Demircili Koro Şefi, Korosuyla Demirci'yi Yaktı Geçti

Sıcak bir yaz gününde, dostlarla kendimizi çamların gölgesine atıp, demli çay içerken,hoş sohbet halindeyiz. 
Karşıdan gelirken, yıllar öncesinden bildiğim o hoş gülümsemesi, kendine özgü o yüz mimiğiyle  göz göze geliverdik. 
Yıllar sonra karşı karşıya gelmiştik. Konuştuk ayaküstü, kendisini sosyal medyadan takip ediyordum, yaptığı çalışmalarını yakinen takip ediyordum. Verdiği konserlerin haberlerinden haberdar olduğumu hissetti, biraz  bahsettik, ben içimden geçeni tüm saflığıyla söyleyiverdim. "Demirci'de de böyle bir konser versen, Demircililer de senin o güzel çalışmalarını görme ve hatta dinleme fırsatı bulsa " deyiverdim. Çok memnun oldu, "gerekli girişimlere geçelim, neden olmasın" dedi. 
O günden 11 Ocak 2020 gününe kadar gerekli girişimler sonuçlandı. Şefliğini yaptığı Karşıyaka Öğretmenler  Türk Sanat Müziği Korosu ile  öğle saatlerinde Demirci'ye geldi.
Günler öncesinde diyaloglarımız sürmüştü. Bazı detaylar üzerine sorularına cevap verdim. Konser gününe gelindiğinde artık tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Konser öncesi aradığında başka bir haberdeydim, biraz gecikmeli olarak da olsa yetiştim. TSM konserlerinin  son provalarında en önemli şey olan, biraz ustalık isteyen, ses sisteminin ayarlanması, yani bilinen adıyla sound check yapmam için rica etmişti, onlar sahnede iken Demirci TKM'deki cihazların imkanları ölçüsünde en mükemmel soundu yaptım. Bence ses gayet iyiydi ve konser anında da TRT  ölçülerinde bir sound check yaptığımızı yaşadık, zira en ufak bir aksaklık olmadı.


 SEFALAR GETİRDİNİZ, SEFA GELDİNİZ DOSTLAR
Koronun sunucusu Göksenin Çakmak güzel Türkçesi ve diksiyonuyla anonsunu yaptı, sazları çağırdı, koristler yerlerini aldı. Herkes çok şıktı, beyler beyaz ve lila ağırlıklı renklerle, kadın koristler ise birbirinden şık kıyafetleriyle  sahnede dizildiler, derken Göksenin Çakmak, Karşıyaka Öğretmenler Türk Sanat Müziği Korosunun şefi Zuhal Dolgun'u anons etti.


Sazlar çalmaya başladığında salon Kürdilihicazkar makamının o kendine özgü inişli çıkışlı nağmeleriyle çınladı. Avni Anıl'ın koroların vazgeçilmez  eseri  haline gelen " Sefalar Getirdiniz, Sefa Geldiniz Dostlar " bestesiyle salonu adeta bir büyü sardı, insanların kulağından giren güzel musiki tınıları adeta içlerini de ısıttı. Seyirciye baktım, Demircili bu sanat dolu gecelerin müdavimi simalar uzun yıllardır hasret kaldıkları, böyle elit bir konserde olmanın mutluluğunu gözlerine ve yüzlerine yansıtıyordu. İnsanlar bu sanat açlığını, adeta bulmuşken, fırsatı ve zamanı kaçırmamak gayretiyle, sindire sindire içlerine çekiyorlardı.


SAZLAR ÇOK İYİYDİ
Akordion Işıltan Uşaklıgil, Udlarda Hakan Kocaefe ve Nezih Kırmacı, Keman Hasan Gökhan Erdem, Kanun Ertem Aktaş, Ritm sazlarda Gökalp Namlısoy ve Erdoğan Arslan gözleri şeflerinde, elleri sazlarının üstünde, sazlara çok hakim ve tarz olarak da akademik bir nüansla performans gösterdiler.


KORO VE SOLOLAR PERFORMANSLARIYLA GÖZ DOLDURDU


Eserler birbiri ardına icra edilirken, Göksenin Bey ve ve koronun şefi Zuhal hanım ara ara yaptığı anonslarıyla seyirciyi de işin içine kattı. Eserler seslendirilirken seyirci şarkılara yaptığı eşlikle adeta kendini sahneye taşıdı ve konsere dahil oldu. Gönül telleri titriyordu, sololar başladı, birbirinden iyi sesleri dinliyorduk. Dikkatim dağılmış olabilir diye kendimi sık sık yoklayarak duyduğum sesleri yeniden kulaklarımla rafine ediyordum. Sololarda tek bir detone ses duyamadım. Hatta Türk Sanat Müziği konserlerinde çok yaygın olmayan kaliteli  ve bir o kadar da özel sesler bile vardı. TSM eserlerini yorumlarken, bu özel seslerden adeta bir operet bölümlere bile şahit olduk. Tenor sesler vardı, geniş ve bir o kadar da eserleri oktav üstü yorumlayan güçlü sesleri de işittik.


Sohbet anları da oldu, Zuhal Dolgun Demirci'de ilk  orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi ve mezuniyetten sonra Müzik öğretmenliği macerası içinde, memleketine bu kariyeriyle ilk kez gelmişti. Öğretmen olduktan sonra ara ara gelip gittiklerini buna saymıyorum, zira o zaman baba ocağını ziyaret eden Demircili ve evin kızı bir kimlik dışında bu kez, koro şefi Zuhal Dolgun olarak hemşerilerini evlerinde değil, salonda karşılıyor, onun makamı mahiyetindeki sahneden onlara TSM'den makam makam sanatını gösteriyor, korosuyla icra ettirdiği eserlerini de misafir şekeri olarak sunuyordu.
Göksenin bey sahneye hakimdi, seyirciyi avuçlarının içine aldı. Onları bu konserin içine adeta kollarıyla uzanarak, tatlı diliyle ellerini ayaklarını bağlayarak, musiki sihriyle büyüleyerek, deyim yerindeyse tutsak etti.


Göksenin beyin Zuhal Dolgun'un memleketinde Demirci'de olduklarının altını çizen konuşmasıyla Zuhal hanımın annesini anons etmesi sırasında salonda duygu seli oluştu. Annesinin ikinci evladı olan Zuhal hanımın kendi memleketinde zirve yaptığı geceye şahit olan annesi Esma hanım, seyirciyi selamladı. Seyircilerin gözleri doldu. Anne olgusu içinde "bu kızı ben doğurdum" diye sessiz nidasını gözlerinden duyabiliyorduk. O da duygulandı göz pınarlarından akan, kızıyla duydugu gurur hissinin yüreğinden taşmasıydı. "Öz ağlamayınca göz ağlamaz" sözü tam da burada söylenmeliydi. Seyirci dakikalarca alkış yağmuruna tuttu . 


Zuhal Dolgun öyle bir konuşma yaptı ki, genç nesilin örnek ve ders alması gereken önemli şeyler vardı. Çıktığı, yaşadığı şehri, memleket sevgisini, çalışıp başarılabilineceğini, hayal kurarak başlamanın başarılı bir gelecek ve kariyer için altın anahtar olduğunu anımsattı. Bu hayallerinin başlangıcında belki denizde bir yağmur tanesi olan desteklerde Hayati Cezayirlioğlu hocamı ve beni de orada sahnesinde vefalı bir insan duygusallığında seyircisiyle paylaşması, bizleri de duygulandırdı.

Beyaz çoraplı, fırfır etekli o ilkokul öğrencisi şirin kız, geçen yıllarla şimdi güzel bir kadın ve kariyer yaparak sanatıyla ve başarıyla da büyüyerek  bir anne, müzik öğretmeni ve koro şefi olarak karşımızda duruyordu. Doğrusu Hayati hocam da ben de o gururu yaşadık.Göz göze geldiğimizde biliyorum ki, aynı duygulardaydık. Yerden göğe hakkımız helal olsun.


SAZLAR ÖZEL BİR BÖLÜMLE FASIL TADINDA  GECEYE RENK KATTILAR


Koristlerin dinlenmesi esnasında koronun sazları fasl-ı şahane tadında bir bölüm sundular. Hepsi akademik koşullarda yetişmiş pırıl pırıl gençler, gelecek adına Türk Müziğinin yaşaması ve yaşatılması ile ilgili endişelerimizi silip süpürdüler. Kemanı ve sesiyle bu fasıl bölümünde TSM'nin daha klasik eserleriyle şehrin arka sokaklarında kalmış mahalleleri keşfetmiş kadar zevk verdi Hasan Gökhan Erdem.
CANIM BELDEM DEMİRCİ
Bu Karşıyaka Öğretmenler Korosu sazendelerinden bestekar akordion ustası  Işıltan Uşaklıgil'in Demirci konseri öncesi bestelediği eserin adı.


 Işıltan usta, yeni bestesini seyirciye sundu. Yakın zamanda bu 9/8 lik aksak şarkı umarım okullarımızda da çocuklarımıza öğretilir. Ben fikrimi söyleyeyim, bu eser öğrenilmeye değer. Demirci'deki müzik öğretmenlerini göreve çağırıyorum, sözlerini ve notasını da buradan alabilir, öğrencilerinize öğretebilirsiniz.
CANIM BELDEM DEMİRCİ
Makam ; Segah
Usul       ; Aksak
Söz ve Müzik ; Işıltan Uşaklıgil
MANİSA'NIN ŞİRİN GÜZEL BELDESİ
ANILARLA UNUTULMAZ DEMİRCİ
ÇAĞDAŞLIĞIN, HOŞGÖRÜNÜN BİLİNCİ
SENİNLEYİZ CANIM BELDEM DEMİRCİ

YEŞİL DOĞA TEMİZ HAVA BURADA
HEP ÖZGÜRCE UÇAR KUŞLAR HAVADA
UMUT DOLU ÇOCUKLARIN SEVİNCİ
SENİNLEYİZ CANIM BELDEM DEMİRCİ

SEVGİLERLE SAYGILARLA BİLİNİR
KARDEŞLİKLE HEP EL ELE VERİLİR
İNANCIMIZ HER SANATTA BİRİNCİ
SENİNLEYİZ CANIM BELDEM DEMİRCİ

FİNALE " BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM" YAKIŞTI
Korodan dinlediğimiz hareketli şarkılarla seyirci coştu. Alkışlarla tempo tuttu, yeri geldi bağıra bağıra eşlik etti ve hatta yerinde duramayıp oynayan bile oldu. Göksenin bey konserin ve seyircinin nabzını tutan ustalığıyla bu coşkuyu da sahnenin önüne taşıdı. Manav İsmail Erköylü 9/8'likteki hünerini ortaya koydu.


Koro Ayten Alpman'nın sesinden sevdiğimiz, millet olarak birlik ve beraberliğimizin pekiştiği yerlerde haykırarak söylediğimiz "Bir başkadır benim memleketim" şarkısıyla finali yaptı.


Türk Sanat Müziği konser adabına uygun olarak konser sonunda  Hayati Cezayirlioğlu hocam koro şefi Zuhal Dolgun hanıma çiçeğini, ben de yıllar önce Demirci Abdurrahman Şeref Bey Okulunda yaptığımız koro çalışması sırasında sahne de çekilmiş, ilkokul öğrencisi koro assolisti Zuhal Dolgun'un elinde mikrofon şarkı söylerken çekilmiş çerçeveli fotoğrafı sundum.

Zuhal hocam çok duygulandı. Valla ben de ondan farklı değildim. Yıllar önce daha ilkokul öğrencisi iken gördüğüm yeteneği  beni yanıltmamıştı. Başarıları daim olsun. Millet salondan kalkmak üzereyken Işıltan hocam akordionuyla "İzmir Marşı " çalmaya başlayınca seyircinin eşlik etmesi, alkışlarla tempo tutması ise geceye noktayı koydu hem de üç nokta yanyana babında..
Bu yazı  buraya kadar bir konseri gözlemleyen bir köşe yazarının  hayatın normal akışı içinde yazdığı gördüğü sadece güzel şeyleri anlatan normal bir yazısı..

BU YAZIDA YAZMAYACAĞIM ANCAK DAHA SONRA YAZACAKLARIM VAR
Konser salonundan çıkarken, mutlu insanları gördüm. 
Salonun dışında musikişinas ve sanat kültürünü çok iyi bilen otorite ayarındaki büyüklerimle göz göze geldik.  Kızgınlıkları gözlerinden okunuyordu."Havamızı bozmayalım , bu kızımızın bu güzel gecesi böyle bitsin, yarın konuşalım " deyip savuşturdum o büyüklerimi.. 
Onlar böyle kültürü yıllarca yaşamış yaşatmış insanlar, nezaketen susulan, tahammül edilemez  şeyleri ertesi günü konuştuk. 
Sonuç makam. 
Yani Türk Sanat Müziği konserindeki makamlar değil tabii ki.  
Demirci' de doldurulamayan makamlar.  
Bu çelişkinin adı da cahillik, entellektüel olmayan bir kişilik, etrafındaki sığ yapı ve onların  cehaletle eyleme döktükleri icraatlarıydı.

Türk Sanat Müziği konserinin ortasında hariçten gazel okuyanları, Kaval' ı yanlış yerde öttürüp, sonra cebine sokanları yeri gelince yazacağım.
Gecenin üstüne yapışıp yere düşen bazı yanlışlar yapıldı ki, bu yanlış işlerin hiç birinin koro ve konser ile ilgisi yok.
Harici gereksiz işlerin sırıttığı, milletin kızgınlıkla nezaketen susup, birbirine sessizlikle ve kulağına homurdadığı " ne oluyor ya?" dedirten şeyleri bir başka yazıda okuyacaksınız. Bunlar yazılmazsa devam eder, zira lobi faaliyeti gibi sürdürdüğümüz bu yorgunluğun arkasından, birde bu çiğ hareketlerin, görgüsüzlüklerin, cehalet kokan işlerin, kaba saba hüner sanıp, ortaya döktüklerinin  arkasını toplamak zorunda kaldık. Demirci'nin şanına gölge düşmesin diye "Kusura bakmayın" demek de yine bize düştü de.. Bilinsin istiyorum. Yoksa bu gibi vizyonsuz hareketlerin dozu artarak devam ediyor, bir dur demek lazım.
Bir Türk Sanat Müziği Konserinin daha tanıtımından itibaren yapılan beyaz ile siyah kadar farklı ilanlar, haberler ve anonslar, Türk Sanat Müziği konserinde olmaması gereken adab dışı, sanata, sanatçıyave hatta bir araştırmacı yazara, tarih ilmine yapılan saygısızlıkları, geleneklere aykırı durumları bu yazımda yazmayacağım. Bu yazının nefasetini bozmamak için, bunu bir başka yazımda kaleme alacağım.

13 Ocak 2020
Mustafa Temiz

 

YORUM EKLE