Köy Boğası

 Hiç “köy boğası” diye bir şey duydunuz mu?
Yıllar önce halıcılık yapan bir arkadaşımla yurdumuzun değişik yerlerini görme fırsatım oldu. Anadolu’da bir köye yolumuz düştü. Köyde bir bahçe içindeki sığırı görünce hayretler içinde kaldım. Güzelim bahçenin içinde kafasına göre takılıyor, bahçeyi göz göre göre talan ediyordu. Daha da ilginç olanı köylü de sığıra müdahale etmiyordu. Duruma daha fazla dayanamayıp sormaya karar verdim. 
Anlatılana göre, bu bizim sığır diye geçiştirdiğimiz hayvan “köy boğası” imiş, yani köy kelesi… Köylünün ortak katkısıyla alınan ve köyün ortak malı olan bu boğanın tek görevi, boğasak olan köyün ineklerini tohumlamakmış… 
Görev bu kadar önemli olunca, bakımının da iyi olması gerektiği aşikar. Köy içinde dokunulmazlığı olan bu kelenin keyfine diyecek yok. Köy kelesi istediği tarlaya veya bahçeye girebiliyor ve istediğini yapabiliyor. Yediği önünde, yemediği ardında. İnanın, Hindistan’daki ineklerde bu rahat yok sanki… 
Aradan yıllar geçti şartlar değişti köyler boşaldı. Artık köyler yaşlıların ömürlerinin sonlarını huzur içinde geçirdikleri yerler halini aldı. Samanını bile ithal eden bir ülkede, yem fiyatlarını da işin içine katarsak hayvancılık zaten öldü. Hatta “Köy yumurtası”  ifadesi bile nostalji oldu, köylü yumurtayı şehirden götürür hale geldi.  Yani diyeceğim o ki; köy keleliği de eski itibarlı günlerinden çok uzak. Köy keleleri, Tarım Bakanlığının “suni tohumlama” diye bir uygulaması nedeniyle teknolojiye yenik düştüler. 
Yıllar sonra yolumuz yine o köye düştü. Yılların çilesi ve meşakkati insanları yıpratmış. Simsiyah saçlarıyla ve yeni terleyen bıyıklarıyla hatırladığım gençlerin, başlarında neredeyse siyah saç kalmamış. Tabi ki zaman herkesi ve her şeyi yıpratıyor. Uzun yıllar geçtikten sonra dostlarınızla karşılaştığınızda bu yıpranmayı daha iyi hissediyorsunuz. Köye vardığımızda aklıma hemen ”köy boğası” olayı geldi. Benim için ilginç olan bu olay köylü için rutin sıradan bir şeydi, hatırlamadılar bile.
Hem sohbet olsun, hem de hatırlasınlar, hafızaları tazelensin niyetiyle tekrar anlattım.
Hep birlikte gülüştük.
Son söyledikleri şu: “Köyde hayvancılık kalmadı. İnek bile elle sayılacak kadar azaldı. Köylerdeki keleler de şehere gitti, yüksek yerlerde otluyorlar, gerisini sen anla gari…”
Köylünün nüktedanlığını, bildiği halde bilmezmiş gibi yapmasını bilirsiniz. Bu “köylü kurnazlığı” diye literatüre geçmiştir. Yine öyle oldu ve taşı gediğine koydular. 
Benden söylemesi…

Ahmet Duman

YORUM EKLE
YORUMLAR
ihsan temel
ihsan temel - 7 yıl Önce

harika