıllı olun!

Kime mi söylüyorum? Elbette akıllarınca siyaseti dizayn ettiklerini düşünen, yandaş kanalların akıl almaz yalanlarından usanmış insanların mecburiyetten izlediği kanallarda boy gösterip de kendilerini gazeteci, yorumcu olduklarını düşünerek şöhret zanneden ve düğmeye basıldığı andan itibaren koro halinde “Kılıçdaroğlu go home” diye yırtınan malum zevata söylüyorum. Haa! Tabi bir de bunların gazına gelip kendilerini dev aynasında görmeye başlayan ve hepsinin bir yerlere gelmesinde Kılıçdaroğlu’nun payı olan, CHP’nin siyaset fukarası, acemi çaylak, haddini aşan bazı politikacılarını kast ediyorum.

Doğrusu bunca yıl karşısında mücadele verdiğim bir siyasi partinin genel başkanını savunmak hiç aklıma gelmezdi. Ancak, söz konusu olan ülkenin geleceği ise ve benim siyasi çizgim de dahil olmak üzere 6 siyasi parti bu gelecek için ortak akıl ortaya koyup bunu da kayıt altında almışlarsa benim de söz söyleme hakkım vardır diye düşünüyorum. Zira benim fikrime göre 30 yıl öncesinden başlayarak merkez sağ siyaset anlayışını bitirmeyi başaran, kimi dışarıdan yönlendirilen, kimi darbeci zihniyetten beslenen, kimileri de kaotik ortamdan, krizden medet uman aynı zihniyet bugün de merkez solu, ya da ortanın solunu bitirmek için bayrak açmışlar ama bu kez başaramayacaklar. Eğer bu güçler, bu zihniyetin sahipleri gerçekten Erdoğan rejiminin sona ermesini istiyor olsalardı, okları Kılıçdaroğlu’na çevirmek yerine AKP içinde hapsolmuş DYP ve ANAP oyları geri getirecek yegane güç olan merkez sağı hareketlendirirlerdi.

Hiç kimse şunu unutmasın! CHP ve DP Fenerbahçe ve Galatasaray gibidirler, biri olmazsa diğerinin de kıymeti olmaz. Zaman içerisinde çok çatışmışlardır ama Cumhuriyetin temel değerlerinde, demokrasi, özgürlükler, insan hakları, hukuk ve adalet temelinde, ülkenin birlik ve bütünlüğünde, Anayasanın dibacesinde yer alan temel hükümlerde hep ortak hareket etmişlerdir. Kemal Kılıçdaroğlu da merkez sağın güçlenmesine taraftardı. Merhum DYP Hatay milletvekili Nurettin Tokdemir ile bunun sağlanması için gösterilen çabalara bizzat tanığım. DYP(DP)’nin baraj geçmesi mümkün olmayan seçimlerde merhum Demirel’in de telkin ve tavsiyeleriyle bazı merkez sağ siyasetçileri meclise taşıdığı da herkesin malumudur. Bu yüzden CHP’nin gözü yukarıda, burnu havada kendini beğenmiş bazı politikacıları akıllı olsunlar. Eğer bu kafada giderlerse Kılıçdaroğlu sayesinde kazandıkları büyükşehirleri bir, bir kaybederler. Başta İstanbul ve Ankara için sağlanan konsensüs Kılıçdaroğlu sonrasında asla sağlanamaz. Keza Manisa’da da başta CHP’nin 71 yıl sonra kazandığı Alaşehir olmak üzere birçok ilçeyi de kaybederler.

Yeri gelmişken bir anekdot nakledeyim. Merhum Demirel Cumhurbaşkanı olduktan sonra DYP kongreye gidiyor, Tansu Çiller, Bedrettin Dalan, Köksal Toptan adaylıklarını ilan etmişler. Henüz merhum İsmet Sezgin’in adı açıklanmamış. Mevcutlar içimize sinmiyor, Köksal bey içimizden biri ama ipi göğüsleyebilecek bir gücü olmadığını düşünüyoruz. AP Gençlik kollarının son iki genel başkanı olarak Enerji Bakanı Ersin Faralyalı’nın makamına gidiyoruz. Düşüncelerimizi aktarıyoruz kendisinin adaylık düşüncesi olup olmadığını soruyoruz. Gülerek karşılıyor sorumuzu, adı geçenlerin hepsinden daha iyi genel başkanlık yapabileceğini ama kendisinin böyle bir niyeti olmadığını söyleyerek sebebini de orada izah ediyor. Aynen naklediyorum:

Ersin Faralyalı Odalar Birliği Başkanlığına geldikten sonra TV’lerde daha fazla görünür olmuş. Onu TV’lerde izleyen, Robert Kolejinden emekli olduktan sonra Türkiye’ye yerleşen bir Amerikalı hocası ziyaretine gelmiş uzun uzun sohbet etmişler. Vedalaşırken hocası “Ersin, evinin kapısına bir ayna koy ve her sabah çıkarken ona bak. Aynadaki Ersin neleri başarabilir onları düşün ve sakın başaramayacağın işlere kalkışma, sınırını kendin çiz” demiş. Ersin bey bu öğüdü o günden sonra her sabah evden çıkarken yerine getirmiş. Sonra bize döndü ve düşüncesini söyledi. Ersin bey sanayici olacağım demiş, olmuş; Sanayi Odası Başkanı olacağım demiş, olmuş; Demirel ona önce genel başkan yardımcılığı sonra milletvekilliği önermiş onları da başarmış, seçimden sonra da bakan yapmış onu da başarıyla yürütmüş. Bize “aynadaki Ersin başbakanlık ve parti başkanlığı yapamazsın haddini aşma“ diyor dedi.

Ne yazık ki; CHP’nin çaylaklarının evlerinin kapısında ayna yok. Birçoğu da batan geminin mallarına konma peşinde ama kaptan kimsenin heveslenmemesini, gemiyi korunaklı bir limana yanaştırmadan gemiyi terk etmeyeceğini söylüyor. İyi de yapıyor. Herkes akıllı olsun, haddini bilsin Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmasın.

Gelelim TV’lerde boy gösteren ağzı kalabalık, Türkiye’de her iki kişiden birinin teveccühünü kazanmış bir genel başkana televizyoncu gibi değil, militan gibi çemkirenlere. Hem niye üzerinize alınıyorsunuz? Kılıçdaroğlu isim vermedi ki, yarası olan gocunur. Bir siyasi partinin genel başkanının nasıl değişeceğinin, siyasi partiler kanununda, parti tüzüklerinde izahı vardır. Buna Partilerin yetkili organları, teşkilatları ve son aşamada da kurultay delegeleri karar verir. Sizlere emanet edilen TV ekranlarından haddini aşan ve yayıncılık etiğine uymayan sözler sarf etmek, hariçten gazel okumaktır ve size olan güveni sarsar. Çok meraklıysanız gidin CHP’ye kaydolun şartlarınız elveriyorsa çıkın karşısında aday olun. Bunu yapmaya cesaretiniz yoksa da şov yapmayın, sadece habercilik yapın.

Tam 30 yıl önce tam da bugünlerde DYP büyük kongresi vardı. O zaman da bir kısım gazeteler, kartel (bugün hepsi yandaş oldu) denilen guruplar sizin gibi hararetle Tansu Çiller’i parlatmaya çalışıyordu, başardılar da. Sonra ne oldu? DYP gün be gün eridi, hele ağzı çorba kokanlar sözüyle partinin cefakar sadık tabanı giderek koptu. Mehmet Ağar’ın gelişinde de aynı tezgah kuruldu, bağımsız seçilmesi göklere çıkarıldı, Esenboğa’da görkemli karşılanışı v.s hepsi kurgunun bir parçasıydı. Merkez sağ giderek temel değerlerinden uzaklaştırıldı. Aynı zihniyet bugün de merkez sol CHP’nin başına çorap örme sevdasında. Bu bir projedir, Türkiye’de demokratik siyaseti etkisizleştirme, dış güçlere daha fazla bağımlı hale getirilme projesidir.

Umarım CHP bu tuzağa düşmez. Merkez sağa gelince orası da yakın gelecekte toparlanacaktır. Hareket başlamıştır, aksakallılar elini taşın altına koymaya başlamıştır, bizim kuşak zaten bilenmiş bekliyor, genç kuşak ise hiç iktidar yüzü görmedi desek yeridir.

16 ve 17 Haziran günleri Isparta’dayız. 9. Cumhurbaşkanımız bilge lider Süleyman Demirel’in ebediyete irtihalinin sene-i devriyesinde konferanslar, paneller ve kabri başında devlet töreni ile anılacak. 18 Haziran da zaten babalar günü. Yurdun dört bir yanından gelen sevenleri anıt mezara akın edecek. Kim bilir? Belki işaret fişeği orada ateşlenir.

Türk siyaseti meşrutiyetten bu yana hep iki ana eksende gelişti. Devlete dayalı siyaset yapanlar (CHP ve ardılları) ve millete dayalı siyaset yapanlar (DP öncülleri ve ardılları). Darbelere, muhtıralara rağmen bu duraksasa da değişmedi. Din ve ırk ekseninde, etnik temelde siyaset yapanlar çoğalıp iktidara gelmiş olsalar da, marjinaller oyları bölseler de kürkçünün dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır misali bu dual sistem yeniden inşa edilecektir. Yeter ki CHP yere sağlam bassın. Merkez sağı toparlamak da bizim işimiz olacaktır.

Akıllı olun, kalın sağlıcakla…    

YORUM EKLE
YORUMLAR
Muharrem Ün
Muharrem Ün - 12 ay Önce

Her zaman ki gibi,harika ,zevkle okuyorum. Onemli hatıralardan da alınması gereken dersleri herkesin almasını öneriyorum. Kendim de dahil.

Levent Acar
Levent Acar - 12 ay Önce

Merkez sağın daha dogrusu bizim misyonun acil toparlanmaya ve bir çatı altında omuz omuza eski günlere dönmek için mücedele vermeye başlamalıyız.

Memduh Koc
Memduh Koc - 12 ay Önce

abaş.Nacicim kalemine yüreğine sağlık.Ben gelemiyeceğim.Hanim rahatsız.onun için.

Halil karataş dp Ankara il yönetim
Halil karataş dp Ankara il yönetim - 12 ay Önce

Naci bey aynen katılıyorum hislerime tercüman olmuş demokrat Parti kim olursa ol gel demokratsan gelme partisi oldu özde demokratlar göreve

İLHAN YILDIRIM
İLHAN YILDIRIM - 12 ay Önce

Naci bey 'in güzel değinmiş. Ancak eksik olan konu aynaya bakılmadığı değil sanırım. Kimi dev aynasına bakıyor kimisi de cadının sihirli küresine. Kendisinin başaramayacağını düşünen çok az, başarabilecek olanları ise kötüleme, aşağılama konusundaki hünerlerini maksimum sergileyen azami çaba gösteren şaklabanlık sanatkarları reyting yapıyor.