Ekmek üzerine...

DAĞ SAATLERİ  /  EKMEK

EKMEK ÜZERİNE

Yeryüzünde diller kadar ulus bireylerini birbirine bağlayan, birbirlerini sevip anlamada ve özellikle sevgilerini dile getirmede konuşulan diller kadar başka bir yardımcı güç bulunmamaktadır. İşte bu gücün kullanılmasında kişilerin iradelerinin bileşkesi yüzyıllar içerisinde dantel gibi işlenmiş anlam zenginliğinin artmasına neden olmuş ve diller de bu olumlu gelişmeler sayesinde gelecek kuşaklara daha da zenginleşen bir potansiyel ile yatırım yapabilmiştir. İşte Dünyada konuşulan dillerin her birinde mutlaka o dilin özelliğine göre farklı anlamlar türeten ve adeta kelime sihirbazlığı denilecek anlam kaymalarının varlığına tanık olmaktayız. Buradan dünya üzerinde konuşulan dillerin her bir kelimesinde bir tarih yattığı sonucuna kolaylıkla ulaşabiliriz.

İşte Türkçemizin en ilginç ve güzel özelliklerinden biri de bir fiil veya kelimenin yanına farklı bir fiil veya kelime ekleyerek yepyeni anlamlar yüklü cümleler türetebilmesidir. Zaman çarkları da tarihsel akış içerisinde kelimeleri öyle bir yoğurur onlara öyle bir anlam yükler ki, dilimizin tüm özelliklerini keyifle bize sunar. İşte EKMEK sözcüğü de birçok tarihsel gelişim sürecinden günümüze bu yolla ulaşmış ve kelime dağarcığının genişlemesinde yadsınamayacak zenginliklere de sahip olmamızı sağlamıştır.

Her kelime bir ulusun ruh hazinesidir. İşte EKMEK de kelime hazinemizde beş harften oluşan böyle bir sözcüktür. Ancak sadece hamur haline getirilerek pişirilmiş bir maddenin doyma hissi yaratmasının ötesinde çok daha fazla şeyi hatırlatır ve kapsar. Biz burada kelimenin fiil anlamından ziyade sözcük anlamı üzerinde duracağız.

Geçim sağlayan para ve kazanç için “EKMEK PARASI” deyimini kullanırız. Geçim sağlayan işyeri için “EKMEK KAPISI” ; İnsanların ailelerinin geçimini sağlamak hiç de kolay olmadığından “EKMEK ARSLANIN AĞZINDA” deriz. Geçim sağlamak için çalışıp uğraşmak EKMEK KAVGASI; Kendisi çalışmayıp, başkasının kazancı ile geçinenler için “EKMEK ELDEN SU GÖLDEN” tabirini kullanırız.

Bir kişinin “EKMEĞİYLE OYNAMAK” onun geçim kaynağını tehlikeye düşürmek; Birinin işinden çıkartmak onu “EKMEĞİNDEN ETMEK” tir. Yine biri kişinin “EKMEĞİNE GÖZ KOYMAK”  veya “EKMEĞİNE GÖZ DİKMEK” geçimini sağlayan işini elinden almaya çalışmaktır. Birinin “EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK” istenmediği halde onun işine yarayacak bir şekilde davranmaktır.

Çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlayan birisi “EKMEĞİNİ KAZANMIŞ” tır. Birinin yanında çalışarak geçimini sağlayan onun “EKMEĞİNİ YİYEN” ; Geçimini sağlamakta çok başarılı olan ise “EKMEĞİNİ TAŞTAN ÇIKARAN” kişidir.Görüldüğü gibi, “EKMEK” sözcüğünün gerisinde bir tarih yatmaktadır ve yüzyıllar boyunca işlene işleye öyle anlam zenginliği kazanmıştır ki “EKMEK KADAYIFI”  ile sanki tadından yenmez bir hale gelmiştir. İşte bu duygular sonucu ortaya çıkan EKMEK şiirimiz:

“EKMEK “ ÜZERİNE BİR DENEME

Günlük hayatın süsü

O sihirli kelime

Neler ürettik neler

Ekmek denen nimete

Ona çok değer verdik

Üstelik hamur iken

Pişirdik ve kutsadık

Soframıza koyarken

Yaşamın ta içinde

Yalnızca değil yerken

EKMEK PARASI dedik 

Nafakayı sağlarken

Geçindiğin kapıya 

Dersin EKMEK KAPISI

Uğrunda çatışmaya

Dedik EKMEK KAVGASI

Çalıştıkça aleme

YAĞ SÜRDÜK EKMEĞİNE

EKMEK ELDEN SU GÖLDEN 

Dedik her tembelliğe

Meyvesi de yok değil 

Yeriz EKMEK AYVASI

Bir de işin tadı var 

Deriz EKMEK TATLISI

İşinin kıymetin bil

EKMEĞİNDEN OLURSUN

Evine ocağına

Sonra mahcup olursun

Zafer Dilşeker

15 Ocak 2015

03 Ekim 2023 (Manisa Son Haber yayınlanma tarihi)







 

YORUM EKLE