Kemal Kılıçdaroğlu'na açık mektup

Sayın Genel Başkan ve yüreğimden geçen şekliyle, Sayın Cumhurbaşkanım


Engelli bir insan olarak düşünün bir an kendinizi..
Görmediğinizi nasıl yaşama devam edeceğinizi empati yapın.
Duymadığınızı hayal edin mesela, müzik dinleyemiyorsunuz, karşınızdakiyle sohbet edemiyorsunuz, film, dizi seyrederken alt yazı yoksa görsel gidişattan bir şeyler anlamak için beyninizin nasıl çalışacağını bir hesap edin.
Yürüme engellisi iseniz, hayatın içinde önünüze gelen mimari engellerden, nasıl zorlanacağınızı bir hayal edin...
Hayatın belli aşamalarını engelli bireyler, devlet iradesinde yer alan düşünemeyenler yüzünden ıskalıyorlar..
Oysa genel anlamda değerlendirdiğiniz de "düşünmemek yok saymak" değil midir?
Türkiye'de bir bedensel engellinin kimselerden yardım almadan, şehirlerarası bir otobüse binip, istediği yere hala 2023 yılında gidemediğini biliyor musunuz?...


Engelli reform yasası olarak kanunlaşan bir yasanın içindeki madde olan erişebilirlilik maddesinin içinde bulunan şehirlerarası otobüslerdeki düzenlemelerle engellilerinde seyahat özgürlüğünü kapsayan maddenin, bu otobüslerdeki düzenlemeler için kanunun ilk çıktığı tarihten itibaren sürekle bir gece yarısı verilen önerge ile mecliste sürekli ötelendiğini, bu ertelemelerin 3 defa yenilendiğini ve hala bu engellinin şehirlerarası otobüsle bir yerden bir yere gidemediğini, hatta bu yolcu otobüsünü üreten firmaların bu kanuna rağmen bir yaptırım olmadığı için bu düzenlemeleri kendiliğinden bile yapmadıklarını biliyor musunuz?


Engelliler sivil toplum ruhuyla yaygın bir örgütlenme içindeler... Ancak bu faaliyetler engelli bireyleri bir araya getirmek, engelli olarak hayata devam ederken bu bir araya gelişlerde kendilerinin yalnız olmadığını görmeleri dışında bir tık daha ileriye gidemeyen işler olarak kalıyor.
İradenin içine taşınmaları gerekiyor.
Eğitim hakkı, eşit mi?
Direnen okuyan tahsilini tamamlayan, iş güç sahibi olabilen engelli bireyler ise toplum içinde nadir örnekler olarak karşımıza çıkıyor.
O kadar zor ki, o kadar mücadele gerektiriyor ki, bir engelli evinden çıkmadan önce gideceği yere ulaşımdan, gittiği yerin merdivenli mi değil mi, engelli girişi var mı, üst kata çıkması gerekiyorsa asansör var mı yok mu, eğer süre uzarsa girebileceği tuvaleti kendisine uygun mu, değilse ona göre içtiğini, ona göre yediğini öncesinde bu tür şeyleri düşünmek zorunda olduğu için, esas gidiş sebebine kafa yorması enerjisini buna vermesi gerekirken, öncesinde bu tür aşamaları da düşünmek zorunda kaldığını bir düşünün..Beynine ve  zihnine  enerjisini esas gidiş sebebi için odaklanması gerekirken, o iş öncesinde ne kadar efor sarf ettiriyor..


Türkiye'de dünya sağlık örgütünün verilerine göre yaklaşık 11 milyon engelli yaşıyor.
Deprem felaketinin ardından uzuv kayıpları ve yanı sıra enkazda uzun süre bekletilip kurtarılanların artık böbrek hastası olma olasılığı çok yüksek vakalarla birlikte başka engelliler de aramıza katılıyorlar. İş kazalarında eli ayağı kopan, trafik kazalarında yine engellilerin sayısını artıran başka unsurlar..


Bu yaşanan felaket sonrasında olaşan travmalar ise başlı başına çok sağlıklı bünyelerin olmadığını da göstermiyor mu? Toplum travmatize olmadı mı şu süreçte?
4 kişilik bir aile de bir engelli varsa, diğer üç kişi de o engelliye göre yaşarlar... Örneğin ailecek gidilecek bir ziyaret veya tatil veya gezmelerde o diğer sağlıklı aile bireyleri de o engelli psikolojisinde davranmak zorunda kalırlar.. Yukarıda bahsettiğim mimari engeller veya engellik dolayısıyla yetmezlikler onların sağlıklı olmasına rağmen gözlerinin önündeki ailenin bir parçası olan engelli birey yüzünden  onların da engelli gibi düşündüklerini, engelli gibi soluduklarını, engelli gibi çözüm üretmek için çareler aradığı gerçeğini de ortaya koymuyor mu?


ENGELLİLER BU DÜZENLEMELERİN YAPILABİLMESİ İÇİN MECLİSTE MİLLİ İRADENİN VE YASAMANIN İÇİNDE OLMALILAR


Türkiye'de rakamları ortaya koyarsak 11 milyon engelli ve yanısıra yukarıda bahsettiğim aile bireyleriyle birlikte engelli psikolojisinde nefes alıp veren insan sayısı da yaklaşık 44 milyona tekamül etmiyor mu?
Türkiye'de bir Engelliler Bakanlığı'nın olmaması bir eksiklik değil mi?


Seçime çok az kala engelli bireyler ve kadınlar konusunda tüm partiler bir teste tabi olacaklar.
Engelliler konusundaki samimiyet testi olacak bu süreç. Bakalım hangi parti engelli bir millekvekili adayını seçilebilecek sıraya koyarak onların TBMM'de iradenin ve yasamanın içinde olmalarını sağlayarak, Türkiye'deki engelli sayısı ve devlet olarak kanun eksikliğinden yapılamayanları yapabilmek için bir icraat ortaya koyacak.
Engelliler tek bir nokta da toplanabilse, aileleriyle rakamsal olarak tek bayına iktidar olabiliyorlar...Zira rakamlar ortada, düşünsenize tüm engeliler ve engelli aileleri tek bir parti kursalar ülkeyi yönetirler, tek bir parti etrafında toplansalar ülkede ezici bir iktidar sahibi olurlar...


Yalan mı? Değil....Artık engelliler haftalarında ellerinde çiçeklerle engelli ziyaretleri ve faaliyet düzenleyen siyasetçi görmek istemiyor engelliler...Engelliler parlemento da kendi sesleri olacak, kendilerinin yaşamlarını kolaylaştıracak kanun koyucu iradesinde olan engelli milletvekillerini görmek istiyorlar....Çünkü biliyorlar ki aynı kaderi yaşayan o vekiller, daha etkin ve amacın hasıl olacağı yasaları teklif edecekler. Bu işler hissetmeden, yaşamadan bugüne kadar olduğu gibi kağıt üstüne yazarak olmuyor...Bunu yıllardır kötü bir tecrübe olarak yaşıyor engelliler ve sabırları da kalmadı, çünkü koca bir ömrü tükettiler bu sorunların içinde bocalarken, terlerken, üzülürken...
Türkiye bu konuda da çok geride kaldı....


Bu ülkede yüreği sevgiyle dolu ve inanın hayatı bir kere soluyup, iki kere yaşayan milyonlar var...Engellilere hizmette ibadettir sakın unutmayın....


26 Mart 2023
Mustafa Temiz (GAZETECİ)
0 536 393 7850
Manisa Son Haber Gazetesi 
www.manisasonhaber.com
Yenice Mahallesi, Akdere Caddesi No:55/2
Demirci/Manisa
manisasonhaber@gmail.com
(Bu yazı ayrıca bu haliyle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun özel mail adresine de tarafımca gönderilmiştir)


 

YORUM EKLE