Elektrik Faturası, Kandil, Mum

Ülkemizde yaşanan bu sürecin adını koyalım, "geçim derdi"

*

Akaryakıta yapılan kısa aralıklı ve çift haneli kuruşlu ama liraya yakın zamlarla yaşamsal önemli tüm ihtiyaçlar da girdiler arttığı için haliyle zamlanıyor.

Bunun adını da koyalım " Türkiye'de artık hayat çok pahalı"

*

Özellikle son yaşadığımız üç haftaya yakın zamanda halkın gündeminde elektrik faturaları var.

Bunun adını da koyalım. "Bu resmen bir soygun"

*

Vatandaş artık bunu her yerde seslendiriyor, ev kirası gibi, dükkan kirası gibi elektrik faturaları artık cep değil, can yakar oldu.

*

Ana Muhalefe lideri Kemal Kılıçdaroğlu elektrik faturası gündemi içinde evinden bir videoyla kamuoyuna seslendi. Adalet yürüyüşü öncesinde olduğu gibi, yine bu konuda da bireysel bir tepki olarak "Zamlar geri alınana kadar, elektrik faturamı ödemeyeceğim" dedi.

Siyasi bir liderin böyle süreçlerde hamle yapması önemlidir, siyaset yapmanın sebebi budur zaten.

Öylesine zekice bir hamle ki bu, Cumhur ittifakı liderlerinin deyim yerinde ise kucağına fünyesini çekip el bombasını bırakma gibi.

Karşılık verecekler de, barınacakları hamle yapacakları alan kalmadı. Zammı geri çekseler "Kılıçdaroğlu söyledi geri çektiler" denecek.

"Emeklilerin bayram ikramiyelerini biz verdik" deseler de şu an kim inanıyor. Vatandaş "Kılıçdaroğlu kurcalamasa bu paraları alamayacaktık" diye izah ediyor bu durumu.

*

Ne yapacaklardı?

Yine alışık olduğumuz ve milletin gına getirdiği terör, PKK ve HDP benzetmeli dili tercih ettiler.

Devlet Bahçeli 'Kuzu kuzu ödeyecek' dedi. Fakat atladığı şey şuydu, o zaman vatandaşta 'Kuzu kuzu ödeyecek'.

Vatandaşın bunu ödenmediğinde elektriğinin kesileceğinı düşünemeyeceğini mi sanıyor yoksa?

Kılıçdaroğlu'nun TUİK'in kapısına kilit vurdurduğunu, Merkez Bankasına gidince de kapıları ardına kadar açtırdığını unutmuşlar mı acaba?

Elektrik faturası ile gaz lambası (kandil) arası bir benzetme yaparak, bu zekice yapılan hamleyi de şeytani gibi göstermeye çalışıyorlar. Siyasi aklın bittiği, çaresiz kaldıkları bu süreçte yine PKK ile anılan Kandil dağı benzetmesini, aydınlatma aracı kandil ile bir araya getirerek güya zeka yarışına giriyorlar.

*

Atladıkları şu, milletin canı yanıyor, Kılıçdaroğlu da hamleleri yerinde ve zamanında yaparak, hem sarayı, hem de MHP genel merkezini hoplatıyor.

*

Fakat şunu tarihe not düşelim.

Elektrik faturaları, AKP'nin artık ışık vermeyen patlamış ampulü, gaz lambası ve kandil bir yana, bir de mum gerçeği var.

Bu milletin gerçekleriyle karanlıkta saklambaç oynayan Cumhur İttifakı liderleri, ışıktan bile çekinir hale gelecekler.

İlk kurulacak seçim sandığında bu günlerini milletin onlara seçimde göndereceği mum ile arayacaklar.

Genel merkezlerinin ışıklarını da yakamayacakları o gece, o milletin verdiği mumları yakarak, içeride türbe gibi mum ışığında oturmak zorunda kalacaklar.

*

Milletin bu laf ebeliğine karnı tok, fatura ödemezse kuzu kuzu ödeyecek, yok kandil göndereceğiz, milletin umurunda bile değil.

*

Millet sofraya oturduğunda tencereye, mutfakta buzdolabının kapağını açtığında içinde yanan ışığa ve rafların boşluklarına bakıyor.

*

Cumhur ittifakı liderlerinin bireysel performanslarına ve yeteneklerine bile kimse artık itibar etmiyor.

*

Bahçeli yakın zamanda göreceksiniz, mum ışığında oturup, emeklilik günlerinde hatıralarını düşünmek zorunda kalacak.

Taban kitlesi bile Bahçeli denilince gözlerini faltaşı gibi açıyor, ağzını açmadan dudaklarını burkuyor.

Arada o antika arabasına binip Ferdi Tayfur açar Ankara caddelerinde turlar ya Bahçeli, bazen görürürüz arabayı da kendi sürer, bazen elinde tesbih ve markalı saatle arka koltukta da poz verir hani, ona seçimden sonra gezerken bir Ferdi  de ben önereyim. Bu Ferdi,  Ferdi Özbeğen.

Tak kaseti dolaş dolaşabildiğin kadar Ferdi Özbeğen teypten söylesin "Gün ışığında yola koyuldum. Elimde kandil, gözümde mendil

Vefa arıyorum

Dost arıyorum

Şefkat arıyorum......

12 Şubat 2022

Mustafa Temiz

YORUM EKLE