Babalar ve Kokoreç

Gece yarısı homeoffice olarak kullandığım evime geldiğimde, saçağın altında gördüm. “Ne yapıyorsun baba hayırdır” dediğimde “ seni bekliyordum merak ettim” cevabını verdi. Geçtiğimiz hafta gece gelen bir trafik kazası haberiyle acilen çıktım, daha sonra gök gürültülü bir sağanak yağış yaklaşık 2 saat sürdü. Haber için gereken görüntüleri aldım ancak, yağmurun ilk damlalarından da nasibimi aldım, bir kafeye sığındım. 2 saat boyunca elektrikli motosikletimle dönüş yolunda ıslanmamak için yağmurun dinmesini bekledim. Aniden çıkışımı görüp, döndüğümü duymayınca, yağan yağmurla birlikte, saçağın altında beni bekleyen 70 yaşındaki babamdı. 
Koca adam 54 yaşına gelmiş,  başının çaresine bakabilir ihtimalini düşünmeyip,  yağmurda saçak altında beklemenin tarifi sadece “baba olmak böyle bir şey” diyerek ifade edilebilir.

SBS sınavları o dönemlerde yıl, yıl yapılıyordu. Okul ve çevremizde başarı beklenen bir öğrenciydi kızım. SBS’ lerin son yılında, sınava gireceğimiz okulun önüne geldik, sınav için vakit daraldı, öğrenciler sınıflara alınmaya başlandı. Diğer öğrencilerle birlikte sıraya giren kızım, birden sıradan fırlayıp, okul bahçesinde yanıma koşarak geldi. Yüksek sesle çok endişeli yüz ifadesiyle,“ Baba saatimi evde unutmuşum” dedi. İlk refleksim kendi kolumdaki saati çıkarıp ona uzatmam oldu. Ancak ret etti. “Hayır, o benim uğurum, sınava kendi saatimin dışında saatle giremem” diye diretti. Ben tekerlekli sandalyemle otomobilime yöneldim. Atladım ve sadece kontağa bastığımı hatırlıyorum. Sınava sadece 12 dakika vardı. Evimizle okulun arası en az gidiş dönüş 5- 6 kilometre vardır. Okula döndüğümde sınavın başlamasına sadece 1 dakika vardı. Kızım okul merdivenlerinde tek başına kalmış ve beni bekliyordu. Saatini aldı ve yüzü güler vaziyette koşa koşa içeri girdi. Tekrar bahçede diğer öğrenci aileleri gibi beklemek için yerimi aldığımda, ben gelene kadar orada bulunanların kızıma yalvar yakar onlarca saati uzattıklarını, ancak onun “ babam mutlaka saatimi getirir, mutlaka yetişir” diyerek saatleri almadığını söylediklerinde, ben ömrüm boyunca, şehir içinde hiç bu kadar hızla sürmediğim, gidip, gelmediğim otomobilime bakıyordum.

Fen lisesinin ikinci yılında, o dönemler öğretmenler gaza basarlar, öğrencileri her iki yüzü de kesen bıçak misali, üniversite sınav moduna hazırlarlardı. Öyle bir dönemde bir akşam telefonum çaldı. Arayan kızımdı. Ağlamaklı sesiyle “ Ya baba başım zonkluyor, yarın, kimya ve yabancı dil sınavı var, okuyorum, çalışıyorum ama anlamıyorum” diyerek her Fen lisesi öğrencisinin o yıllarda yaşayacağı sınav gerilimi sendromu içinde ağlıyordu. Elinde telefonla dışarı çıkmasını söyledim. Yurdun bahçesine çıktı, sakinleştirici bir iki kelam ettim, ağlamaklı hali geçti telefonu kapadık. Telefonu kapattım ama içimde bir şeyler yanıp dökülüyor. Tekrar aramak çözüm değildi, kafasını dağıtacaktım temelli. 
Sonra aklıma daha önce birlikte her önemli sınavlar öncesinde yaptığımız “kokoreç takviyesi” geldi. Sözün özü şu.  Demirci’de öğrencilik yıllarında “yarın önemli sınav var” diye eve geldiğinde, ben onu hep“kokoreç takviyesi yapalım” diyerek kokoreççiye götürürdüm. Bir çeyrek kokoreç yer. Sınava girer, eve döndüğünde sınavı yorumlar, soruları benimle tekrar irdeler en son yüzü güler “kokoreç takviyesi işe yaradı baba” derdi.
Turgutlu nire, Demirci nire? Bu işi nasıl yapacaktım. 
Aklıma müziğe meraklı, arada kemanıyla gelip kendisine yardımcı olduğum, Demirci’de fakültede öğrencilik yıllarında tanıdığım İsmail Üstünkol isimli genç geldi. Telefonu vardı, hala silinmemiş geçen yıllara rağmen. Niye İsmail peki diyeceksiniz, aradan yıllar geçti ama onun babasının Turgutlu’da meşhur bir kokoreççi olduğu bilgisi zihnimde kırıntı olarak da olsa kalmıştı. 
Aradım İsmail’i, Kıbrıs’ta sahne alıyordu. Kısa bir zamanı vardı. Nasıl anlattım bilmiyorum ama anlattım durumu bir şekilde. “İsmail “ tamam abi hallederiz, sen sadece yurdun kapısındaki bekçi işini çöz” dedi. Gecenin saat 23’ü falan. Yurdun santralini aradım, yalvar yakar bekçiyi bağlattım. Bekçi orta yaşlı biriydi. Kendimi tanıttım. Durumu anlattım. Rica minnet ettim. Bekçi “tamam beyefendi, sizi anlıyorum, benim de iki tane kızım var” dediğinde rahatlamıştım. İsmail’in babası bir yarım kokoreçi Halil Kale Fen Lisesi kız yurdunun kapısına kadar götürmüş, bekçi kendisine telefonunu not aldırdığım kızımı arayınca, kızım yurdun kapısı önüne gelmiş ve paketi almıştı. Bir süre sonra çalan telefondaki ses. Ağzı dolu vaziyette “ baba yaptın gene yapacağını, kokoreç harika” diyordu. Ertesi günü girdiği iki sınav sonrasında ise aradığında  “ Kimya ve Almanca sınavı çok iyi geçti baba, kokoreç yine işe yaradı” dediğinde, yüzümde gülümseme, gözümde de yaş vardı.

Kokoreç sırrı aramızda halen, kızım bu yazımı okursa yandığımın resmidir. Ki kesinlikle yandım, Çünkü mutlaka okur. O şimdi kolunda cübbesi, elinde çantasıyla adliye koridorlarını arşınlayan genç bir avukat, ancak o hala “ kokoreç takviyesi yapınca, sınav öncesinde sadece kendine özel gizli bir iksir kudretinde olduğunu sanıyor.

Manisa Son Haber mail gurubuna gelen Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün’ün “Babalar Günü kutlama mesajı” beni yine tarifi olmayacak yerlere götürdü.
Cengiz Ergün tüm babaların babalar gününü kutluyordu. 
Haberi siteden yayınladım, aklımda ise başka başka şeyler dönüyordu. Cengiz Ergün’ün haber arşivlerinde mutlaka hemen bulunabilecek bir fotoğrafı aklıma geldi. 
Ergün’ün kendi kızının nikâh töreninde telli duvaklı kızını koluna takmış, çok şık kıyafetiyle gülen yüzüyle, kızının mürüvvetini gören bir babanın ne kadar mutlu olabileceği açıkça görünen bence unutulmayacak o fotoğraf hani. 
Bu fotolu haberi bende sitemde kullanmıştım, çok iyi hatırlıyorum. 
Sonra aklıma binlerce çalışanının hep kendinden bahsederken “ Cengiz baba” dedikleri ifade geliverdi.
Daha bu yazıyı yazmaya niyet aldığım an çalan telefonla gelen bilgiler harmanlandı bir an beynimde.
Büyükşehir İtfaiye çalışanlarına fazla mesailerin bundan sonra ödenmeyeceği, Büyükşehir belediyesinin bu konuda tasarrufa gideceği, çalışanlara fazla mesai almadan çalışıp çalışmayacaklarının sorulduğu bilgisiydi. Mesai almadan da çalışabileceklerini söyleyen, bu fedakârlığı hep birlikte yapalım, bu zor süreci hep birlikte atlatalım dedikleri sözlerde uçuştu kulaklarımdan.
Büyükşehir belediyesinde çalışanlara uygulanan işten çıkarmalar, adı konulamayan yer değiştirmeler döndü durdu kafamda. Aklıma o işten çıkarılanların, yeri değiştirilen, bir anda barınma ev taşıma ve çocuklarının okul durumları değişecek baba çalışanlar da geldi.
Ortaya çıkan şartlar, aklımıza gelmeyecek daha ne çok çelişkileri gözümüzün önüne serecek bakalım.
“Cengiz baba” ifadesi çok ağır. Bunu söyleyen dilin kalbinde sevgi, güven, inanç ve sadakat var.
“Cengiz baba” denilen bünyenin omuzlarında da böyle bir vebal ve sorumluluk yüklü, bunu çözerse yine baba denilen o vakur yürek çözer.
İşten çıkarılan babaların günü kutlu olur belki, fakat o babalar mutlu değil Cengiz baba.
Onların dertleri şimdi iş, aş, eş ve babalıkları.
“Babalar en son duyar” diye bir söz var. Fakat “Babalar her işi mutlaka çözer” diye de bir söz var.
Bu babaların feryadını önce sen duy Cengiz baba, bu babaların zor sürecini de çözmek için elinden geleni yap Cengiz Baba. 
Baba olmak kolay değil.
Tüm babaların günü kutlu olsun.
Kalın sağlıcakla.
15 Haziran 2019
Mustafa Temiz

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sevgi Adıgüzel
Sevgi Adıgüzel - 5 yıl Önce

Sayın Temiz, bir Türkçe öğretmeni anne olarak, beni bir babalar günü yazısında ağlatacak kadar yüreğime dokunan, göz pınarlarımı akıtan bu yazınız için sizi tebrik ediyorum. Siz iyi bir babanın yanında, Cesur bir gazeteci, bir çok gazetenin köşelerini zapt etmiş satılık kalemşörlerden bile daha yiğit, daha insana dokunan, daha sosyal konuları anlatabilen bir yazarsınız.. Sizi tebrik ediyorum. Sevgiyle kalın, yüreğinize kaleminize sağlık..İstanbul'dan selamlar sevgiler. Bir Demircili olarak sizinle gurur duydum.

Maskili baba
Maskili baba - 5 yıl Önce

Abi Allah sana ömür versin. Sen adamsın abi. Bizim şu günlerdeki çilemizi yazan çizen sensin.Cengiz başkanım inşaAllah bu yazılarınızı haberlerinizi okur. Okusun da bizim ne çektiğimizi bir nebze anlasın.Savol varol abi

cengiz baba duysun
cengiz baba duysun - 5 yıl Önce

Koca Manisa 'da havalarından başka hiç bir şeyleri olmayan gastecilere yazıklar olsun. Sen yazdın Temiz, sen bize sahip çıktın. Ben can taşıyorum. Can kurtarıyorum, İtfaiyeciyim. Mesai istemiyorum. Güzel günler gördük, kötü günlerid e birlikte aşalım.Cengiz baba duysun yeterki.