Okurlardan gelen istek üzerine Mustafa Temiz'in iki yazısı tek sütunda yayınlandı

Manisa Son Haber sitemizin yazarlar bölümünde ayrı ayrı günlerde yayınlanan Mustafa Temiz’in kaleme aldığı Ahmet Er’in ardından-1 ve Ahmet Er’in ardından-2 yazıları okurlarımız tarafından 0536 393 7850 nolu Whatsapp haber ihbar hattımıza yapılan yüzlerce talep üzerine birleştirilerek haber sütununda da yayınlanmıştır. Android kullanıcısı okurlarımızın telefonlarında bu yazıyı okurken işlem sıralamasında yapması gereken haber linkini tıklama, yazının sonunda bulunan “ yazarın diğer yazıları” bölümünü “masaüstü görünüm” moduna geçmediklerinden göremedikleri tespit edilmiştir. Bazı okurlarımızın sitemizin ve yazarımızın sosyal medya hesaplarında yayınlanan linklerden yazılara ulaştığı düşünüldüğünde de okurlarımızdan “konunun bütünlüğü 2. yazıdan başlandığı zaman kayboluyor” şikâyeti gelmiştir. Okurlarımızdan gelen bu haklı talep karşısında site yönetimimiz ayrı ayrı günlerde yayınlanan yazarımızın bu yazılarını haber sütununda tek sayfada yeniden yayınlama kararı almıştır. Ayni konunun işlendiği 1 ve 2 numaralı yazılarımız tek sayfada kesintisiz yayınlanmıştır.

Okurlardan gelen istek üzerine Mustafa Temiz'in iki yazısı tek sütunda yayınlandı
 Manisa Son Haber sitemizin yazarlar bölümünde ayrı ayrı günlerde yayınlanan Mustafa Temiz’in kaleme aldığı Ahmet Er’in ardından-1 ve Ahmet Er’in ardından-2 yazıları okurlarımız tarafından 0536 393 7850 nolu Whatsapp haber ihbar hattımıza yapılan yüzlerce talep üzerine birleştirilerek haber sütununda da yayınlanmıştır.

Android kullanıcısı okurlarımızın telefonlarında bu yazıyı okurken işlem sıralamasında yapması gereken haber linkini tıklama, yazının sonunda bulunan “ yazarın diğer yazıları” bölümünü “masaüstü görünüm” moduna geçmediklerinden göremedikleri tespit edilmiştir.

Bazı okurlarımızın sitemizin ve yazarımızın sosyal medya hesaplarında yayınlanan linklerden yazılara ulaştığı düşünüldüğünde de okurlarımızdan “konunun bütünlüğü 2. yazıdan başlandığı zaman kayboluyor” şikâyeti gelmiştir.

Okurlarımızdan gelen bu haklı talep karşısında site yönetimimiz ayrı ayrı günlerde yayınlanan yazarımızın bu yazılarını haber sütununda tek sayfada yeniden yayınlama kararı almıştır.

Ayni konunun işlendiği 1 ve 2 numaralı yazılarımız tek sayfada kesintisiz yayınlanmıştır.


Dün gece onun hastaneye kaldırıldığını ve durumunun ağır olduğu bilgisi ulaştıktan sonra, uyumak gelmedi içimden. Hem onun yakınlarından, hem kendi dostlarımdan kısa aralıklarla bilgi aldım durdum. Ambulansa konuldu gönderildi dediklerinde, biraz rahatladıysam da Salihli’ye gideceği nokta da haber alabileceğim kaynaklarımı daha o yolda iken sağlama aldım. 

Ancak gittiği gibi geri döndü. 

Yoğun bakım ünitesine alındı kalp masajı yapılıyor dendi, doktorlar ellerinden geleni yaptı, ancak kaçınılmaz son erken geldi Ahmet Ağabey’e. 

Gece saat 01.00 sularında hakka yürüdü.

1984 yılında birlikte memur olmuştuk Demirci Belediyesinde.

İş hayatımız dışında, ilk anlaştığımız konu kitap ve dergi okumak üzerine olmuştu. Bana sürekli, süreli yayınları olan dergiler getirirdi. Kitap okumayı severdim ancak Ahmet ağabeyin getirdiği kitaplarla ilgi alanım değişti. Yakın siyasi geçmişte kaleme alınmış ne kadar kitap var ise getirirdi. Ben de büyük bir ilgiyle okurdum. Kitap bitince üstüne konuşurduk. Kitapta geçen bir olayı, başka bir yaşayandan okumuş veya dinlemişse anlatmaya bayılırdı.
Belediyede Zabıta Amiri olduktan sonra fark ettiğim ilk özelliği ilçedeki garip guraba ile iyi iletişim kurduğu oldu. Odasının kapısına geleni boş çevirmezdi, onların işleriyle meşgul olmayı severdi. Yardımseverliğinin yanında kendisinin yaşam çizgisi olan muhafazakâr ve daha İslami inançlarla yoğunlaşmış bir yaşam biçimini yaymak için çaba gösterirdi. Alkole bağımlı olmuş, işini bozmuş çok kişinin elinden tuttuğunu bilirim. Demirci’de yaşayan bildiğim en az 3-5 kişinin toplumda anormal karşılanan yaşam biçimlerini değiştirip, işinde aşında uğraşan toplumda saygın bir fert olmaları konusunda onlara çok destek verdiğine şahitlik bile edebilirim.
Ahmet Ağabey ile yıllarca birlikte görev yaptık. İkili ilişkilerimizde oldukça iyiydi. Ben serde memurluk olduğu için takma isimlerle dergilerde gazetelerde köşe yazıları yazardım. Bu sırrımı bilen nadir kişilerdendi. O zamanın teknolojisiyle yayınlanan yazılarımı fotokopi yaptırır ona verirdim. Murtaza Turna ismiyle o dönemlerde çıkan dergilerde ve haftalık kültür mecmualarında yayınlanan yazılarımın fotokopilerini alır, evde okuyorum der biriktirirdi.

Ertesi gün mesai bitiminde itfaiye kahvesinde dün gece okuduğu son yazım için ne diyecek diye ağzının içine bakardım.

Ahmet ağabeyin benim namaza başlamam için neler yaptığını bilirim. Yaz dönemlerinde yetişkinler için Hacıbaba Kur-an Kursunda akşamları verilen kursa katılmam için ne diller döktüğünü hatırlıyorum.

Muhafazakâr yapısı içinde, toplum içinde keskin görüntü vermeyen, yeri geldiğinde hayatın değişimlerine uyum gösteren, kendi yaşam biçimine ters davranışları bile hoşgörüyle karşılayıp insanları ötekileştirmeyen, aksine alttan alarak o hatalı davranıştan uzaklaşması için yaptığı telkinlerle karşısındaki kendine göre zıt bir yaşam biçimine rağmen o kişileri kazanmaya çalıştığını gördüğüm çok anıları hatırlıyorum.

Ben emekli olduktan sonra siyasete ve gazeteciliğe başladım. Siyaset yaptığım partiyi benimsemese de arada bir parti lokaline çay içmeye gelirdi. Yine memleket üzerine konuşurduk. 

Dedim ya ötekileştirmez, kötülemez, benimsemese de karşısındakini dinler, daha sonra kendi yaşam biçimine katmak, kazanmak için kendine has o dili ve o herkesin hatırladığı el işaretiyle gönül almaya çalışırdı.

Ahmet ağabey yaşam biçimini belli bir süre sonra daha da radikal bir yapı içine soktu. Daha sofi bir yaşam biçimini benimsedi. O ortamının içinde hiç yer almadım ama kendine göre ölçüler koyduğunu da bu dönemde gözlemlemiştim.


YERİM BİTTİĞİ İÇİN AHMET ER’İN ARDINDAN YAZIMIN İKİNCİ BÖLÜMÜNÜ 

09. Mart.2018 GÜNÜ YAYINLAYACAĞIM.


İKİNCİ BÖLÜMDE AHMET ER’İ ÇOK ÜZEN VE HASTALIĞINI TETİKLEYEN

İŞ HAYATINDA YAŞADIĞI MOBİNGİ VE ETRAFINDA DÖNEN KISKACI YAZACAĞIM.

MOBİNGDEN BUNALDIĞI GÜNLERDE SADECE 3 KİŞİ OLDUĞUMUZ ORTAMDA  BANA NELER ANLATTI?

HEPSİNİ YAZACAĞIM...

KÖTÜLER VE KUL HAKKI YİYENLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM...DİYOR VE BEKLEYİN DİYORUM.

LÜTFEN HEMEN ŞİMDİ AHMET AĞABEYİN RUHU İÇİN HEMEN BİR FATİHA OKUYALIM..


Mustafa Temiz

07.MART 2018



Ahmet Er ağabey ile bağlantımız hiç kesilmedi. Arada makamına gidip çayını içtim, bir iki belediyelik işim oldu, anında çözümü için devreye girdi.

Ancak öyle bir haber geldi ki içinde Ahmet ağabeyin adı da geçiyordu.

Demirci Belediyesinde yeni yönetim belli memurları emekli olmaları için zorlamaya başlamıştı.

Mobing olarak ulusal medyada da yer alan bu uygulamaya yeni yönetim ısrarla devam ediyordu.

Bende bunu anladım dinledim.

Yılların emekçileri kendi istekleri dışında emekli olmaları için zorlanıyordu.

Mobing odası adını verdiğim odada memurlarla emekli olmaları yoksa…. Pazarlıkları yapıldığını teyid ettim.

Milliyet gazetesinde yayınlanan ilk haberde mobing uygulanan memurların adı listelenmişti ve onun adı da geçiyordu.

Haber ilçede halk arasında büyük bir ilgiyle takip edildi ve okundu.

Ancak Mobing zihniyeti bir adım geri atmadı, kadrolaşmak amaçlı ancak başka yerlerde “memurlar maliyetli oluyor” ifadeleriyle bahanelendirdiği isimlendirmeyle, insanlardan hangi ay emekli olacaklar ise dilekçeler almaya devam etti.

Yıllardır Zabıta Amiri olarak görev yapan Ahmet Er Zabıtanın Z si ile alakası olmayan Lise mezunu bir başka memurun Müdür vekili atanmasıyla çarşıda normal Zabıta memuru görevine gönderildi.

Ahmet ağabey duygusal adam, çok dertlendi bu muameleye, memuriyetinin son günlerinde yönetimin böyle bir resmi hakkı yok iken, emekliliğe zorlaması ve yıllardır emir verdiği insanlarla aynı görev hüviyetinde kalması, doğrusu ya kahrına gitti. 

Bu süreçte bir de Durhasan Mahallesinde görevlendirdiler. Bu günlerde Ahmet ağabeyde rahatsızlık nüksetti. Sağlık raporları ile ilaç torbaları elinde bir iki kez denk geldiğimizde, “ iyi değilim günde 11 tane ilaç içiyorum” demişti.

Demirci Belediyesinde Mobing uygulaması sürdü, diğer memurlar emekli olmak için deyim yerinde ise sıraya girdiler.

Bu Mobing sürecinde insanlara uygulanan bu baskıcı uygulamaya yöneticisi, particisi, sempatizanı ve en önemlisi Demirci ‘de halk tepki vermedi. Belediye de daire amiri olanlar, mevzuatlar konusunda uzman olduğu halde, donanımlı memurlar bile yönetime “ siz ne yapıyorsunuz?” diye sormadı.

Demirci Belediyesinin ve hatta hiçbir kurumda emsali olmayan toplu mobing süresi içinde insanlar zorla emekli oldular.

Birileri usülüne uydurulan atamalarla bu boşalan yerlere getirildiler. Aslında belediye yönetimi uyguladığı mobinglerle belediyenin devlet adamı birikimini, belediyecilik tecrübesini yok ediyordu, ondan sonraki süreçte mevzuat hataları bu birikimi olmayan çömez kadroların icraatlarıyla, kayıp dönem olarak tarihe geçecekti. 

Belediyenin hem mali hem süresinde yapacağı hamleler ve hem de yatırımlar konusunda zafiyetlerinin başladığı süreç tam da bu belediyede odalarda koltuklarda oturanların değiştiği süreye denk geldi.


AHMET ER’İN ÖMRÜMCE UNUTMAYACAĞIM SÖZLERİ

Ahmet ağabeyin çok sevdiği bizden de oldukça genç ve ikimize de ağabey diyen biriyle 3 kişi sıcak bir yaz akşamında bir köşede oturduk çay içiyoruz.

Konu döndü dolaştı mobinge geldi. Ahmet ağabey derin bir nefes aldı. “ bu konuyu bir daha konuşmayacağız, şimdi beni dinle. Yapılan haberlerde benim ismimi yazmasan iyiydi ama yazdıkların yalan değil, hepsi doğru yaşandı ve beni de üzen şeylerdi. Ben bu dünyada bunu yapanlara tek kelam etmeyeceğim. Ama Allah’ın da bir hesabı var.”

Peki, ağabey hem sana hem diğer arkadaşlara yazık değil mi? Niye hukuk mücadelesi vermiyorsunuz. Bu yasal değil. Diye soru sorduğumu hatırlıyorum.

Cevap verdi. “Bunun için inan ki enerjim yok. Mahkeme süreçleri uzun sürüyor. Yazık oldu, hepimizin morali çok bozuk, şeker hastası olanlar var, bak bana benim de kalbim sıkıntı çıkardı, herkesin ayakları geri geri gidiyor işe giderken. Aile düzenleri bozuldu. Bu aniden çıkan iş yüzünden ekonomik zorluk yaşayanlar bile var. Çünkü emekli olunca maaşlar çok düşecek” dedi. 

Daha sonraki günlerde kalple ilgili çok sağlık sorunları yaşadı Ahmet ağabey. Benim bildiğim 3 defa anjiyo oldu. Daha sonra vücudunun bir bölümüne felç geldi. Aylarca evinden çıkamadı. Tek düşündüğü elimizin altında büyüyen oğlu Ömer idi. Onu iş sahibi yapmak istiyordu.

Ahmet ağabeyin yerine Zabıta müdür vekili olarak atanan şahıs emekli olduktan sonra Ahmet ağabeyin kadrosunun emekli olma şartıyla, bu ünvana getirildiğini duydum ama hala bunu teyid edemedim. Emekli olurken hiç yapamadığı müdür vekili ünvanı ile emekli oldu dediler, bunun aslı var mı bilmiyorum.

Oysa Zabıta kanununa göre yıllarca Amirlik yapan ve disiplin suçu olmayanlar Müdür vekili yapılabiliyordu. Sıfır atamalarda 4 yıllık üniversite mezunu olma şartı olduğunu hatırlıyorum.

Ahmet ağabey hisli adamdı.

Onun hassas bir yüreği vardı.

Döneminde birlikte aynı ideolojiye hizmet ettikleri kadrolar tarafından deyim yerinde ise tu kaka edildi.

En son görüşmemiz hastanenin koridorunda oldu. Kolu sıvalı idi kan vermişti koridorda beklerken, koluna pamuk yapıştırmışlardı. “ Abi nasılsın, motor hala sıkıntı yaratıyor mu? “ diye aramızdaki samimiyetle esprili sordum. “ Motoru tamir ettiler de benim o motorla yaşamaya gücüm yok” demişti. Yine şükür etti. Hep şükür mekanizmasını çalıştırırdı. 

Bende hayata engelli biri olarak devam ederken, onun tavsiyelerinden, şükür etme gereğinden, pes etmemekten yıllarca ilham almıştım.


Ahmet ağabey bu dünyadan göçtü gitti.

Onun bence yarım bırakılan bir hayat hikâyesi oldu.

Bunu herkes biliyor ama ifade edemiyor.

Bu yaşanan mobing süreci ve yaşadıkları onu hasta etti.

Tüm hastalıklarda bütün doktorların tek söylediği “moralini yüksek tut” değil mi?

Eskiler “duvarı nem, yiğidi gam yıkar” demişler ya, bence Ahmet ağabeyin durumu da aynen böyle oldu.


Onun ölüm haberini verirken bile o mobingin merkezinden yapılan haberde 

“ emekli Zabıta Müdürü” ifadesini yazmışlar. Sağlığında "emekli oluyor musun, olmuyor musun hadi Durhasan Köyüne  demişlerdi, çalışırken yapamadıkları müdür ünvanını öldüğünde konduruvermişler.

Dava arkadaşım diye taziye mesajı yayınlamışlar.

Cenazesinde timsah gözyaşları döktüler.

Birbiriyle tutmayan çelişkiler yumağı, insanlarla dalga geçer gibi.


Oysa 30 yılı aşkın görev yapmış birinin, helalleşerek, gülüş ahenk emekli olması, kurumunda hoş seda bırakması gerekmez miydi?

Mobingzede memurlar emekli oldular gittiler, onlar yapılan psikolojik baskı ve ekmekle tehditten yıldılar ve gittiler.

Bir tanesi hukuk mücadelesi veriyor hala.

Adam yargı kararıyla geri dönmesi gerekirken, 10 ay bekledi.

Yargı kararına uymayan hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Savcılık yargılayabilmek için üst makamlardan izin istedi, soruşturma açıldı.

Muhakkik buraya geldiği gün memuru göreve döndürdüler. Koridora bir masa koyup öylesine oturttular. Kameralar yerleştirdiler. Bilgisayar koymadılar masasına. Kendi PC’sini getirdi interneti kestiler. Kameralardan sürekli kontrol altında tuttular. WC’ye gittiğinde, sigara molası alıp dışarı çıktığında bile yetkili yetkisiz kim var ise tepesine üşüşüp takip ettiler.

Emekli olması için memur olan eşi ile tehdit ettiler.

O hukuk mücadelesi verirken, yılların birikim sahibi devlet memuru kadrosundaki, 4 yıllık üniversite mezunu eşini onun için koridora koydukları masasına oturttular.


Şimdi bu mobing merkezine enerji sağlayan kanaat önderi ortak dostları ile mobing odalarında “emekli olursan eşine dokunmayacağız” pazarlığı yapıyorlar.

İnsanların morali bozuk, herkes çoluğunun çocuğunun ikbalinden bile endişe ederek boyun eğmek zorunda kalıyor.

Ahmet ağabey bu süreçten yapısı itibariyle en çok etkilenen insan oldu bence.

O asabi gibi gözükse de hamur gibi bir yüreğe sahipti.

Onun en çok kahrına giden dost bildiklerinden, sebepsizce gördüğü zulme varan o lanet mobing süreci oldu.

Vicdanların kustuğuna şahit oldum.

Bu yazının birinci bölümünü okuyan Demircililerden vicdanın merkezinden çıktığı belli olan sözler duydum bugün.

Oysa gidenler gitti. Artık ne deseniz boş.

Döneminde bu mobinge seyirci kalanlar, susanlar, menfaat için sesini çıkarmayanlar, hukuksuzluğu alkışlayanlar, mobing görenlerle selamı sabahı kesenler hepiniz ama hepiniz benim için birer dilsiz şeytanlarsınız.

Haksızlığın karşısında ta en başından beri işte bu garip gazeteci fakir, ben konuştum, ben yazdım, ben haykırdım.

Bugün Ahmet ağabeyin hastane de ruhunu Azraile teslim ettiği anda çekilen bir fotoğrafını gördüm.

Biliyor musunuz?

Ahmet ağabey hakka yürüdüğü ilk anında gözleri kapalı ama gülümsüyordu.

Ya o anda gördüklerinden ya da nereye geldim ben diye gülümsüyordu, ya da giderayak protesto ediyordu hayatın içindeki kalleşlikleri, vefasızlıkları, haksızlıkları, adaletsizliği.

Kalabalıklarda haklıyken yalnız isen, en iyi protesto gülümsemektir.

Ruhun şad olsun Ahmet ağabey, rabbim senin mekânını cennet eylesin.

Allah iki cihanda sana bunu yapanları ve susanları inşaallah kahr-eylesin.

09.Mart.2018

Mustafa Temiz



Güncelleme Tarihi: 09 Mart 2018, 03:15
YORUM EKLE
YORUMLAR
duy sesimi
duy sesimi - 6 yıl Önce

yapılan haksızlığı çok güzel dile getirmişsiniz tebrik ederim iyice bi düşünün lütfen ve bütün haksızlığa uğrayıp aylardır sıkıntı çekip sesini duyuramayan larında sesi soluğu olun!

Vatandaş
Vatandaş - 6 yıl Önce

Mustafa bey yazını okudum. Çok üzüldüm. Bunlar gerçekten doğrumudur diye çok düşündüm. Bende bir belediyeciydim. Bunların ne olduğunu iyi bilirim yazık. Hemde çok yazık. Siyaset uğruna kendisini memleket sevdasına adamış insanları yok ediyorlar. Ahmet abi gibi. Kensini kısa bir süreliğine tanıdım. Onun için ne desem bu saatten sonra boş. Ruhu şad olsun.

SIRADAKİ HABER