Demirel’i Anlayamamak

Merhum Süleyman Demirel Türk siyasi hayatında belki de en anlaşılamayan, sözleri saptırılmaya çalışılan liderlerindendi. Onun ne söylemek istediği hadiseler yaşandıkça daha anlaşılır hale geldi, ölümünden sonra muhalifleri ve muarızları bile onun sözlerinde hikmet aramaya başladılar. Onu anlamayanların veya anlamak istemeyenlerin ya zeka düzeyleri anlamaya yetersizdi ya da işlerine gelmiyordu.

 
Onun “Yollar yürümekle aşınmaz” sözü çok istismar edildi, sokak olaylarını hafife aldığı yönünde saptırıldı. Oysa o, protesto ve gösteri hakkının anayasal bir hak olduğuna işaret etmiş, şiddet içermediği takdirde her bireyin özgürce bu hakkı kullanabileceğini ima etmişti. Gezi hadiselerinden sonra en sert muhalifleri bile onu ancak anlayabildiler.



“Dün dündür, bugün de bugündür” sözü de çok saptırıldı. Onu kıvırtmakla, işine geldiği gibi hareket etmekle suçladılar. Oysa orta okul talebesi bile dünün şartları ile bugünün şartlarının aynı olamayabileceği ve buna göre de kararların değişebileceğini anlayabilecek zeka ve kapasiteye sahiptir.



Anayasa tasarısının halkoyuna sunulması kararından sonra şimdi de merhum Demirel’in üst düzey entelektüellerin katıldığı bir toplantıda yaptığı bir konuşma yandaş medya tarafından çarpıtılarak servis ediliyor. Güya merhum Demirel Başkanlık sistemi öneriyormuş. Önü yok, ardı yok İki saatlik konuşmanın 1-2 dakikalık bölümü veriliyor sadece. Tamamını dikkate aldığınızda zaten Demirel kendi söylediği sözlerin sakıncalarını da söylüyor.

 
Yıl 2006 yani Demirel emekli bir Cumhurbaşkanı, siyaset üstü bir kişilik, ülkenin geleceğini düşünmekten başka bir amacı yok. Diyor ki; geçmişte çok sıkıntılar yaşadık bu sistem içinde siyasetteki tıkanıklığı aşacak, kilidi açacak formül üretemedik. Kast ettiği, 12 Mart muhtırasından sonra hemen seçime gidilebilecek bir mekanizma olsaydı, 12 mart rejimini yaşamazdık, ülke de bu kadar sıkıntıya girmezdi. Keza 1979 ara seçimi hemen ardından meclis erken seçim kararı alabilseydi veya Cumhurbaşkanında böyle bir yetki olsaydı, Demirel azınlık hükümeti kurmak zorunda kalmayacak belki 12 Eylülü hiç yaşamayacaktık. 28 Şubatta çok daha vahim hadiseleri önleyen, askeri kışlasında tutmasını sağlayan da yetkisi olmamasına rağmen Demirel’in dirayeti, devlet adamlığı vasfı ve tarihi kişiliği olmuştur. Tarih elbet bunları yazacaktır.



Demirel’in kast ettiği başkanlık sistemi işte bu siyasi tıkanıklığı aşacak yetkilerle donatılmış, güçlendirilmiş, tarafsız, siyasi partiler arasında gerektiğinde hakemlik rolü üstlenebilecek bir başkanlıktır. Sadece bunu söylemiyor, Meclisin de güçlendirilmesi gerektiğini söylüyor, halkın kendi temsilcisini en yakınında hissedebileceği dar bölge seçim sistemini savunuyor. Kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesini istiyor, yargının bağımsızlığını savunuyor. Ardından ilave ediyor, bunu ABD’den başka başarmış ülke yoktur diyor, Güney Amerika’da da başkanlık var ama her 7-8 senede bir darbe oluyor diyor. Başkanlık sisteminin daha birçok sakıncalarına işaret ediyor ve bunun yapılabilmesi için kuralların ve şartların tam demokrasiye uygun bir şekilde konulması ve bunu işletebilecek dirayetli kadroların bulunması gerektiğini söylüyor.

 
Bütün bunları es geçeceksin ondan sonra Demirel’in “içimizde uhdedir” sözünün arkasına sığınıp Demirel de başkanlık istiyordu diyeceksin. Yok öyle yağma. Yapılan iş merhum Demirel’in tabiriyle mugalatadır, abesle iştigaldir.



Demirel’in siyasi hayatı boyunca yaptığı her konuşma, söylediği her söz Isparta İslamköy’deki Külliyede gerek basılı, gerek kağıt ve gerekse CD ve dijital ortamda mevcuttur. Bir kısmı da halen Güniz sokaktaki evinde muhafaza edilmektedir. İsteyen serbestçe gidip araştırabilir. İki saatlik konuşmanın 2 dakikasında söylenen sözlerin çarpıtılarak verilmesi ise Demirel’in ölüsünden bile korkanların son çırpınışlarıdır.



Demirel, ileride kötü niyetli kişilerin eline geçtiğinde diktatoryal bir rejimin yolunu açacak yetkiler mi istemiş?



Demirel, partili cumhurbaşkanı mı istemiş?
Demirel, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırın, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yok edin mi demiş?



Demirel, meclisi yok sayan, meclis denetimini imkansız hale getiren, Osmanlı meclisi Mebusanından beri var olan, Milli Mücadelenin meclisinde, top seslerinin Ankara’dan duyulduğu bir ortamda bile, başvurulmaktan kaçınılmayan gensoru müessesini ve güven oyunu kaldıran bir anayasa mı istemiş?
Demirel, milletin meclisini by-pass ederek Cumhurbaşkanına tek başına kanun hükmünde kararname yapma yetkisi mi istemiş?



Demirel, Cumhurbaşkanına ucu açık, sınırı belli olmayan yetkiler mi istemiş?
Geçiniz bunları!

 
Demirel’in cımbızlanarak servis edilen sözlerinin arkasına saklanıp mugalâta yapmayın, savunulacak tarafı varsa çıkın anayasa tasarısını savunun.

Va mı (var mı) bunu başka izah tarzı?
Demirel’i anlamasını bilenler onu anladı, çoktan kararını verdi. 
Kalın sağlıcakla…  
Naci Akın

-

YORUM EKLE
YORUMLAR
FETHİ IŞIK
FETHİ IŞIK - 7 yıl Önce

hakkidir hakka tapan mi̇lleti̇mi̇ndi̇r i̇sti̇klal...

osman erenalp
osman erenalp - 7 yıl Önce

na ci̇ bey kalemi̇zi̇n kelaminiz dai̇m olsun

M. Necati Güngör
M. Necati Güngör - 7 yıl Önce

Çok güzel yazmışsınız aziz dost. Var olun.