Değerlerimize sahip çıkıyor muyuz?

 31 Mart Cumartesi günü Demirci TOKİ konutlarının teslim töreni yapıldı. Törene Manisa AKP Milletvekilleri Recai Berber ve Uğur Aydemir katıldılar.
Recai Berber’in uzun konuşması güneşin altında vatandaşı sıktı. Her gün medyadan dinlediklerimizi birde ondan dinleyince sıkıcı oldu.

Neyse vatandaşlarımıza hayırlı olsun güle güle otursunlar.
Bu yazımızın konusu TOKİ teslimat töreninde yaşanan bir olay. Bilenler bilir benden laf çıkmaz. Ancak çelişkiyi görünce, haksızlığı görünce de bu gönül razı olmaz hemen çiziktirivereyim dedim.

Olay 2+1 dairelerin gezilmesi sırasında yaşanmış.
Bir zamanlar velisi olduğum Makine Kimya İlkokulu’nun müdürlüğünü yapan, beraber okul gecesi düzenlediğimiz,okul için güzel şeyler yaptığımız, kızımın da müdürü olan İsmail Aksoy, hazır milletvekillerini bulmuş iken kendilerine ulaşamadığı  için yerel yöneticilere hazirunda  sitem etmesiyle başlamış.

Konuyu araştırdım. Konuşmaya bizzat şahit olan bir dostum;
“Biz giriş kapısının önünde bekliyorduk. Oraya Recai Berber ve beraberinde Belediye Başkanı Selçuk, ilçe teşkilatı ile birlikte geldiler. Recai Berber  bizler ile tokalaştıktan sonra sıra İsmail Aksoy’a geldi. O esnada İsmail Hoca: “Kendisini ve yedi sülalesini burada bulunanların çok iyi tanıdığını, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevi yaparken 2014 yılında bir kanun ile görevden alındıklarını, bir kısım arkadaşlarının tekrar aynı göreve iade edilirken kendisine yeniden görev verilmediğini, Milletvekillerine derdini anlatmak için zamanın İlçe Başkanı Ertuğrul Uyar’dan ricacı olmasına rağmen bir telefon edivermediğini, mağduriyetinin devam ettiğini söyledi.

Recai berber bize gelseydin gibi bir cümle kullanınca İsmail Hoca;refarans olmadan size nasıl ulaşayım? Dedi. Bunun üzerine Belediye Başkanı; hocam bana niye gelmedin demesi üzerine İsmail Hoca; sayın başkanım siz ilçenin Belediye başkanısınız, partinin ilçe başkanı siyasi  başkan. Beni en iyi tanıyan Ertuğrul bey ben öncelikle ona gittim” dedi. Vekil ve beraberindekiler hiçbir çözüm önerisi getirmeden içeriye girdiler.

Bu olayı duyunca işin aslını öğrenmek için küçük bir araştırma yaptım. İsmail hocayı arayıp bilgi edinmek istedimse de kendisi halen aktif devlet memuru olduğu için basına açıklama yapamayacağını söyledi. Biz gazeteciler deşelersek haberin içeriğine ulaşırız ne ettim ettim onu çok iyi tanıyan, beraber çalıştığı bir arkadaşına ulaşarak sordum.
Arkadaşı bana  İsmail Aksoy hocanın  2005 yılından sonra Kütahya’nın Hisarcık ve Gediz ilçelerinde başarılı bir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevi yürüttüğünü söyledi. Bizzat Kütahya valisi hocayı plaket ile ödüllendirmiş.

2014 yılı Mart ayında çıkan bir kanun ile tüm müdürlerin olduğu gibi onun da  görevine son verilmiş. 3-4 ay sonra bir kısım müdürler tekrar aynı göreve yeniden atanmalarına rağmen bu İsmail Hoca atanmamış.  Arkasından başlamış hukuk mücadelesine.
2017 yılında İdaresi mahkemesini kazanmasına rağmen bir gün sonra tekrar farklı bir havuz kadroya alınmış. Milli Eğitim Bakanlığının İstinaf mahkemesine yaptığı itiraz üzerine yerel mahkemenin verdiği karar iptal edilince öğretmenliğe döndürülmüş. 25 yıl idarecilikten sonra kendisine yapılan muamele bildiğim kadarı ile çok zoruna gitti diye ekledi hocanın arkadaşı.
İsmail Aksoy gibi diğer idareci hemşerilerimiz bu ilçenin birer değeri. Değerlerimiz deyince hemen aklımıza kültürel varlıklarımız gelir. Aile bağlarımız, devletimize bağlılık gelir. Bunlar kadar önemlisi ilçemize bağlılık gelir. 
Bu ilçeyi dışarıda temsil ediyorlar. Gün geliyor hemşerilerimizin işlerine yardımcı oluyorlar. Onların başarısı hepimizin başarısıdır aslında. 
Değerlerimizin en önemlisi bizim insanımız. Bu topraklar üzerinde yüzlerce yıldır birlik ve beraberlik içinde yaşayan bireyler olarak birbirimize sahip çıkmak ta asli görevlerimizdendir. Farklı düşünceleri bir zenginlik görmek kişileri yüceltir. Tabi ki vatan hainliği yapanları, görevi kötüye kullananları aynı kategoriye koymamız mümkün değildir. 
Bir Demircili olarak birbirimize ne kadar sahip çıkıyoruz?
Her zaman ilçemizin gelişemediğini dillendirir, neler yapılabileceği hususunda yeterince istişare etmeyiz. İlçemizden yetişmiş, hasbelkader kendi çabaları ile belirli mevkilere gelmiş değerlerimize sahip çıkıyor muyuz? Önce siyasiler sonra her birimiz kendisine sormalı. Üzüntü ile görüyoruz ki hemen hemen hiç sahip çıkmıyoruz. 
Şimdi yerel yöneticilere birkaç soru sorup nasırlaşmış vicdanları, dağılmış zihinleri biraz harekete geçirelim. 
- Bir gün olsun oturup bu ilçeden yetişip devlet kademelerinde bir yerlere gelmiş kişileri tespit ettiniz mi?
- Bu kişileri daha üst makamlara getirmek için bir çabanız oldu mu?

Devlet kademelerinde bir yerlere gelen bürokratlar her zaman siyasilerin peşinden koşamazlar. Arlarına gider. Tabi ki bu da siyasilerin işine gelmez. İllaki kendi etrafında pervane olmak gerekir.

İsimlerini kısaltma ile vereceğim üç arkadaşımız İ.A, İ.G. yıllarca İlçe Mill Eğitim Müdürü olarak çalıştıktan sonra biri hariç ikisi kızağa çekildi.
DHM.’nda çalışan H.C. da kızağa çekilenlerden. HEM’de başarılı çalışmaları ile takdir edilen A.A. da sahip çıkılmayan ilçemizin güzide evlatlarından.
Ne yaptı da bu arkadaşlar kızağa çekildiler. Hâlbuki hepsi de sahasında başarılarını ispat etmiş hemşerilerimiz ve Demirci'nin evlatları. 

Siyasilerimiz, bu hemşerilerimizi muhakkak tanıyorlardır.
Her zaman Manisa İl Milli Eğitim’de, Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer Bakanlıklarda ilçemize hizmet edecek personelimizin olmadığından dert yanıyor, varsa eniştelerimizden medet umuyoruz. Hâlbuki bu hemşerilerimiz gibi isimlerini bilmediğimiz hemşerilerimize sahip çıkmak onları daha üst makamlara taşımak görevimiz olmalıydı. İlçe Milli Eğitim müdürlüğü yapan hemşerilerimizden biri zamanın iktidar partisi ilçe başkanına kendisine yardımcı olunmasını istemesine rağmen elinden tutmayı bırak baştan savma cevap ile geri çevrilmiştir.

Bir diğeri köy okulunda 40 öğrenciye okul müdürü yapılarak harcanmış, bir diğeri Ankara’ya küsüp İzmir’e taşınarak adeta erozyona uğramış tarlanın toprağı gibi kaderleri ile başbaşa bırakılmış, biri de en verimli çağında gönülsüz emekli olmak zorunda kalmıştır.

Biz insanımıza işinin ehli olup olmadığına bakmadan sırf siyasi veya sendika görüşü bana uymuyor diyerek dışlayacak olursak Demirci daha çok kaybeder.

Bu değerleri görmezlikten gelerek güçlü bir hemşeri sahiplenmesi mümkün değildir.
Unutmamak gerekir ki Bakanlıklarda, İl Müdürlükleri başkaları tarafından doldurulurken bir hizmetli bile daire amiri kadar katkısı sağlar. Mevcut değerlerimizi harcadık bari bundan sonra yetişecek hemşerilerimizin elinden tutup daha yüksek makamlara getirmenin yoluna bakalım.

Şimdi son soru. İsmail Hoca, Recai Berber ile diyalogundan sonra ne yaptınız? 
Çağırıp senin derdin nedir? 
Ne yapabiliriz? Dediniz mi?. 
Recai bey bu arkadaşı bir dinleyelim dedi mi? 
Dinlemezsiniz. Sizler için Demirci’nin has evladı olmak yetmiyor. Erzurumlu, Diyarbakırlı olmak daha evla. Gelenler ön adam yapılanlanlar ceplerini doldurup gittiler. Demirci 'de görev yaptıkları zaman kurumlarında müfettişin eksik olmadığı, kılıfına uydurulmuş katakülleli işleri ayyuka çıkmışları da yukarıdan bastırdığınız telefon tuşlarıyla, en iyi yerlere getirmediniz mi? 
Bu zihniyetle gittikçe hiçbir yere varamayız. 
“Eniştelerden medet ummaya devam”diyorsanız eyvallah devam edin.
Gelen bizi öpüyor zaten..
Mustafa Temiz
YORUM EKLE