İki İğne İki Başkan

 Sıcak yaz gecelerinde Demirci ‘de püfür püfür esen rüzgârda sohbetin dibine vurulan elit noktalar vardır.

Böyle bir ortamda yaşını başını almış, tecrübeleri konuştuklarından hemen anlaşılan insanlarla “memleket üzerine konuşmalar” bizim içinde zihnimizde kalıcı bilgiler ve yazılarımıza bazen ilham kaynağı bile olacak kadar önemlidir.

Yine böyle nezih bir ortamda sohbetteyiz.

İkinci çayların demi dilimizde buruk bir tat oluşturmuşken, esen rüzgârın serinliği karşısında rahatlamışken, İzmir’de ve daha rakımı düşük memleketlerde yaşayanların sıcaktan bunaldıkları mevzu edilir “bu memleketin havası” ve o anın rahatlığıyla kendimizce Demirci için övgüler düzüyoruz.

Laf lafı açtı döndü dolaştı yine Demirci Devlet Hastanesi ve uzman doktor eksikliği, hastanemizde yaşanan aksaklıklar ve bunun yanında yapılan güzel işler de konuşmalara dâhil oldu.

BAŞKANIN AYAĞINA BATAN İĞNE

Demirci ‘nin sevilen başkanlarından biri birkaç gün öncesinde yaşadığı talihsiz bir olayı anlatmaya başladı.

Bizim başkan yeni bir pantolon alır evde dener paçası uzun gelmiştir. Yenge üzerinde prova eder ve uzun gelen paçaları kıvrılması gereken yerlerden işaretler ve iğne ile sabitler. Pantolon terziye gidecek yengenin iğne ile sabitlediği yerden kısaltılacaktır. Bizim başkan kendi bile anlatırken gülüyor. Ama Yengenin pantolon paçasına işaret olarak koyduğu iğneyi pantolonu çıkarırken yaptığı ters bir hareket yüzünden, ayağının tabanına batırır ve iğnenin büyük bir kısmı ayak tabanına saplanıp geri kalan kısa kısmından da kırılır. İğne ayağın içine girmiştir ve yüzeyde de ucu gözükmemektedir. Acı da başlayınca hadi bakalım doğru Demirci Devlet Hastanesine.

Hastaneye varılır acil doktoru acısını dindirir bir iğne yapar. Daha sonra cerraha haber verilir. Cerrah röntgeni çektirir iğne röntgende gözükmektedir. Cerrah bakar derki “şimdi bu ayağı ameliyat edip iğneyi çıkarmamız mümkün ancak, ortopedi uzmanının müdahalesi de gerekebilir,  şu an burada bu mümkün değil” der ve başkanı sevk eder.

Bizim başkan ayağında en az 3 santim iğne saplanmış ve ucu da kırılmış vaziyette, elinde iğnenin kırıldıktan sonra kalan kısmıyla birlikte Salihli ‘de bir özel hastaneye varır.

Vardıkları hastanede önce acilden bakarlar, daha sonra cerrah devreye girer o da müdahalenin olması gerektiğini ve hatta plastik cerrahın bile müdahale etmesi gerektiğini söyler ve astronomik bir rakam istenir. Başkan bu işlemi devlet hastanesinde yaptırmak için hastaneden tam çıkmak üzere iken, daha önce geçirdiği başka bir ameliyatı ve tedavi sürecini yöneten doktor ile karşılaşır, Yenge ve doktor başkanın hastalığı döneminde tanıştıklarından dolayı yenge doktora yaşadıklarını anlatır. Bu doktor devreye girer ve bizim başkan yeniden içeriye alınır. Ameliyat pozisyonuna geçilir başkana yeşil kıyafetler giydirilir, uyuşturulur ameliyat yapılır röntgende de rahatlıkla görülebilen iğne çıkarılır. Ayağının tabanından müdahale edilen yere de üç dikiş atılır, başkan taburcu edilir.

Başkanın durumu şu an iyi, bu başından geçeni anlatırken hem kendisi hem biz dinleyen topluluk gülmeye devam ediyoruz. Yine toplulukta bulunan ve bu tür ortamlarda sohbeti dinlenen yılların eğitimcisi bir hoca o her zamanki hoş gülüşüyle “durun bakalım bir iğne hikâyesi de bende var” deyiverdi.

 

YİNE İĞNE YİNE BAŞKAN

Dönemin Adalet Partisinden seçilen Demirci Belediye Başkanı İbrahim Dönmez (Kulakları çınlasın kendisine esenlikler diliyorum) .

Başkan Dönmez evde yere düşen bir iğnenin üzerine basar, iğne öyle bir tesadüf ki ayaktaki bir damarın içine girer ve ucu da kırılır. Ayak tabanından damara giren iğne ayağın tabanından kan dolaşımının etkisiyle vücudun içine doğru ilerlemeye başlar. Demirci’de o zaman doktor elle sayılacak kadar az. Başkanın ayağında seyahate çıkan iğne damarın içinden yüzeye çıkar ve yolculuğuna devam etmektedir. Dönemin akil adamları başkanın ayağına giren ve sürekli yer değiştiren iğne için Demirci ‘de teyakkuza geçer. O yılların şartları ve ilçe gerçekleri içinde belli bir kuşağı erkekliğe ilk adım attırdığı usturasıyla işlemi yapıp “oldu da bitti maşallah”  dedirten Hüdaverdi Dişçioğlu bulunur. Başkan Dönmez hayatında bir kez daha sünnetçinin önüne gelir ama bu kez çorabını çıkarıp ayağını uzatır.

Ayağa bir bakan sünnetçi Hüdaverdi amca kısa bir süre ayağı şöyle bir evirir çevirir ve suskunluğunu bozar. “ Bana büyük bir mıktanıs bulun” der.

Demirci ‘de bilinen tüm ustaların işyerlerine koşulur, terzilerden, ayakkabıcılardan ve hatta radyoculardan çeşitli büyüklüklerde mıknatıslar bulunur. Hüdaverdi amca mıknatıslardan birini gözüne kestirir. Bu Demirci ‘de yaşanmış hikâyeyi anlatan eğitimci hocanın ifadesine göre Hüdaverdi amcanın beğendiği mıknatıs büyükçe ve kuvvetli bir mıknatıstır.

Yılların sünnetçisi başkanın ayağında damardan ilerlemesini sürdüren iğnenin nerede olduğunu eliyle ayağı yoklarken, başkanın duyduğu acı nedeniyle çıkardığı seslerle bulur ve o noktaya beğendiği güçlü mıknatısı yapıştırır. Mıknatısı milim milim iğnenin ayaktan giriş yaptığı noktaya doğru sürmeye başlar. Damarın içinde tam gaz giden iğne Hüdaverdi amcanın yukarıdan gösterdiği mıknatısın etkisiyle deyim yerindeyse geri vitese takıp girdiği yere kadar geri gelir. Ucu gözüken iğneyi cımbızla çekip alan sünnetçi Hüdaverdi amca başkan Dönmez’e ve etrafta bulunan herkese bir oh çektirmiştir.

 

Bu iki olayı tarihe geçsin, tarihe not düşülsün diye siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

Demirci halkının bir huyu var. Bu huy Demirci ‘de yaşayan biri olarak doğrusu ya benim pek hoşuma gitmiyor. Yanlışlar üzerinde, eksiklikler üzerinde bir kabulleniş, bir teslimiyet hali var.

Niye böyle olsun ki? Bizlerde diğer ilçelerde yaşayan vatandaşlar gibi devletimize vergimizi veriyorsak, tükettiğimiz ve aldığımız tüm ürünlerde vergi payını ödüyorsak, pek ala bizlerde hastanemize gittiğimizde devletin sağlık imkânlarından yeterli ve eksiksiz olarak yararlanabilmeliyiz.

Demirci halkı yanlış işler için kanalize ediliyor. Ben sürekli gezen, diğer ilçeler ve illere yapılan hizmetleri de kendi ilçemdekilerle kıyaslayacak kadar aklı başında biriyim.

Tuhaf işler yapılıyor bu memlekette.

Hastanede öncelik tomografi cihazı iken, biz Demircililer cami avlularında topladığımız paralarla mamografi cihazı alıp hastaneye koyuyoruz. Bunu kullanacak uzman olmadığından kadınlarımız Sağlık Bakanlığının gönderdiği tırın içinde göğüs kanseri kontrollerini yaptırıyorlar.

Elimizdeki mevcut cezaevini kapattıran beceriksiz siyasetçilere rağmen, yine bu siyasetçilerin devlette emsali olmayan bir yöntemiyle elimizle para verip cezaevi için arsa almaya kalkıyoruz. Milletten para toplamak için temasa geçen de mevcut cezaevi kapatılma kararı çıkmazdan önce uyardığımız, haberdar ettiğimiz dönemin AKP İlçe Başkanı ve şimdilerin Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk. Üstelik kendisine bu konuyu önemli bir toplulukta ilettiğimde " Cezaevi Demirci için önemli değil ya " diyen de  bugün cezaevi yapılacak arsa parası lazım diye elinden telefonu düşürmeyen ayni Selami Selçuk idi.. (Başkan bunu inkar ederse şahitlendiririm ) Aslı çıkarsa milletin parasıyla alınan arsanın üstüne Adalet Bakanlığı cezaevi yapacak.

Adı önceden konulmuş. Adı konulurken kimseye sorulmayan ve bir anda temel atıyoruz diye yere bir el arabası harç dökülüp kürsülerden nutuk atılarak başlanan, İmam yetiştiren İmam Hatip Lisesinin bahçesinde olmayan, ancak Öğretmen okulunun bahçesine yapılmak istenen cami için para toplamaya kalkıyoruz.

İsim konusu önemli. Bu kararı kim verdi? Bunu sorup sorgulayan yok.

Abdülhamit han Camii ve Külliyesi isminin isim babası kim? Abdülhamit han tamam bir padişah ama ne yapmış bu adam. Tarihi araştırın. Bu adamın cami yaptırdığına dair bir bilgi yok. İnternette bu ismi yazıyorsunuz adam döneminde içki fabrikaları açmış, İstanbul’a genelev ilk kez bunun döneminde açılmış.

Kısaca tuhaf bir ilçeyiz.

Hesap sormayan, çabuk kabullenen, çaresizliğine şükreden bizim gibi bir ilçe daha yok.

Başımıza seçtiğimiz adamları seçerken bile beceriksiz bir halkız biz.

Hizmet edenleri sandıkta bertaraf edip, daha önce denenmiş ve bir ilçeyi 10 yıl yatırmış, giderken de belediyeyi borç batağına sokmuş bir misyona gel sen yönet diyoruz.

İktidar partisine hem oy verip, hem de onun yönettiği devlete gel cezaevi yap, öğretmen okulunun bahçesine cami yap, bizim hastaneye cihaz al diyerek para veren başka bir ilçe daha var mı?

Şu an bunu araştırıyorum, bulduğumda size de haber ederim.

 

Mustafa Temiz

- - - -

YORUM EKLE