"Demirci'den şehit mi var?" diye telefonu açar açmaz sordu. Dondum kaldım, bize gelen bu konuda en ufak bir bilgi yoktu. Arayan komşu bir  ilçenin belediye başkan yardımcısı dostumdu. Araştıracağımı söyledim ve hemen kapattım telefonu resmi kanalları zorlamaya başladım.

*
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) böyle şehit haberi düştüğünde hemen sitesi üzerinden detaylı açıklama yapar, baktım yoktu. Derken sosyal medyaya düştü bu bilgi ama içim rahat değil, sosyal medyasından bunu paylaşan dostumu aradım, "bilgide sıkıntı var" dedim. O da "babası paylaşmış, bende aradım, şu an babası Şırnak yolunda" dedi.

*
Fakat buna rağmen içime sinmeyen bir şeyler vardı, içimden bir ses " bu haber sağlam değil sakın ha" diyordu. İçimdeki sese uydum, aile İzmir'de yaşıyordu. İzmir'deki kelli felli internet haber sitelerini taradım, arama motorlarında araştırdım, haber resmi olarak bir haber kanalında yayınlanmamıştı.
Derken telefonum çaldı, arayan askeriyeden bir komutan, haberin kaynağını sordu. Ben " duydum ama yayınlamadım, içim rahat değil, hala bir resmi açıklama yok" dedim. Yetkili "araştırıyoruz" deyince, aradığım ama "aradığınız kişiye ulaşılamıyor" anonsu duyduğum  babanın telefonunu verdim.
Çok kısa bir süre sonra komutan geri döndü. Resmi açıklama yapılmadı ama " intihar etmiş, şehit değil" dedi.

*
İçimdeki ses haklı çıkmıştı, haber o sesin dediği gibi işleyişte sağlam değildi.
Üzüldüm, genç bir delikanlı bu hayata veda etmişti nihayet, ailesinin yerine koydum kendimi, Allah kimseye böyle bir acı göstermesin diye içimden geçirdim.

*
Yine de bir iki sağlam bilgi alabileceğim kişilerden  ailenin yıllar önce Demirci'den göçen bir aile olduğunu öğrendim. İzmir'de ticaretle uğraşan bir ailenin çocuğuydu. Beni ilk arayan belediye başkan yardımcısı dostum da bu Demirci bağı dolayısıyla beni aramış bilgi almak istemişti.

*
Aradan 5 gün geçti bu akşam saatlerinde bir link mesajı aldım. Sosyal medyasından olayı yazan dostumdu. Haberi okuyunca ürperdim. Acının ikiye bölünmesi olur mu derseniz, bu yaşanılandan sonra sanırım bu tarif doğru bir tarif. Bir baba böyle bir metaneti, gücü, psikolojiyi nasıl gösterir, kim bu babanın yerinde olmak ister bilemedim.

*
Yeni Asır gazetesinden gazeteci genç arkadaşım Fatih Şendil'in haberiydi beni bu duygulara sürükleyen.

Fatih her zamanki gibi o yalın kalemiyle haberi öyle bir yazmış ki, olayın içine okurken dalıyorsunuz. Sarsılıyorsunuz, adeta empati duygusu tüm ruhunuzu sarıveriyor. Kahroluyorsunuz üzülüyorsunuz. Fatih'le görüştüm. Haberi kullanacağımı söyledim. 
Haberi sizlerle köşemden paylaşıyorum.

*
Asker oğlunun intihar etmediğini kanıtladı
İzmir Karabağlar’da yaşayan Göksel Doğan, eve gelen komutanların, ‘oğlun intihar etti’ haberiyle yıkıldı. Sabah konuştuğu Doğukan’ın intiharına inanmayan baba Doğan, 4 avukatla görev yeri Şırnak Silopi’ye giderek başka bir askerin silahıyla vurulduğunu ortaya çıkardı.
İzmir Karabağlar'da oturan Göksel Doğan, Şırnak Silopi Sınır Karakolu'nda görevli oğluyla telefonla konuştuktan birkaç saat sonra eve gelen Merkez Komutanlığı'ndaki komutanların, 'oğlunuz silahıyla intihar etmiş' haberiyle yıkıldı. Bir iki saat önce konuştuğu oğlunun, 34 gün sonra terhisinin ardından uzman çavuş olarak kalacağını söylediğini belirten matbaacı baba, intihar ihtimaline inanmayarak dört avukat tuttu ve ilk uçakla Şırnak'a gitti. Oğlunun görev yaptığı karakolda komutanlarla konuşan acılı baba Doğan'ın itiraz ve kriminal laboratuvar sonuçlarının ardından 21 yaşındaki Mehmet Doğukan Doğan'ın nöbet sırasında silahını doldur boşalt yapan TİM komutanın silahından çıkan kaza kurşunuyla öldüğü ispatlandı. Babasından özür dilenen Doğukan'ın ölümü 'görev şehidi' olarak tutanaklara geçti.

ALDIĞI HABERE İNANMADI
Silopi'de sınır karakolunda görevli 21 yaşındaki Mehmet Doğukan Doğan'ın intihar ettiği haberi, Karabağlar'daki ailesine 20 Ekim günü öğlen saatlerinde, görevli komutanlar tarafından iletildi. Aynı gün sabah saatlerinde oğluyla telefonla konuştuğunu ve kendisinin neşe içinde orduda kalmayı istediğini söylediğini belirten baba Göksel Doğan, onun intihar etmiş olabileceğine inanamadı.

DÖRT AVUKAT TUTULDU
Bir şeylerin ters gittiğini hisseden baba Doğan, hemen bir yakını ile birlikte aktarmalı olarak oğlunun vatani görevini yaptığı Şırnak'a gitti. Tüm Şehit Sayılmayan Şehit Aileleri Derneği yetkililerince tutulan 4 avukatın aracılığıyla 'intihar etti' denilen oğlunun ölüm olayının üstüne giden matbaacı baba, Şırnak ve İzmir'de yapılan otopsi sonuçları ve kriminal laboratuvarlarındaki incelemelerin ardından olayın gerçeğine ulaştı. Böylece Mehmet Doğukan Doğan'ın kaza kurşunu ile hayatını kaybettiği, iddiaya göre aynı birlikte görev yapan uzman çavuşun doldur bolaşt sırasında kazayla silahının patladığı ve İzmirli asker Doğan'a isabet ederek ölümüne yol açtığı belirlendi.

ALLAH KORKUSU VARDI
Başından beri oğlunun intiharına inanmayan ve acısını bile yaşayamadan bunu ispat etme mücadelesi veren Göksel Doğan, "Neden böyle bir şeyle bize geldiler, anlamış değilim. Kazayla ölmesi ile intihar etmesi arasında uçurum var. Oğlumla aynı gün konuştum. 'Baba ben toptan kömür işi yapmak istemiyorum, askeriyede teskere bırakıp uzman çavuş olarak kalacağım' diyen bir kişi, neden birkaç saat sonra canına kıysın? Oğlum Allah korkusu olan, yüreği iyilik dolu bir insandı" diye konuştu.
FATİH ŞENDİL(Yeni Asır Gazetesi)

*
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Allah hiçbir anaya babaya böyle bir acıyı yaşatmasın.
25 10.2021
Mustafa Temiz