Gel De İçme Bakalım

Yeni yıl geldi yine. 
Bazılarını kutlama hazırlıkları içinde görüyorum. 
Bayram baklavası gibi envai çeşit içkiler kolilerle evlere taşınıyor. 
Neye sevinir, neyi kutlarız anlamam. 
Yaşlanıp ölüme yaklaştığımıza mı, görüp geçirdiğimiz acılara mı, bizi bekleyen gelecek acı ve tuzaklara mı?
Yok, biz önümüzdeki yılı karşılamak, iyi geçmesini temenni için kutlayıp kadeh kaldırıyoruz diyenler var. 
İyi de önden kutlamakla sevinçler ve mutluluklar gelecek olsaydı, oruçtan evvel bayramı kutlardık. 
Acılara ve kederlere kadeh kaldırmak bana garip bir takıntı gelir.
Şu acı zıkkıma bir ben alışamadım, bünyem kaldırmıyor. 
İçenlere hökümet zoruyla mı içiriyorlar ki diye düşünürüm. 
Yılbaşını geçtim, adım başı içenler var. 
Sorsan dünyanın derdi sırtlarındadır, ondan içiyorlardır.
Gerçi Osmanlı’da “ SAKİNAME “ adı altında şarap üzerine yazılmış bir sürü güzellemeler vardır. 
Birinde şöyle der: “Gam lokması boğäza düğümlenince, üzüm suyundan başkasıyla yutulmuyor” 
Bazı padişahlarımızın da içtiğini tarihçiler yazarlar. 
Bunlardan Reşat Ekrem Koçu, Fatihin babası Gazi II. Murad için, “ara sıra şaraba iltifat ederdi” deyip padişahın şu dörtlüğünü nakleder;


Saki, getür getür yine dünkü şarabımı,
Şöyle, dile getür yine çeng-i rebabımı,
Ben var iken gerek bana bu zevk-u sefa,
Bir gün gele ki görmeye kimse turabımı.(toprağımı)


Hükümdarlara; “TARİHİN HAMALLARI” derler, doğrudur. 
Bunca harbin, derdin, yükün altında içmesin de ne yapsın adamlar diyesim gelmiyor da değil yani...
Bu zıkkım, Türkiye’de bin yıllardan beri vardır. 
Osmanlı’ da gedikli, koltuk, ayaklı vs. tabir edilen meyhane çeşitleri vardı ve bunlardan hatırı sayılır vergi geliri toplanırdı. 
Hatta Türkiye’de padişah müsaadesiyle ilk bira ve rakı fabrikaları 1890’lı yıllarda II. Abdülhamit devrinde kurulmuştur. 
Bomonti bira fabrikası bunların ilkidir. 
Türkiye’de ilk alkol fabrikalarının Cumhuriyet döneminde Atatürk Orman Çiftliği ve Yozgat’ta kurulduğunu iddia edenler, iftira illetine tutulduklarından böyle söylerler. 
Hatta Kurtuluş Savaşı yıllarında 1920 de “Men’i müskirat hakkında kanun” çıkarılarak 3 yıl kadar içki yasaklanmıştı.
İçenlere içmeseler iyi olur derim. 
Bağımlılık yapar, ocaklar söndürür, yuvalar dağıtır, ailenin nafakasını tüketir, kazalar katliamlar yaptırıp canlar alır vs vs. “İçiyorsak sebebi var” diye üsteleyenlere de bir diyeceğim yok neme gerek.
Benim bu yeni yılda kutlayacak bir şeyim yok. 
Toplumsal görev bildiğim bazı yapacağım işler vardı, onları yapamamanın tasasını çekerim. 
Memleketime bir basamak daha ilave edebilseydim benden bahtiyarı yoktu.
İşte o zaman kutlayacak bir şeyim olurdu ki ; 
Koyardım demliğe soğuk suyu. 
Çayını da soğuk suya atarak, kaynayan suyun üstüne koyardım demliği de. 
Altta kaynayan suyun hararetiyle bir çay olur ki iç iç tadına doyum olmaz...
Çayın bu şekilde dem alması, serum-penisilin etkisi yapar. 
Çayda tercihim ; Çaykur ALTINBAŞ ‘ dır ki çay budur. 
Şöyle ince bardaklara da döküp tavşankanı rengine baktıkça seyreyle bendeki keyfi ve zevki. 
Nasıl içmem, gel de içme bakalım.



İhsan Temel
YORUM EKLE