Demirci Hisar Kaplıcaları, "Turizm Merkezi" olma unvanını kaybetti

Demirci adına düşünen, soran, sorgulayan, endişe çeken biri olarak süreç beni yanıltmadan devam ediyor.

Haklı çıktığım için üzgünüm.

Fakat durum ortada Demirci kan kaybetmeye devam ediyor. Demirci küçülmeye, gerilemeye devam ediyor. Sebep, beceriksiz bir kadronun iradesinde yönetilmemizle, döneminde yapılmayan hamleler ve girişimler.

Halka seçim zamanlarında anlatılan pembe boyalı hikâyeler ve masallar. Ve bunlardan hiçbirinin doğru çıkmaması. Tüm bunlara rağmen Demirci halkının susması, konuşmaması, sormayan, sorgulamayan, yaşadıkları şehri ve geleceğini takip etmeyen Demircililerin vurdumduymazlığı ve irade ortaya koyarken, bu çelişkileri görememesi de bu küçülme ve gerilemede büyük pay sahibi.

"HİSAR KAPLICALARI TURİZM MERKEZİ" İPTAL EDİLDİ

30 Ocak 2021 tarihli, 31380 sayılı Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre olan yine Demirci’ye oldu.

Demirci Hisar Kaplıcaları, "Turizm Merkezi" olma unvanını kaybetti.

Bugün resmi gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, 04/12/2006 Yılında 11354 sayılı Bakanlar kurulu kararıyla yani tam 15 yıl önce kazandırılan "Turizm Merkezi" statüsünden Demirci düşürüldü.

Peki bu ne demek diye aklınıza sorular gelecektir, kısa ve net , 1- Artık resmi kağıt üstünde bile Demirci ilçesi bundan böyle  turizm merkezlerinin içinde yer alamayacak, 2- Turizm merkezi statüsüyle devlet yatırımı da alamayacak.

Resmi gazetede bu karar yayımlandıktan sonra araştırma yaptım. Sabahın ilk saatlerinden beri telefonlarla görüştüm. Bilgilerimi tazeledim, mevzuat değişikliklerini ve güncellemelerinin son hallerini sordum ve buldum.

Hisar Kaplıcalarının miladı olan ilk sondajlar, apart evler, açılışlar, temel atma törenleri aklıma geldi. Dönemin Belediye Başkanı Mehmet Babayiğit'in çıkan suyu akademik bir kurul raporuyla tescillettirmek için yaptıklarını, Başbakan Mesut Yılmaz'ın kuyu açıp, sondajı başlatmak için Demirci'ye gelişini, Demirci'nin ulusal televizyon ve gazetelerde böyle tamamen organik ve natürel hizmetlerle nasıl haberlere konu olduğunu hatırladım.

Olimpiyat Şampiyonu merhum Naim Süleymanoğlu'nun Hisar kaplıcalarında takım elbisesinin üstüne atılan peştemal ile bir basın ordusunun takibiyle, fotoğraf makinelerinin flaşlarının patladığı, TRT ve özel TV kameralarının arasında dolaşması daha dün gibi gözlerimin önüne geldi.

Dönemin belediye başkanı Babayiğit, bir olimpiyat şampiyonunu da işin içine katarak aslında Hisar kaplıcalarının bedavaya reklamını yapıyordu. Çünkü konu Naim olunca,  konu olimpiyat şampiyonu olunca nereye giderse gitsin, ülkede ve dünyada haber değeri taşıyordu.

Mithat Erşahin döneminde yine kaplıcada önceden döşenmiş ve zamanla kireçlenmiş ve tıkanmış boruların değiştirilmesi, Aqua park ve su oyunlarının yapılmasını, bu tesisin hizmete açılmasına iki gün kala çevre duvarının eksik malzeme nedeniyle çöktüğünü, boşa giden çevre düzenlemelerini, zira önce çevre düzenlemesi ve peyzaj yapılıp, sonra tıkanan boruların değiştirilmesi yapılınca yapılan çevre düzenlemelerinin yine tarla oluşunu, hatta belki dünyada tek bir numunesi olmayan, kaplıca suyunun kömür yakılarak ısıtılmasını da hatırlıyorum. Bu bilgileri tarihe not düşülsün diye buraya koyuyorum.

İhsan Temel döneminde bu tesisin Demirci Belediyesince zararına çalıştığı tespit edilip özelleştirildiği, özelleşmenin ardından buraya otel yapılıp yatak sayısının artırıldığını hatırlıyorum.

Dışardan gelen misafirlerin rahatlıkla ağırlandığı, otel hizmeti yanı sıra havuz ve saunaların cazip hale getirilmesini hatırlıyorum.

Unutamadığım bir başka husus daha var.

Dönemin AKP hükümeti içkili mekânların açılması konusunda bir kanun değişikliğine gitmişti. Halk arasında " kırmızı bölge" denilen kanun gereği belediyelere verdiği süre içinde içki ruhsatı verilecek mekânların olacağı bölgelerin belirlenmesini şart koşmuş ve süresi içinde bu bölgelerin belirlenip, ilgili bakanlığa gönderilmesini istemişti.

Kanunun belirlediği sürenin son anına kadar İhsan Temel'li Demirci Belediyesi Meclisi beklemiş ve kanunun şart koştuğu şekilde, içkili mekanların olabileceği bölge yani Demirci'nin kırmızı bölgesi olarak kaplıca ve çevresini belirleyerek, kanunen istenen bu şartı yerine getirmişti.

Bu kararın ardından belli çevreler bu kararı protesto etmiş, Demirci AKP teşkilatı sırf MHP'li başkanı eleştirmek için, yerel gazetede yaptıkları açıklamalarla basın yoluyla linç kampanyası başlatmışlardı. Yine dönemin bir başka siyasi parti ilçe başkanı yine yerel gazetelere yaptığı açıklamalara rağmen hızını alamayıp, makam arabasının içinde belediye başkanı İhsan Temel'e saldırmış, devlet malına zarar vermeyi göze alarak, makam otosuna maddi hasar vermişti. Olay yargıya taşınmış, cezalandırılmış ve hatta tazminata bile mahkûm edilmişti. Hadi son bilgiyi de vereyim. Tazminat bedeli de hukuken alındıktan sonra hayırlara vesile olacak yerlere harcanmıştı.

Oysa bu Demirci'nin Kırmızı bölgesi yapılan kaplıca bölgesinin belirlenme şartını AKP iktidarı istemiş, MHP'li belediyede kanunun gereğini yapmıştı. "Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız" diye höykürenler, "müslümanız ve muhafazakâr demokratız" diye kendini tarif edenlerin yönettikleri hükümet kararına rağmen, hükümet kararını uygulayan bir belediye başkanını sırf MHP'li olduğu için eleştirmek, halkın gözünde itibarsızlaştırmak için bu linç kampanyasını başlatmışlardı.

Yani anlayacağınız, Hisar Kaplıcaları tarih şeridinde kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan köpeğin, kendi etrafında dönmesi gibi böyle saçma sapan, boş işler denilecek durumlarda yaşanmıştı.

Z kuşağı denilen gençler için bu net ve doğru bilgileri de buraya bırakıyorum. Geleceğimiz olan Z kuşağı gençlerin bunları da bilmesi lazım. Çünkü ömürlerinin 19 yılında var olan bu siyasi iradeyle yönetilen ülkenin geçmiş yıllarda yönetilme iradesinin böyle olmadığı, kuvvetler ayrılığı, yasama, yargı erklerinin işlediği, özgürlük ve demokrasiye siyasi müdahaleler yapılmadan evrensel hukuk kuralları gözetilerek, itibarlı devlet anlayışı, hukuk ve adaletin hiçbir zaman kendisine olan güveni halkın nazarında kaybetmediği süreçlerle bu ülkenin yönetilmiş olduğunu da bilmeleri gerekiyor.

SGK Listesinden de çıkarılacak mı?

Hisar Kaplıcaları, turizm merkezi ünvanıyla SGK’nın tedavi listesinde de yer alıyordu. Kaplıca tedavisi hekimlerce önerilenler Demirci Hisar Kaplıcalarında konaklayarak ücretlerini SGK dan alabiliyorlardı.

SGK’  nın 2020 yılı listesinde yer alan Hisar Kaplıcaları 2021 yılında yine listede yer alacak mı, liste yayınlanınca bunu görebileceğiz.

Demirci Belediyesi Enerji Kentleri Birliği üyeliğinden 2010 yılında 6 Temmuz tarihli meclis kararıyla çıkmış, şu an Manisa’da bu birliğe üye olan belediyeler Gördes ve Kula ilçeleri.

Demirci bu kararla da küçüldü. Siyasi tabloda iktidara verdiği ve Cumhur İttifakına gösterdiği teveccühe rağmen, talep ve arz dengesi kurulamadığından her geçen gün kan kaybetmeye devam ediyor.

Selami Selçuk isminin Demirci siyasetinde AKP ile birlikte yer aldığı süreçte gerek ilçe başkanı, gerekse belediye başkanı olarak kaplıcayla ilgili aklımızdan çıkmayan ise orman arazisine kaçak kongre merkezi yapılması. Selçuk'un işlediği bu suçun Savcılığa intikali ve yine Orman İşletmesi tarafından mahkemeye verilmesi oldu. Hisar kaplıcaları ve Selami Selçuk yanyana yazıldığında artık bu kaçak kongre merkeziyle ilgili görevini kötüye kullandığı ve kamu kaynaklarını hiç ettiği için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzaladığı soruşturma izin belgesi var.

DEMİRCİ AKP'YE HER SEÇİM DESTEK VERDİ AMA HEP KAYBETTİ

Borlu ve köyleri Büyükşehir kanunu yazılırken yapılmayan hamleler yüzünden halkın iradesi referandum sonucu bile görmezden gelinerek kanunla Köprübaşı ilçesine bağlandı.

50 bin nüfusun altına düşen Demirci’de ilk cezaevini kapattılar.

Nüfus sayısı devlet yatırımları ve belediyenin İller Bankasından aldığı pasta dilimini de küçülttü.

2. sınıf ilçe iken, 3. Sınıf ilçe olarak klasmandan küme düştük.

Teşvik kapsamındaki ilçeler arasına giremedik.

Doğalgaz talebimiz için bile hatırlayın cami avlularına asılan pankartlarla dışarıdan nüfus çağırdık merkezde 20 bin nüfusu sağlamak için taşıma suyla değirmen döndürdük.

AKP iktidarında Demirci’nin kayıpları sürüyor. En büyük endişem Demirci Eğitim Fakültesinin de kapatılması veya taşınması. 3. Sınıf klasmanındaki bir ilçede merkeze uzaklığı da bahane edilerek korkarım bu karar da alınabilir.

Pandemi sürecinde acı gerçekleri yaşadık ve halen yaşıyoruz. Fakültenin önemi bu sürede daha iyi anlaşıldı. İlçede atmosferdeki kara delik gibi büyüyen ekonomik kriz içine çok sayıda esnafı aldı, ahtapotun kolları gibi de sıkmaya devam ediyor.

Dediklerimin arkasındayım, iktidar partisini Manisa ilçeleri arasında oy şampiyonu yapmak hüner değil. Paylaştırırken hesap soracak bir denklemin kurulması gerekiyor. Son 12 yılın Demirci bilançosunda Demirci adına değişmeyen tek şey AKP’ye verilen ve verilmeye devam edilen destek. Değişen ise Demirci’nin her geçen gün daha da küçük bir ilçeye dönüşmesi olmuştur.

Demirci’den göçün pandemi sonrası daha da artacağını düşünüyorum. Gelecek arayanların, ticaret yapacakların veya kariyer yapılacak kentin Demirci olmadığını bir gün bu gençler yüzümüze haykıracaklar ve ellerinde valizleriyle terk edip gidecekler, maazallah arkalarına bile bakmayacaklar.

Halk olarak tepki gösterin, siyasetçileri idarecileri hareket geçirin, ya da bu kaderi çekin. Başka ne diyeyim. Allah müstehakınızı versin.

1 Şubat 2021

Mustafa Temiz

manisasonhaber@gmail.com

YORUM EKLE