Bilmeyenler İçin Siyasi Tarih Dersleri

 Baskın seçim kararı alınır alınmaz gözler İYİ Partinin seçime katılabilip katılamayacağına çevrildi. İyi Parti sözcüleri büyük kongrelerinin Aralık ayında yapılmış olduğundan söz ederek hak kazandıklarını ileri sürseler de bir kısım AKP üyesi sözde hukukçular televizyonlardaki tartışma programlarında Aralık ayında yapılan kongrenin kurucular kurulu üyelerince yapıldığını ileri sürerek aksini savundular. Parti tüzüklerinde milletvekillerinin, parti kurucularının, merkez organları üyelerinin büyük kongrelerde doğal üye olduklarını yazar. Siyasi Partiler Kanununda da benzer hükümler vardır. İyi Parti bu hükümlere dayanarak Aralık ayında seçilmiş delegeler bulunmasa da delege listesini hazırlıyor, Çankaya ilçe seçim kuruluna başvuruyor, liste askıya çıkarılıyor, itiraz süresi boyunca herhangi bir itiraz gelmeyince onaylıyor ve kongre yapılıyor. Kongre sonuçlarına da yasada öngörülen 48 saatlik süre içerisinde hiçbir itiraz yapılmıyor, sonuç kesinleşiyor ve mazbata veriliyor. Kesinleşen sonuca ne il seçim kurulu, ne de YSK nezdinde hiçbir itiraz yapılmıyor ve karar kesinleşiyor. Böylelikle İYİ Parti Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı siyasi partiler sicilinde büyük kongrelerini yapmış siyasi partiler arasında yerini alıyor. Nitekim İYİ Partinin Nisan ayında seçilmiş delegeleri ile yaptığı büyük kongresi de seçim kurulunca olağan değil olağanüstü kongre olarak niteleniyor ve kayıtlara da böyle geçiyor. Bunun eğilip bükülecek, tartışılacak, kıvırtılacak hiçbir tarafı yoktur.

Yargıtay siyasi partiler siciline göre artık İYİ Partinin seçime katılmasında hiçbir engel bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu durumu bir yazıyla YSK’ya bildiriyor. Ancak “tarafsız” YSK ne yapacağını şaşırıyor. Yargıtay’ın yazısından sonra hiçbir takdir hakkı kalmayan YSK kararı pazartesi vereceğini duyuruyor. Kulislerde İYİ Partinin seçime sokulmaması için çeşitli formüller üretilmeye başlanıyor. İşte YSK da kararı hemen vermesi gerektiği halde bu yüzden kararı geciktirdi. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararlarının bile yerel mahkemelerce uygulanmadığı bir devirde YSK’nın da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yazısının da dikkate alınmaması gerektiği konuşulmaya başlandı. Bu durum karşısında muhalefet hiçbir açık kapı bırakmayacak şekilde son hamlesini yaparak bütün kapıları kapattı ve YSK’ya manevra alanı bırakmadı. Golü yiyen iktidar sözcüleri, panik halinde 15 CHP’li milletvekilinin İYİ Partiye geçmesini Güneş Motel olayına benzetmeye kalkıştı. Oysa bu hadisenin Güneş Motel olayıyla hiçbir benzer tarafı yoktur. Güneş Motel olayının tıpkısının aynısı bizzat AKP tarafından gerçekleştirilmiştir. Gelelim bilmeyenler için yakın siyasi tarih derslerine.

DERS 1
İktidarın, seçim tarihinin belirlenmesinden tutun da YSK’yı baskı altında tutarak İYİ Partiyi seçime sokmamak için yaptığı bütün cambazlıklar 12 Eylül darbecilerinin ayak oyunlarına benzemektedir. Seçim sürecine kadar DYP ve SODEP’in kurucuları sürekli veto edilmek suretiyle kuruluşlarının tamamlanmasına darbe konseyi tarafından müsaade edilmemiştir. Sonuç ortadadır. Devlet başkanının tarafgirliği, devlet kurumlarının baskıları, hileyle bazı partilerin seçime sokulmaması, seçmen üzerinde baskı oluşturulmak istenmesi, sıkıyönetim altında seçim yapılması, medyanın tek taraflı kullanılması bu baskıyı kuranlara fayda sağlamamıştır. Darbe lideri Evren’in alenen Özal’a oy verilmemesi ve MDP’nin desteklenmesi sözleri ters tepmiş sandıktan ANAP çıkmıştır.

 
DERS 2
15 CHP milletvekilinin İYİ Partiye geçmesi panik halinde AKP sözcülerinin Güneş Motel benzetmesine yol açmıştır. Hiç ilgisi yoktur. Evet, Güneş Motel’e benzeyen başka bir hadise vardır ama bu değildir. Bu olay 1975 deki AP-MSP-MHP-GP koalisyonunda yaşanan başka bir olaya benzemektedir. Anlatayım bilmeyenler öğrensin.

1973 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan CHP Erbakan’ın MSP’siyle koalisyon kurarlar. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra elde edilen zaferi oya tahvil etmek isteyen ortaklar Kıbrıs fatihi olma konusunda aralarında anlaşamayınca koalisyon bozulur ve ülke bir süre hükümetsiz kalır. Sonunda merhum Demirel, Erbakan, Türkeş ve Turhan Feyzioğlu’nu ikna ederek 1. MC Hükümetini kurar. MHP’nin gurubu yoktur, Feyzioğlu’nun Güven Partisinin ise sadece 14 milletvekili vardır. Meclis komisyonlarında muhalefetle, yani CHP ve Bozbeyli’nin Demokratik Partisi ile iktidar arasında sadece bir sandalye fark vardır. Hükümeti çalıştırmak istemeyen Ecevit Güven Partisinden milletvekili transfer eder ve 14 olan GP sandalyesi 9’a iner ve gruptan düşer. Böylelikle komisyon üyelerinin yeniden hesaplanması icap eder ve iktidarın komisyonlarda azınlığa düşmesi durumu ortaya çıkar. Komisyonlarda azınlığa düşmek demek yasama sürecinin zaafa uğraması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle Demirel Yozgat Milletvekili Mustafa Asri Ünsur’u ödünç olarak Güven Partisine verir ve yeniden gurup kurarlar. Böylece komisyonlardaki üye sayıları da değişmez.
 
CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yaptığı Demirel’inkine benziyor. O gün Demirel yasama sürecindeki tıkanıklığı aşmak için bu yola başvurmuştu. Kılıçdaroğlu ise demokrasinin önündeki tıkanıklığı aşmak için bu fedakârlığı göstererek daha önemli bir iş başarmıştır.

DERS 3
Gelelim, panikleyen AKP sözcülerinin ortaya attığı Güneş Motel benzetmesine. Bana göre kendi kazdıkları kuyuya düşüyorlar. Zira 15 vekilin İYİ partiye geçmesi Güneş Motel olayına benzemese de AKP iktidarının bakanlık dağıtma tasarrufu ile benzeşen yönleri var. Önce Güneş Motel olayı nedir hafızaları tazeleyelim, bilmeyenler de öğrensin. Babamı 29 Kasım 1977 akşamı bir propaganda konuşması esnasında vatandaşlarının kucağında kaybettik. O gün TRT, tek kanal TV’de ve radyoda, haberi TBMM’deki Adalet Partisinin sandalye sayısındaki azalış ve boş sandalye sayısındaki artış olarak ifade etmesi çok dokunmuştu bana. Ardından başka vefat haberleri de geldi. İktidardaki Demirel Başbakanlığındaki AP-MSP-MHP koalisyonu zaten pamuk ipliği ile duruyordu. Bunu fırsat bilen Ecevit AP’den milletvekili transfer ederek hükümeti düşürmeyi planlıyordu. Kabinede görev alamadıkları için Demirel’e küskün olan bir gurup milletvekili de vardı. 12 AP milletvekili, bir eski milletvekili ve bir genel müdür Florya’da Güneş Motel’de kampa girdiler, ağırlandılar ve Ecevit’le bir toplantı yaptılar. 

Toplantı sonrası 12 milletvekili AP’den istifa etti. Güvenoyu sınırının altına düşen Demirel Hükümeti istifa etti, Hükümeti kurma görevi Ecevit’e verildi. Ecevit tarihe 11’ler hükümeti olarak geçen, tüp gaz, yağ, akaryakıt, sigara ve birçok temel ihtiyaç maddesinin yokluğu çekilen, karaborsanın alıp başını gittiği tarihimizin en garabet hükümetini kurdu. Ecevit 12 milletvekilinin 11’ine bakanlık vererek tarihe geçti. Biri ise koltuk için partisini sattı dedirtmemek için bakanlık talep etmedi. İçlerinde ilkokul mezunu olmayan, okuma yazmayı dışarıdan öğrenenler bile vardı. Toplantıyı organize eden, eski milletvekili bol maaşlı önemli bir dış göreve atandı, eski genel müdür ise çıkardığı Maya isimli dergiye devlet bankalarından ve bazı KİT’lerden aldığı milyonlarca liralık abonelik ve reklamlarla köşeyi döndü. Bu bakanlardan üçü daha sonra Yüce Divanda yargılanarak hapse mahkûm oldular. Dürüstlüğü ile tanınan rahmetli Ecevit yıllar sonra bu hadiseyi işaret ederek yaptığım en büyük tarihi yanılgı diyecekti.

Şimdi takdiri okuyucularıma bırakıyorum. Bu olay 15 vekilin İYİ Partiye geçmesine mi benziyor yoksa bakanlık koltuğu ikramı karşısında genel başkanlığını, başkan yardımcılığını yaptıkları partileri terk edip gidenlerinkine mi benziyor?

Kamuoyuna mal olmuş bir siyasi hareketin seçime sokulmaması hangi görüşte olursa olsun demokrasiye inanmış hiçbir kimsenin vicdanına sığmaz. Sayın Kılıçdaroğlu da vicdanının sesini dinlemiş demokrasinin önüne konulan takozu kaldırmıştır. Bu demokrasimiz için büyük bir olaydır, Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek gerekir. Bana göre Partisinin Güneş Motel hadisesindeki ayıbını da örtmüş, diyetini de ödemiştir.
Kalın sağlıcakla… 

25.04.2018
Naci Akın
YORUM EKLE