Aralarında sabah sohbeti ederler. Biri söze girer:
-General Platus Oktavyus der, çok güzel bir karınız vardı dün boşamışsınız. Bunu niye yaptınız.?
Evet evet der ikincisi,
--Sicilya'da bir benzeri daha yoktu..!
Bir digeri:
--Roma böyle bir güzel kadına rastlamamıştır, yazık olmuş..!.
Diğer general söze girmiş,
--Her erkeğin hayallerini süsleyecek dünya güzeli bir kadındı sahi niye boşadınız..!
Bu minvâl üzere devamdan sonra;
--Bitti mi demiş Platus Oktavyus.
--Bitti demişler.
Söze başlamış Platus Oktavyus:
-Çizmelerimi görüyor musunuz.?
--Sicilyanın en iyi tay derisinden.
--Evet emsâlsiz, gerekten çok güzel demişler. Devam etmiş general,
-Köselesi sıcak ülkelerden, bağcıkları soğuk deniz ülkelerinin birinden.
Çok zarif ve gösterişli degil mi ? demiş.
--Evet evet çizmeleriniz çok gösterişli ve zarif gerçekten demişler hepsi birden.
-Ama demiş Platus Oktavyus:
--Ayağımı sıkıyor ve bana dünyayı dar ediyor....!
Mesele gayet açık değil mi.
General: dışı sizi, içi beni yakıyor demekte.
Gösterişli gözalıcı çizme ayagı sıktıktan ve ayak bağı olup yürütmedikten sonra marka olsa neye yarar ki..
Eş ve arkadaşlık da böyle. Berâber yürüyüp beraber mutlu ve huzurlu olamadıktan sonra neye yarar. Gösterişi markası olmasa da ayağı sıkmayan rahat bir ayakkabıyla yürümek zarûret haline gelir.
Şu omrü gereği gibi anlayıp yaşayabilseydik, hakkını verebilseydik..İnsanlar birbirinin hayatını mengeneye çevirmezlerdi.