Eğitimde Birlik

 Bu gün 3 Mart…  1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanununun kabulünün 93. yıldönümü. Bu yazımda, Türk eğitim sisteminin hangi merhalelerden geçtiğini yazmak istedim.



Osmanlılar eğitime çok önem verdiler. İlk medresenin Orhan Bey tarafından İznik’te kurulduğunu unutmamak gerekir. II. Viyana kuşatmasına kadar her şeyin yolunda gittiğini sanan Osmanlı, durumun pek de öyle olmadığını anladı ve askeri, siyasi ve sosyal hayattaki gelişmelere ayak uydurmak zorunluluğunu gördü. 


Osmanlı’da eğitimin temeli medreselerdi. Burada hem hadis, fıkıh gibi dini ilimler, hem de hendese, cebir, fizik gibi müspet ilimler öğretilirdi. Ancak; 17. asırdan itibaren medrese müfredatında müspet ilimlerin ağırlığı azaldı. 


Geç de olsa, III. Ahmet döneminde matbaa getirildi.  I. Mahmut ve III. Mustafa dönemlerinde birçok eğitim kurumları açıldı. II. Mahmut döneminde de yeniçeri ocağı kaldırıldı. Birçok yenilikler yapıldı ise de bu yeniliklerin Tanzimat dönemine kadar başarılı olduğu pek söylenemez. Bunun tek sebebi medreselerin direncidir. Bu direnci gören II. Mahmut, medreselerin tekelinden kurtulmak için yeni ve çok kaliteli okullar açmış böylece eğitimde ikilik dönemi başlamıştır. 


II. Abdülhamit Han döneminde de eğitime çok önem verilmiş ve birçok okullar açılmıştır. Bunlardan bazıları); Hamidiye Ticaret Mektebi Âlisi, Aşiret Mektebi / Mekteb-i Aşiret-i Hümayun, Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Fakültesi Mekteb-i Hukuk, Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi, Darülmualliminler yani  (Öğretmen Okulları), Hendese-i Mülkiye Mektebi’dir. 



Ama II. Abdülhamit’in en önemli yeniliği, Kız Rüştiyeleridir. İstanbul’daki bu okulları;, Şehzade Rüşdiyesi, Eyüp Rüşdiyesi, İbrahimpaşa Rüşdiyesi, Aksaray Rüşdiyesi, Eskiali Paşa Rüşdiyesi, Üsküdar Rüşdiyesi, Sultanahmet Rüşdiyesi Gülfemhatun Rüşdiyesi. Atpazarı Rüşdiyesi, Sultanahmet Rüşdiyesi olarak sayabiliriz. 


 Abdüllatif Paşa ilk defa bir kız sanat mektebi açmak istemiş, çekingenlik göstermesi üzerine II. Abdülhamit, “Sen okulu aç, ben arkandayım” diyerek desteklemiş ve kız okullarının açılmasını teşvik etmiştir. Günümüzde bile kızların okula gönderilmediğini düşünürsek, bu yeniliğin ne kadar önemli olduğu anlaşılır.


Bu dönemde, yabancılar da yurdumuzda pek çok okul açmışlar ve bu okulları misyonerlik faaliyetinde kullanmışlardır. 



Cumhuriyeti kuranlar uzaydan gelmedi. Hepsi Osmanlı’nın okullarında okudular ve eğitimdeki her türlü olumlu veya olumsuzlukları gördüler. Tekke ve zaviyelerin yetersizliğini, medreselerin çağa ayak uyduramadığını gördüler. Medreselerin asker kaçakları için sığınak olduğunu gördüler. Kaldı ki, okur-yazarlık oranının düşüklüğü de yaygın bir eğitim ve öğretimin olmadığını göstermekteydi. 



Kurtuluş savaşının sürdüğü yıllarda (16 Temmuz 1921'de) Mustafa Kemal’in Ankara’da eğitim kongresi toplaması bu konuya verdiği önemi göstermektedir.



Sonuç olarak; Tevhid-i Tedrisat Kanunu ya da eğitimin birleştirilmesi konusu sadece Cumhuriyeti kuranların fikri değildi. Osmanlı padişahlarının 300 senedir kafa yordukları, kısmen başardıkları ve kısmen de başaramadıkları yenilikleri Osmanlının son Paşalarının veya Cumhuriyetin ilk kurucularının başarmasıdır.

Ahmet Duman
YORUM EKLE