Duygular Ve Yüzler

İnsanoğlu yaratıldığı günden beri kendisini ve kâinatı tanıma derdiyle meşguldür. İleri sürülen fikirleri ve teorileri ispat etmek için büyük çabalar harcanmaktadır. Hatta bazı din kitaplarında bu konunun yer aldığını, bazılarında konunun oldukça ayrıntılı anlatıldığını görmekteyiz. Bunlar arasında oldukça dikkat ve ilgi çeken bir tanesi insanın 4 elementten ya da bir başka deyişle 4 tabiattan oluştuğu görüşüdür. Hatta bu temel tabiat farklılığının insanoğlunun birbiri ile geçinememesinin, kardeşçe yaşayamaması sıkıntısının kaynağı olduğu ileri sürülmektedir.

Bazı Avrupalı düşünürlerin bu alanda inandırıcılığı ve etkisi güçlü çalışmaları olduğunu görmekteyiz. Bunlardan biri olan, aynı zamanda en değerli bilim adamlarından Albert Einstein' ın görüşleri elbette ayrı bir değer taşımaktadır. Einstein'ın, 'Hayal gücü bilgiden daha önemlidir' sözünü bu anlamda değerlendirdiğimizde etkilenmemek mümkün değildir. Böylesine akıl, bilgi ve hikmet dolu görüşlerin yanı sıra tam tersine aynı Avrupa'da ve dünyanın başka coğrafyalarında 'Dünyanın düz olduğu' gibi çağdışı kalmış eski bir düşünceye hala itibar edildiğini hayretler içerisinde görebilmekteyiz. Üstelik bu alanda araştırmaların ısrarla devam ettiği görülmektedir. Karşımıza çıkıp bu garip iddiayı savunan birine içimizden gülerek dudak bükmenin yanı sıra böylesi uçuk düşünen insanların bunca bilgiye rağmen nasıl varolabildiği ayrı bir araştırma konusudur.

Çok garip ve farklı yaradılış mozaiği içindeki insanoğlunun elde ettiği bilgi birikimini kullanış gayesi de çok çeşitlidir. Farklı alanlarda ihtisas yapmış, birçok farklı bilgiye ve kültüre sahip bazı inanların bu değerleri insanlığın hizmetine sunmak ve faydalı insan olmak yerine maalesef bilgi ve becerilerini tamamıyla başkalarına hükmetmek için kullanabildiğini görebilmekteyiz. 

Yalnız kendi egosunu tatmin için yaşayan bu tür insanlar için bilgi, insanları yönetmek için kullanılan bir araçtan öte bir şey değildir. Elde edilen her bilginin araç, her yolun mubah olduğunu düşünen, toplumu yönetme ve hükmetme hırsları engellenemeyen bu insanların bir kısmı hedeflerine ulaşabilmektedirler. Ulaşamayan büyük çoğunluğu ise güçlerini başka güç sevdalılarının emrine vererek, hırslarını başkalarının güdümünde de olsa tatmin peşinde koşabilmektedirler.

Varlık âleminin ulu yaratıcısının insanlar içinde bazılarını çok özel hususiyetlerle yarattığına şahit olmaktayız. Bu kişilerin her şart altında hakkı korumak, olağanüstü ustalıkla ve cesaretle barışı sağlamak ve kardeşçe yaşamak için verilen üstün özellikleri, en önemli vasıflarıdır. Gücü ve hırsı hükmetmek için kullananların karşısında itaat etmeyen, hükmedilemeyen bu insanlarla sahte dostluk kurma çabaları da sonuçsuz kalır. Yalancı iltifatlarla aldatılamayan ve tuzağa düşürülemeyen bu hususi insanların korunmasının da hususi olduğu unutulmamalıdır.

Kâinatın yüce mimarı, hikmetle yarattığı insanlık içinde muhafaza ettiği bu insanlara sahte vücut dillerini hemen orada okuyacak ve tedbir alacak kabiliyetleri de yüklemiştir. Bilgiyi kötü kullanmakta ısrar edenlerin ise yaradılıştaki hikmetleri görme imkânı kalmamaktadır. Hakikati göremeyen gözlerin sahiplerinin tuzakları çabucak anlaşılmaktadır.  Böylelikle bindikleri dalı kesmeye devam edenlerin gafleti de devam etmekte ve bunlar hak ve hakikati yere düştüğünde belki anlayabilmektedir. Sonuç itibariyle, hırslarıyla hükmetmek üzere yaşayanlara kalan tek yol nasıl düşeceğini düşünmekten ibarettir. Ve ne yazık ki insanlık tarihi yanlışlarından vazgeçemeyenlerle doludur.

Emin Yapar
eminsondakika@gmail.com
YORUM EKLE
YORUMLAR
yüksel
yüksel - 5 yıl Önce

doğru

Şadiye koçdemir
Şadiye koçdemir - 5 yıl Önce

Çok dogru dur