Tarkan yine olay yarattı. Kartal Tibet’in sinemaya taşıdığı Tarkan değil, Tarkan şu bizim “atıl kurt” diyen Sezgin Burak’ın yarattığı çizgi roman kahramanı Tarkan’da değil.
“Muah, muah” diyerek şarkının arasında dinleyenlere öpücük atan “ hepsi senin mi?”! diye arada anatomik malzemeler konusunda sahibinin muhteviyatını bile sorgulayan, bazı durumlarda rahatsız olduğunda şarkının arasında “ kıl oldum abi” diye tepki koyan, “gül döktüm yollarına” diyerek sevgi ve aşkın sınır çizgilerini kaldıran şu mega starımız şarkıcı Tarkan’dan bahsediyorum.
Dün akşam saatlerinde yeni şarkısı “geççek, geççek” yayınlandı, şarkı ülkede gündem oldu.
Geççek, geççek şarkısının sözleri şöyle;
'Hep köşeye sıkıştırmadı mı?
Daha önce de sanki
Sırtımızdan vurmadı mı?
Bu kaçıncı darbe ilk değil ki
Düştük evet ama kalkmadık mı?
Biz hep hayata meydan okumadık mı?
Sen ferah tut içini
Biz neleri atlatmadık ki
Geççek geççek elbet bu da geççek
Gör bak umudun gününü gün etçek
Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman
O çiçekten günler çok yakın inan
Gitçek gitçek geldiği gibi gitçek
Her şeyin sonu var, bu çile de bitçek
Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman
O çiçekten günler çok yakın inan
Dayan, çoğu gitti azı kaldı
Yapma! Güze, kışa boğma yazını
Yakındır sabrın zaferi
Düştük evet ama kalkmadık mı?
Biz hep hayata meydan okumadık mı?
Sen ferah tut içini
Biz neleri atlatmadık ki
Çok uzattın vallahi bıktık
Bi durmadın vermedin ki aman
Hadi yeter artık fena bunaldık
Düş babam artık düş yakamızdan
Var bir hayır her şerde dedik
Oturduk bir dolu ders de çıkarttık
Ama yeter artık, anladık tamam
Düş babam artık düş yakamızdan
Beni sorarsan
Ben de iyi değilim pek
Kalmadı eski neşem hiç
Tadım tuzum yok pek
Dar dar dar geliyor
Ruhuma bedenim
Har har yanıyorum
Küle dönmek üzereyim
Bi suyun akışındayım
Bi gidiyorum tersine
Bi arkadaşım ümitle
Bi aram açık kaderle
Lakin sabrın sonu selamettir beklerim
Gün doğmadan neler doğar bilirim'
***
Şarkıyı ilk dinleyen 10 bin kişinin içinde olduğumu sanıyorum.
Müziğe gönül vermiş, yıllarca müziğin mutfağından sahnesine ve şovuna kadar her bölümünde kendi ölçüsü içinde yer almış bir müzisyen olarak ilk değerlendirmemi de sosyal medya hesabımdan yazdım. “Bu şarkı 2022’ye damga vurur ve çok konuşulur”
Gecenin ilerleyen saatlerinde sosyal medyada okuduklarım ve halen yazıyı yazdığım gün içinde yani şu an bile (18 Şubat 2022- Saat 15.00) yansımalarını gördükçe yanılmadığımı anlıyorum.
Tarkan’ın son şarkısı ana teması pandemi yani Covid salgını ve kısıtlılık zamanlarında yaşadıklarımızı tasvir eder gibi...
Görünse de şarkının sözlerinde sanatın o muhteşem dokunuşuyla nereye çekersen çek, durumu söz konusu…
Ki bunun da doğru olduğu hemen ortaya çıktı.
AKP’ye ve tek adam rejimine şuursuzca ölümüne bağlı ve bugüne kadar yaptıkları, yazdıkları ve ülkeye yaşattıklarıyla anlam yüklenemeyen eylemlerin sahipleri öyle bir feryat kopardılar ve halen koparıyorlar ki… Deyim yerindeyse çok alınmışlar…
Biri çıkıyor Tarkan’ı trol olmakla suçluyor.
Birileri şarkıyı Pensilvanya yazdırdı deyip işi Fetö’ye bağlıyor.
Biri çıkıyor bir başkasının ağzından çıkan sözlerle fotoğrafları bir araya getirip Tarkan’ı “yalaka” ediyor.
Oysa çabuk unutan bir toplumuz.
Şanatçı ruh halini anlayamayanlar, onun zekâsına aklı eremeyenler, inanın överken bile söverler veya o yetemedikleri davranış ve zekâyı, şeytani olmakla bile benzeterek, yetmezliklerini örtmeye çalışırlar.
Diyelim ki onların anladığı gibi bir şarkı olsun “geççek, geççek”
Sanki ilk karşılaşılır bir durum, halk bu şarkıyı dinlerken kendinin ifade edildiğini hissederse, ağzında terane eder, gülümser, “len beni anlatmış" der durumlar, hiç mi olmadı bu ülkede bugüne kadar.
90 ‘lı yıllarda Cahit Berkay’ın bestesi vardı. “ Bişey yapmalı” hatırladınız mı. O dönem halk kasetçalar teknolojisiyle bile belli bir saati geldiğinde balkonuna çıkar teybe basar bu şarkı çınlardı Türkiye’nin tüm şehirlerinde. Bir tepki, bir derdini anlatma aracı olmuştu o dönem “ Bişey yapmalı”
Nazım Hikmet gibi bir şairin zalimlerin zalimliklerini anlattığı ve ezilen halka hitap eden şiirlerini okuyarak, o gün oluşan baskı mevsimini anlatmak için bir araçtır sanat, sanat bazen resim, bazen şiir, bazen şarkı olarak kitleleri aydınlatma aracı olmuştur ve bundan sonra da olacaktır.
Şarkı deyip geçmeyin, insan psikolojisini direk etkileyen, dirilten, beynini tokatlayan bir etkendir, bazen moraldir, motivasyondur. Bazen serzeniştir, edebiyatın içinde sanatın içinde edebiyle sövebilmektir.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde, Rumların zulmüne son vermesi için Türkiye'nin müdahalesini bekleyen Kıbrıslı Türklerin moralini bozmak için Rumlar radyodan
“Bekledim de gelmedin
Sevdiğimi bilmedin
Gözyaşımı silmedin
Hiç mi beni sevmedin
Söyle, söyle hiç mi beni sevmedin…” şarkısını çalarlardı
Ana Vatanın müdahalesini bekleyen Kıbrıslı Türkler ise
“Bu kadar yürekten çağırma beni
Bir gece ansızın gelebilirim
Beni bekliyorsan, uyumamışsan
Sevinçten kapında ölebilirim…”
Şarkısıyla karşılık verirlerdi.
Barış harekâtı başladığında dönemin başbakanı rahmetli Ecevit’in savaşa bile “Barış harekâtı” diyerek zerafetinin yanına dönemin tek televizyonundan çıkarma görüntüleri verilirken ve radyolarından askerlerimize hitaben Selçuk Ural’ın şarkısı çalınıyordu, “güle güle sana, yolun açık olsun”
AKP’liler Uğur Işılak’ın “ Haydi Anadolu” türküsüyle o dönem siyasi bir başarı çizgisi yaşamadılar mı?
Dombra’ yı neredeyse iktidarın gücüyle sözde milli marş haline getirmediler mi?
Sanatçının ruh hali, vicdan telinin tınısı ve beyninin vicdan ile köprüsü arasında sanatını salgılar.
Aynı Uğur Işılak AKP’de milletvekili bile yapılmasına rağmen, AKP’nin vicdan, adalet, para hırsı, yolsuzluklar konularındaki çarpıklığına karşı bir çıkış yaparak;
“İşiten sağırlar, gören körleriz
İş lafa gelince esip gürleriz
Fırsatı bulunca her haltı yeriz
Tükettik her şeyi neyimiz kaldı” diyerek tepkisini sürdürdüğü;
“Belki delirmedik ama kudurduk
Nefsimize göre bir dünya kurduk
Zevkin de keyfin de dibine vurduk
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
İliklere kadar girdi siyaset
Fikir müflis, vizyonumuz hamaset
Önyargının adı oldu feraset
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Ufuk olmayınca dünden dem vurduk
Yarını olmayan günden dem vurduk
Biraz sıkışınca dinden dem vurduk
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Düzenbaz diriler düşünce gözden
Ölülerden medet umduk bu yüzden
Âlâ düşman mı var ki bize bizden
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Bozacının şahididir şıracı
Nereye el atsan durum çok acı
İbadetler bile reklam aracı
Tükettik her şeyi neyimiz kaldı
Mülkün kölesiyiz, makamın kulu
Kaydı şirazemiz, şaşırdık yolu
Müzeye kaldırdık sağ ile solu
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Dünyayı verseler yine yetmiyor
Tamahkâr olunca istek bitmiyor
Hiçbir şey kimseyi tatmin etmiyor
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı” sözleriyle “Tükettik Her Şeyi Neyimiz Kaldı” şarkısını yapmadı mı?
****
Yakın zamanda sanatçı ve bence dönemin en etkili ozanlarından Sezen Aksu için kopartılan Adem ile Havva kutsalımıza hakaret fırtınasında Cumhurbaşkanı Cuma namazı için geldiği camide eline mikrofon alıp “ dilini kopartırız” demedi mi?
Tarkan’a yapılan bu suçlama ve hakaretlerin de yine osuruktan nem kapma, grip olup yataklara düşme tarifi gibi bir şey olduğunu düşünüyorum.
Sezen Aksu’nun cevabını da şuraya koymak lazım. Sanatın ve sanatçının ağırlığı da bu olsun.
HOP DEDİK
O ne dedi? Bu ne dedi? Kim ne dedi?
Harcanan hayatlar bunlar
Vermişler ateşe yedi düveli
Hababam kaynıyo kazanlar
Hadi buyurun, biz gönüllüyüz
İple çekiyoruz vaktimizi
Kim en günahsızsa gelsin
Gelsin ilk o vursun bizi
Dizilmişler bi’ de dizi dizi
Hiçbirinde yok tek bi’ yara izi
Ateşe de yürürüz evelallah
Aşk yaksın yakacaksa bizi
Hadi siz düşünün, top bizde
Mangal gibi yürek çok bizde
Alevere dalavere yok bizde
“Yok” dedik, “Yok” dedik
Kırılıp dökülüyoruz lakin
Direniyoruz sakin sakin
E siz de dilinize biraz hâkim
“Hop” dedik, “Hop” dedik
Ya seyirci ya yanansın
Ortası yok, sınanansın
Ya emniyet şeridinde
Ya uçurtmaya uyansın
Aşağıdakini de dün gece (21 Ocak 2022) yazdım.
AVCI
Sen beni üzemezsin
Zaten çok üzgünüm
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Ben avım sen avcı
Vur bakalım….
Sen beni sezemezsin
Dilimi ezemezsin
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Kim yolcu kim hancı
Dur bakalım…
Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken ben herkesim
“YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM”
Sonuç olarak 47 yıldır yazıyorum… Yazmaya da devam edeceğim.“
***
İşte bu cevaptan sonra aynı Cumhurbaşkanının “ kast ettiğim Sezen Aksu değildi” geri dönüşünü de sanat ve sanatçı ruhunu taşıyan biri olarak burada hatırlatmak zorundayım. Sanatın ağırlığı ve ozanın dilinde erime noktasıdır çünkü bu.
Sanatçı her zaman aykırı olmuştur.
Sanatçı olmak farklı görmek, farklı solumak, hayatı, insanı, doğayı, duyguları, çelişkileri farklı ifade etmektir zaten, sanatçıların doğal hali bu aykırı olmadan nefes alamazlar ki, bohem ve özgün halli olmaları sanatçı olduklarındandır.
Sanatı, sanatçıyı hafife alan, kendini geliştirememiş, yetiştirilememiş bir kitlenin anladıkları hayat veya bildikleri hayat konusunda başkalarının yaşam alanına müdahale ettikleri cüretkâr ve cahil cesareti bir dönemin içinden geçiyoruz.
Tarkan’a yapılan tepkilerde son süreçte bu tarif ettiğim kitlenin hünerleri olarak konuşuluyor ve kısa bir süre sonra da unutulup gidecek işler.
“Geççek, geççek” şarkısı ise sokağa inecek, gönüllere girecek ve dillerden düşmeyecek.
Onların endişesi “geççek geççek” ya sandığa da girerse…
Anadan üryan gezen, üçkağıtçı terzinin diktiği görünmez elbiseyi giyerek, akıllı geçinen kral ve yanındaki yalakalarına rağmen;
“Kral çıplak” diyen bir çocuktu.
“Yuh yuh soyanlara” diyen bir âşıktı.
Kısaca Tarkan’ın “geççek geççek” şarkısını kim nasıl anlarsa öyle dinlesin. Kime ne?
Tepki verenler herkeslerden kendilerini yine çok akıllı sanıyorlar ve onun için bu şarkı yayına girdiği andan itibaren hoplayıp zıplıyorlar zaten.
Etki tepkiyi, tepki her şeyi yaptırır gerçeğini unutmamak lazım.
Tarkan yeni şarkısının yayınlanmasının ardından şu an eminim sadece seyrediyor, gülüyor, not ediyor.
Tarkan gibi bir sanatçı bu sürecinde beyninde dem tutmasını bekler ve belki yeni bir şarkı daha servis eder.
Sanatçı olmak böyle bir şey…
Tarkan’ın yeni yapacağı şarkının adı “ Çok şeyimdeydi” olursa da hiç şaşırmam.
Tarkan bu, yapar mı yapar!
18 Şubat 2022
Mustafa Temiz