Kazalar Kaderimiz Mi?

 Kader konusu karmaşık bir mevzudur. 
Eş’ari ekolünde insan, alın yazısının bir figüranı olup hiçbir iradesi olmadığı halde, bizim akılcılığı esas alan Maturidi mezhebimizde; hayır ve şer’re iman  “irade” kavramı eklenerek izah edilmiştir. Böylece insanlar cennet ve cehennemi kendi iradeleriyle tercih etmiş sayılırlar. 
Hassas bir konu kabul edilen kader konusunda fazla kafa yorulmaması bu konuda felsefe yapılmaması tavsiye edilmiştir. Bu düşünce tarzı insanımıza, düşünmemeyi, kafa yormamayı ve haline şükretme davranışını kazandırmıştır.
“İlim Çin’de de olsa gidip alınız” diyen bir Peygamberin ümmeti zamanla Eş’ari İmam-ı Gazali’ye uyarak bilimden uzaklaştı. O kafaya göre İbni Sina ve Farabi bile kâfirdi. Allah’ın işine karışıyorlardı ve felsefe yapıyorlardı. Hâlbuki dinin esası iman ve ibadetti.
Bakın bu kadercilik anlayışı bize neler getirdi.
Mesela, Diyarbakır’daki Hicret Apartmanı 3 Ocak 1983’de çöker ve 84 kişi ölür. Yine Konya’daki Zümrüt Apartmanı 2 Şubat 2004’de çöker 92 kişi ölür. Ne gibi bir işlem yapıldı bilen var mı?
Mesela, 2004 yılında eski raylardan hızlı tren yürütüldü ve 36 kişi öldü. Bu bir kazaydı ve hiçbir kamu görevlisi ne istifa etti ne de görevden alındı. Çünkü bu bir kaza idi.
Mesela; maden kazaları, grizu patlamaları genelde Çin’de ve Bizde  (Soma’da, Ermenek’te, Siirt Şirvan’da) olur. Hıristiyan Avrupa’da pek olmaz. Ama bu bizim kaderimizdir.
Mesela; devlet asli görevi olan öğrenci yurdunu yapmaz, bilerek cemaat ve tarikatlara ciro eder. Konya Taşkent’te öğrenci yurdunda yangın çıkar 17 çocuk ölür. Aileleri şikâyetçi bile olmaz. Bu takdir-i ilahi’dir, kaderimizdir. Valilik olayı kapatması için bir muhakkik görevlendirir, olay kapatılır. 
Son olarak, Adana’da öğrenci yurdunda yangın çıkar, 12 kız çocuğumuz ölür, bu da kaderimizdir. Bu gibi olaylar saymakla da yazmakla da bitmez.
Okullarda yangın köşesi vardır. 4 kova, 2 kazma, 2 kürek, 5 yangın tüpü (ki onların da içi dolu mu boş mu belli değil.) … Yılda bir kez tiyatro gibi göstermelik Sivil Savunma tatbikatı yapılır. Ben okula gelip de yangın tüpüne kafasını çeviren bir müfettiş hiç görmedim. 
İşte bu kaderci kafa Adana’ya, toplumsal tepkinin dozajına göre,  iki eğitim müfettişini veya bir Vali yardımcısını göndererek bu konuyu yine kapatacaktır. Şimdiden “yurdun rutin denetlemelerin yapıldığı ve bir sorun olmadığı” beyanı medyaya yansıdı bile. 
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.” söylemi güzel ama Dicle’nin kenarındaki koyuna takılı kalan çoban, memleketin erkek çocuklarının tecavüzcülere, kız çocuklarının da ateşe, yangına kurban gittiğini görmeli. 
Kim bilir, belki ihmal ve tedbirsizliğin kader sayılmadığı, sorumlularının cezasını çekeceği günler de gelir.
Ahmet Duman
YORUM EKLE
YORUMLAR
R. Seyfi Yurdakul
R. Seyfi Yurdakul - 7 yıl Önce

Tebrikler cancagizim...

Avni Alim
Avni Alim - 7 yıl Önce

İnanmış olmakla taraf olmak başkadır Maalesef taraf olmaktan önce ilim tahsil etmenin farz olduğunu anlayabilseydik bizi yönetenleri geliştirebilir ve hatta onları değiştirebilirdik. Taraf olmak kolay, ilim tahsil ederek aydın olmak ise emek ister. Biz kolayı seçen bir toplum olduk, sonuçlarıda bu. "Başka kim var ki diyenlere" ocaklara düşen o ateşler senin ocağında düşün de anla bile diyemiyorum. Allah ıslah etsin.