Genellikle seçimlerden birkaç gün önce yazarlar oylarının rengini açıklarlar. Ben de yaptım birkaç kez. Ancak, öyle bir seçim dönemi yaşıyoruz ki; ittifaklar, yönlendirmeler, karalamalar, tehditler arasında çoğu kimse oyunun rengini açık ve net bir şekilde belirleyemiyor.

Bir bakıyor tuttuğu partinin seçim bölgesinde adayı yok, partisi onu başka bir partiye yönlendiriyor. Hâlbuki o partiyi oldum olası benimsememiştir. Seçmen de ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Mahalli seçim mi yoksa cumhurbaşkanlığı seçimi mi var?

O bile kafaları karıştırmış durumda. O yüzden ben de oyumun rengini söylemeyeceğim ama tarafımı söyleyeceğim.
Ben tarafım!
Neyin tarafıyım?
Cumhuriyetin, kayıtsız şartsız millet egemenliğinin, demokrasinin, hürriyetlerin, insan hak ve özgürlüklerinin tarafıyım.
Devletin, ülkesi milleti ile bölünmez bütünlüğünün, vatandaşlarını Devletine sadakatle bağlı, milli şuur ve ülküler etrafında bütünleştirebilen, ayrımcılık yapmadan, 82 milyon yurttaşımızın tümünü kucaklayanların tarafıyım. 
Devleti ile milleti kucaklaştırabilen, milletin değerlerine sahip çıkıldığı kadar Cumhuriyetin değerlerine ve evrensel değerlere de sahip çıkabileceklerine inandıklarımın tarafıyım.

 
Milletin bütün bireylerinin, yarınından emin olmasından, huzur, refah ve güven içerisinde kimseye muhtaç olmadan tenceresini kaynatabilmesinden, herkesin sosyal güvenlik haklarından eksiksiz ve şartsız yararlanabilmesinden, dileyen herkesin dilediği işi tutabilmesinden, emeğinin karşılığını hak ettiği ölçüde alabilmesinden, aç, açık, işsiz kalmadan rızkını temin edebilecek güç ve imkanlara sahip olabilmesinden tarafayım. 
Toprakları sulanabilen, çiftçileri, köylüleri üretebilen, fabrikalarının bacaları tüten, gençlere iş ve aş sağlayacak yeni fabrikaları kurabilecek güç ve imkanları sağlayabilen bir Türkiye’den tarafayım.
Hukukun üstünlüğünden tarafayım. Adaletin herkes için eşit ve adil ve bağımsız olmasından tarafayım. Güçlülerin adaletinden değil milletin bütün bireyleri için ve onlar adına hüküm veren adaletten tarafayım.
Komşularıyla sorun yaşamayan, iç ve dış tehditlerden korunmuş, dünyada sözü dinlenen, itibar gören, bölgesinde lider, inisiyatifi olan, yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden saptırılmamış bir dış politika izleyen, dış politikasını kendi ulusal çıkarları doğrultusunda, dayatmalara boyun eğmeden belirlemesini bilen bir Türkiye’den taraftayım.

Vatandaşları ötekileştirilmemiş, illet, zillet, adiler, öküzler, teröristler, şucu, bucu diye yaftalanmadığı, ayrıştırılmadığı, tüm yurttaşların eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu, seçimlerin adil, eşit, baskı ve tehditlerden uzak serbestçe yapılabildiği bir Türkiye’den taraftayım. 
Kimse kusura bakmasın. Milliyetçiliği ayaklar altına alanlardan, Habur kapılarında milli onurumuzun çiğnenmesine müsaade edenlerden, bebek katillerine özgürlük savaşçısı diyen sözde sanatçılarla kucaklaşanlardan, Barzanileri kongrelerinde alkışlatanlardan tarafa olamam.

Milli varlıklarımızı yok pahasına satanlardan, milli savunma sanayimizi, ordu malını yabancı bir devletin ordusunun işetmesine bırakanlardan, terör örgütlerinin devletin en ücra kademelerine kadar sızmalarına göz yumanlardan tarafa olamam.
Evet! Ben tarafım. Devletimin milletimin tarafıyım. Halkın mutluluğunun, refahının, ülkenin kalkınmasının zenginleşmesinin tarafıyım. Ben Demokrat Partinin tarafıyım. Ailece 73 yıldır aynı çizginin (DP-AP-DYP) tarafıyım. 

Savunduğum taraf bugün yeterince güçlü olmayabilir, ama Türkiye’nin son 17 yılı göstermiştir ki, bu ilkelerin temsil edilmediği, yaşatılmadığı bir parlamento eksik kalmıştır. Evet bugün sadece yerel yöneticilerimizi seçeceğiz ama DP’ye verilecek her bir oy yarın için, ülkemin geleceği için umutların yeşermesine vesile olacaktır. O yüzdendir ki; benim oyum da tavsiyem de Demokrat Parti adaylarının olduğu seçim bölgeleri için Demokrat Partiyedir. Olmadığı bölgelerde ise, 17 yılda ülkeyi yangın yerine çeviren iktidarın ve bölücü partinin dışında en güçlü kimse ona oy vermektir.
Allah hayırlısını nasip etsin. Martın sonu bahar olur inşallah. 
Kalın sağlıcakla… 
30 Mart 2019
Naci Akın