Alavere Dalavere Dönemi

Memur ve memur emeklilerinin aldığı ücretler konusunda kafa karıştıran açıklamalar özellikle TRT ve iktidardan nemalanan iş adamlarının sahip olduğu televizyonlardan pompalanmaktadır.

Bu konuda kamuoyunda olan kafa karışıklığını gidermek için söz konusu kitleye ücret zammı yapılırken nasıl bir yol takip edildiğini bilmekte fayda var.

Her yılın eylül ayında grev hakkı olmayan memur yetkili sendikası ve devleti temsilen bürokratların yer aldığı kamu işverenleri temsilcilerinin arasında güya ücret zammı pazarlığı yapılır.

Çalışanların temsilcileri yeni yılın zammına esas olarak gerçek enflasyon ve ekonomideki büyümeden refah payı almayı talep ederken hükûmet adına pazarlığa katılanlar ise hükümetin yeni yıl enflasyon beklentisini esas alınmasını ister.

Çoğu kez sarı memur sendikasına rağmen anlaşma olmaz ve Sayıştay üyelerinden oluşan hakem heyeti zam oranını hükûmetin teklifi istikametinde bağlar.

Bu yılda böyle olmuştur.

Merkez bankasının enflasyon beklentisinin çok altında bir rakama şimdilik bağlanmış gibi gözükmektedir.

Tabi her zaman olduğu gibi son karar Erdoğan’ındır.

Belli mi olur belki lütfedip zammı bir kaç puan arttırıp babalık yapar.

Televizyonlarda izlemek durumunda kaldığınız müjde gibi verilen, “memurlar şimdiden yeni yıl zammı dışında %20lik büyük zammı hakketti” haberleri ise tamamen aldatmacadır.

Söz konu rakam gerçek enflasyon ile vatandaşların cebinden bir önceki dönemde alınanları ifade etmektedir. Bu nedenle yeni yıl zammına bu oranların ilave edilmesi ücretlilerin mağduriyetlerini gidermek değil onların aldatılması hatta dolandırılmasıdır.

Ne yazık şu an yürütülmekte olan enflasyon mücadelesi 20 yıllık hükümetin neden olduğu zararların öncelikle ve özellikle emekçilerin, dezavantajlı grupların cebinden karşılanması anlamındadır.

TÜİK tarafından açıklanan %9,09 Ağustos enflasyon rakamının bağımsız araştırma grubunun açıkladığı değerlerden ilk kez fazla olması son derece dikkat çekicidir.

Bu sonucun ortaya çıkmasının gerçek nedeni ise

Mehmet Şimşek başkanlığındaki yeni ekonomi yönetiminin yabancı finans çevrelerini Türkiye’ye kredi açmaya ikna edebilmek için TÜİK’in makyajlı değerler yerine gerçek enflasyon verilerini açıklamasını istemesidir.

TÜİK verilerinin gerek ENAG gerekse İstanbul Ticaret Odası(İTO)  verilerinin üzerinde olması esaslı bir izaha muhtaçtır.

Bilinen odur ki TÜİK geçmişte aldığı talimatla gerçek enflasyon rakamları yerini gerçeği yansıtmaktan çok uzak değerleri açıklayarak bir çok kesimin hükümet tarafından aldatılmasına zemin hazırlamıştır.

Asgari ücretten başlayarak destekleme alımı kapsamındaki tarım ürünler, memur maaşları, piyasadaki mevcut emekçiler ve tüm emeklilerin maaşları hükümet tarafından TÜİK verileri esas alınarak belirlenir.

Ülkemizin tüm ekonomik faaliyetleri bağımsız olması gereken TÜİK tarafından tespit edilen değerler üzerinden yürütülür.

20 yılı aşan Erdoğan hükümetleri döneminde çoğu zaman gerçek veriler üzerinden ekonomik faaliyetler yapılmamıştır.

TÜİK makyajlı veriler açıklamaya zorlanmıştır.

Gerçeğin ortaya çıkmasını önlemek için ise sık sık TÜİK’de yönetim değişikliklerine gidildiği de hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır.

Bu hükümetin enflasyonla mücadelesinde fedakarlık istediği gruplar çiftçiden memura, emekliden işçiye, üreticiden küçük esnafa kadar dezavantajlı gruplardan ibarettir.

Sonuç; Alavere dalavere Mehmetler nöbete!

08 Eylül 2023

Ahmet Orhan

YORUM EKLE