Demirci'deki "Gazinin Köprüsü" nerede biliyor musunuz?

Telefonla görüştüğümüz sırada ben " köprü yapılmış Halil amca" dediğimde..Gülerek " ya sen ne diyon, ben işin içindeyim, köprü falan daha yapılmadı, köprüyü ben yaptırcem duyyomun beni, sana yanlış bilgi vemişle" dedi. Sonra yanındaki oğluna telefonu verirken ben duyuyorum " şu gasteciye bir cevap ver ya, len köprü bitti diyo bu herif " diye söyleniyordu. 

*
Oğluyla görüşmeye başladığımızda oğlu da aynı bilgilerle donatılıydı " abi köprü olmadı, bura bizim geldiğimiz geçtiğimiz yer, sana bilgiyi doğru vermemişler" dediğinde, " peki sen bir araştır" deyip telefonu kapattım.

*


Halil Fidan 68 yaşında. Demirci Karaisalar Mahallesinde oturuyor. Kıbrıs gazisi. Eşini 3 yıl önce kaybetmiş, 2 oğul iki kız babası olmuş, oğlunun biri de vefat etmiş. Çocuklarını okutmuş, biri İngilizce, diğeri Almanca dilleri üzerine eğitimci olarak halen çalışıyorlar.

*
Halil amca yakın zamanda dizlerinden ameliyat olmuş, biraz yürüme sıkıntısı çekiyor, koltuk değneği ile yaşamını sürdürüyor.

*
Uzun yıllar inşaat işi yapmış. Kendisi yılların tecrübesiyle bu işte zirve yapmış. İnşaat işinde teknik anlamda bir mühendis, bir mimar gibi çizim ve teknik bilgileri olmasa da, uygulamalı olarak işinin ehli biri. Halen evde birlikte yaşadığı oğlu Süreyya'ya da öğretmiş işi, oğlu da iyi bir usta, kendi deyimiyle.

*
Halil amcamız yıllardır çalıştığı birikimiyle bir hayır yapmak ister. Geçtiğimiz Şubat ayı içinde bu işe yoğunlaşır. Aklına Karaisalar Mahallesiyle aynı güzergahta yaklaşık15 KM mesafedeki Bozcaatlı ve Durhasan Mahalleleri arasındaki yolda olması gereken ama yıllardır yapılmayan köprü gelir. Halil amca usta adam, "ben bu işi yaparım, kalıbını çakacak kerestem var, beton atmak, demir döşemek benim işim, ben bu işin içinden çıkarım, bir hayırım olur, benden sonra adım kalır, ardımdan dua edenim olur" diyor. Eskilerin deyimiyle iyiniyetli ama yol yordam resmiyet, devlet bilmeyen Halil amcamız, bu niyetini bir kaç yerde dillendirir.

*
Halil amcanın bu niyeti Demirci Büyükşehir meclis üyelerine ve Demirci Belediye Başkanının kulağına kadar gider. 
Meclis üyesi bunu Manisa'da gündeme getirir. Büyükşehir bu işi dikkate alır. Ancak Halil amcanın niyetinden ziyade, o yoldaki mağduriyeti köprü talebinin haklı eksikliğini görür. Cengiz Ergün talimatı verir " yapın köprüyü" 

*
İlgili bürokrat Cem Çöllü beyin idaresinde, adı geçen köprünün yapılması için işlemler başlatılır. Köprü 120 bin artı KDV bedeli üzerinden ihale edilir. İnşaat geçtiğimiz Ağustos ayı ortaları ve Eylül ayı içinde devam eder. Ekim ayının başında kalıpları çakılır beton atılır, köprü yaklaşık bir haftadır trafiğe bile açılır. Üstünden araçların geçebildiği, karayolları mevzuatlarına uygun bir köprü olarak halen hizmet vermeye devam ediyor.

*
Halil amca bu niyetini dillendirdikten sonra ondan sonraki aylar içinde, dizlerinden ameliyat da olunca, uzun süre tedavisinin devam etmesi yanı sıra, evden dışarı çıkamaması nedeniyle, bu gelişmelerden uzak kalır ve kendisi olup bitenden benim aramama kadar haberdar değildir.

*


1 Ekim Yaşlılar Gününde Karaisalar Mahallesindeki evine kadar ziyarete gelen Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk ve meclis üyeleri de Halil amcanın ifadesine göre bu gelişmelerden kendisine bahsetmezler. Kahveler içilir, üzümler yenir, fakat ziyaret sırasında, bu Halil amcanın hayır niyeti üzerine lafların  arasında dönülür, fakat kimse "köprü yapılıyor" dememiştir.

*
Konunun bana gelişi ise daha enteresan. 
Karaisalar Mahallesinde yaşlı biri hayırına Bozcaatlı-Durhasan arasında köprü yaptırmak istemiş, köprüyü büyükşehir yapmış, adam herkese "bu köprüyü ben parasını verdim, ben yaptırdım diyormuş diye geldi.
Konu ilginç geldi ve araştırmaya başladım.

*
Benim huyumu bilirsiniz, olayın merkezinden ziyade etraftan başlayarak bilgi alabileceğim en az 10-15 noktaya ulaşırım. Bunun içinde bürokratı, siyasetçisi, uzmanı hepsi olur. Yine itina ile ilmek ilmek bilgileri edindim. Bilgiler net bilgi. Bilgilerine başvurduklarımın arasında bu mevzunun konuşulduğu yerde bulunmuş, bire bir konuşmalara şahitlik etmiş olanlar bile var.

*
İşin içine siyasi birliktelik gazıyla bu işlerle alakası olmayan ama belli ünvanlarını kullanarak olaya dahil olanlardan ve Halil amcaya onların söylediklerinden de haberim var.

*
Tüm bu bilgileri toparladıktan sonra artık olayın merkezine ulaşmalıydım. 
Yazımın başında geçen diyalogların yaşandığı telefon görüşmemle Halil amcamıza ulaştım.
Halil amca ile görüşmeye başladığımda, kenardan köşeden indim. Dizlerinin ameliyatından, sağlık durumlarından, Kıbrıs gazisi olmasından falan en son geldik köprü işine...

*
Halil amca anlatmaya başladı. "Ben bu işi Demirci belediye reisimizle görüştüm, gerekli işlemleri başlatıyoruz dedi, köprüyü yaptırmak için benim kafamdan geçen bir rakam var. Bankada param var. Ben bu köprüyü yaptıracam, sen bağışını verince yapılan köprünün tabelasına senin ismini yazcez dediler." 

*
Ben dinlemesini severim. Hele öncesinde bildiklerimin üzerine, karşı tarafın benim bildiklerimi bilmediğini bilerek dinlemek, daha bir hoştur biz gazeteciler için.

*
"Reis bey geçen yine benim eve geldi"  diye sözlerine devam etti Halil amca. " İzinleri aldık, Çevre İl Müdürlüğünden dedi, nasip olursa ben Demirci'ye gitcem gelecek hafta, bankaya uğrayacam, paramın ne olduğuna bakacağım, kendime göre hesap kitap edecem, parayı teslim edecem, ben gaziyim, memleketimi severim, bu işi kafaya koydum, parayı gidip vercem bu iş bitecek" dedi, artık devreye girmem gerekiyordu.

*
İşte yazının başındaki okuduğunuz o telefon diyaloğu, Halil amcanın bu konudan ve gelişmelerden bi haber olduğunu anlamamdan sonra oldu.

*
Halil amca ben " köprü yapıldı, geçen hafta bitti, üstünden şu an arabalar bile geçer hale geldi" dediğimde inanamadı. Oğlu aynı keza, hatta bana " sana yanlış bilgi vermişler" bile dedi.

*
Halil amca köprünün kendisinden para çıkmadan yapılacağına inanmamış, kendisine gelen gidenler de olmuş ama Halil amcanın bu hayrı yapma merkezinin dışına kimse çıkmamış, köprünün yapıldığını söylememiş, bu köprünün Büyükşehir tarafından yapıldığından tedavi ve ameliyat sürecinde haberdar olamamıştı.

*
Halil amcanın bu durumu kafamda dönerken, masamın üstündeki bu konudaki görüşme notlarımla satranç oynarken, Manisa ayağında da etkili kişilerle görüşmelerimi sürdürüyordum.
Derken telefonum çaldı "Ben Süreyya abi, babam senle konuştuktan sonra mutlaka evden çıkacam, gidip bakacağım, beni köprünün olduğu yere götür, gasteci kafamı karıştırdı" dedi. "Götürseydin" diye bildim gülümseyerek. 
" Götürdüm abi, ben de babam da gözlerimizle gördük, köprü bitmiş, sen doğru söylemişsin, valla hakkını helal et, sana çıkıştık ama" dedi. 
Alttan aldım, " hak veriyorum" dedim.

*

"Babanın köprünün yanında fotoğraflarını çekseydin" dedim. 
"Çektim" dedi. Heyecanlandım, " bana o resimleri hemen gönder telefonundan" dedim. 1-2 dakika sonra mutlu an. Halil amcanın hayali olan o köprünün yanındaki fotoğrafları elime geçmişti.

*
Böyle bir gelişmeyle adeta sarsıldım, o içten konuşan, yüreği güzel bir insanın duyguları, edindiğim bilgilerin de etkisiyle olayın içinde savruluyorum. Kafamın içi karmakarışık, bu hayır hasenat işlerinden cukkalananların son yıllardaki bildiğim entrikaları, kısaca beynimin içinde çakallar dönüyor. Kan kokusuna çöken çakallardan ziyade, böyle işlerde bile para kokusuna çöken iki ayaklı çakallar aklıma geliveriyor. 
Şeytan çöktü zihnimin içine, adeta içimde tepine tepine  ateş dansı yapıyor.
Köprü Halil amca için bir hayal, hele o "köprünün üstündeki tabelaya benim adımı yazacaklarını söylediler" lafı bir gong gibi kafamın içinde zonkluyor.

*
Görüşmeler esnasında bu köprünün bağlantısındaki yola asfaltın da yine büyükşehir tarafından atılacağını öğrendim. "Köprünün kenarı köşesi için hadi bu Halil amcanın bağışıyla bir şey yapılacak olsa bile, nihayetinde  bu iş ihaleli bir iş, şartnamesi, sözleşmesi, planı, projesi, taahhütü var, yarım yamalak müteahhit köprü mü teslim edecek" diye ofisimin içinde tek başıma sesli düşünme yapıyorum.

*
Halil amcanın kendi kafasında kurduğu miktarı buraya yazmayacağım ama "adam bu inşaat işinden ve maliyetinden de anlıyormuş" diyeyim sadece. Çünkü ortaya çıkan maliyetle, Halil amcanın kafasından geçen rakamlar birbirlerine çok yakın. Bu miktar bir paranın hayır için köprü yaptırmak için verilme kararına, iyiniyete, hayırseverlik duygusuna, şapka çıkarıp, selamlıyorum ve  saygı duyuyorum.

*
Bu olay yaşandı. Ben şimdi tarifi kelimelerle anlatılamayacak duygu selinin içinde yuvarlanıyorum. 

Halil amcanın hayalindeki köprünün yapıldığını da gördükten sonra şu an aklından neler geçiyor bilemiyorum. Onun gibi düşünmeye çalışıp empati kuruyorum ama beceremiyorum. Bu hayır edilecek önemli miktar para kadar, param hiç olmadı ki benim. Böyle bir parası olan adam nasıl olur, en ufak bir tahminim bile yok ki.

*
Buradan başta Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün ve yetkililere sesleniyorum. Halil Fidan amca, Kıbrıs gazisi bir adam, koltuk değnekleriyle şu an yürümeye çalışırken, yüreğinin büyüklüğünü görün istiyorum. Hadi bu köprünün adını "Kıbrıs Gazisi Halil Fidan Köprüsü" koyalım. Şöyle güzel bir tabela yazdırıp, köprüye takalım. Bu önergeyi, kararı vermek çok zor değil. Var mısınız? 

*
Cengiz Ergün'ün Demirci gezi programında, Halil amcamızı da ziyaret etmesiyle, bu işi bitirelim, var mısın Cengiz Başkan?
Başkanım vallahi Halil amcanın yüreği çok kocaman, ona ulaşmak için değil bir, on köprü yaptırsan inan ki kısa gelir. Halil amcayı bir tanı, bir gör, bana hak vereceksin.

*
Gönül adamı olarak bildiğimiz Cengiz Başkan, bu gönül köprüsünü de hemen kurar bitirir diyorum. Ben onun milli konulardaki vatanseverlik olgusunu yüreğinde üst derecede taşıyan biri olduğuna binlerce kez şahitlik etmiş bir gazeteciyim. Bir gaziyi yaşarken mutlu etmenin, dünya gözüyle bu hayalinin içine onu almanın değerini kim belirleyebilir. Buna paha biçecek kim var?


Mustafa Temiz
12 Ekim 2021

 

YORUM EKLE