Dağ Saatleri / Etimolojik Gezinti

Zafer Dilşeker yazdı. Etimolojik gezinti.

Dağ Saatleri / Etimolojik Gezinti

DEMOKLES’İN KILICI; “Belirtileri görülmeye başlanan endişeli bir durumu, güvensizliği ve tehlikeyi sembolize eder. Eder de nereden gelmiş ve girmiştir bu deyim dilimize.

Demokles Sirakuza şehrinin bir vatandaşı, şehrin hükümdarı Dionisius’un da samimi bir arkadaşı idi. Kralla birlikte olduğu zaman Demokles, durmaksızın kralın malik olduğu ayrıcalıklardan söz eder, kralın elindeki güçle her şeye kadir olduğunu, refah içinde yüzdüğünü söylerdi.  Kral Dionisius’a arkadaşı Demokles’in krallık gücünü devamlı öne çıkarmasından dolayı adeta bir usanç gelmişti ve bu nedenle arkadaşına bir ders vermek istedi. Bir gün  kral görkemli bir ziyafet tertip etti ve böyle bir hayata gıpta eden Demokles’i de davet etti.

Demokles, altın yaldızlı tabak içinde getirilen ilk yemeğe iştahla atılmaya hazırlanırken, kral başını kaldırıp yukarıya bakmasını istedi. Demokles’in tam tepesinde, tek bir at kılı ile tutturulmuş kocaman bir kılıç sallanıyordu. Dehşet içinde kalan Demokles de iştah miştah kalmadığını söylemek herhalde gereksiz olurdu. İşte yüzyılların içinden süzülüp gelen bu söylence; refah, mutluluk  ve güç gibi kavramların ardında aslında ne gibi büyük tehlike ve sıkıntılar barındırdığını, her şeyin göründüğü gibi olmadığını vurgulayan bir anekdottur.  Büyük olasılıkla bizim gibi bir çok ülke diline de deyim olarak girmesine kaynaklık etmiştir.

LÜKS: Etimoloji ile ilgi madem ki tarihi bir geziye çıktık şimdi de eski Roma’ya da bir uğrayalım ve incelememize Lucullus ile başlayalım. Lucullus ( telaffuzu Lukalıs, M.Ö. 110?- M.Ö.57?) Romalı bir senatör ve generaldi ve çok da varlıklıydı. Çok ihtişamlı yani görkemli bir hayat süren Lucullus’un günlük yemek sofraları, sonradan görme zenginlerin yaşamlarını akla getirircesine debdebeli idi. Yağlı boya resimlerle süslü masa örtülerinden tutun, kıymetli taşlarla bezenmiş yemek takımları ve bardaklara kadar çok abartılı birer gösteriş sergileyen masa düzenleri gösterişin adeta doruklarında konuklarında bir prestij baskısı hissettiriyordu.

Generalin, bir gün yemeğinde konuğu yoktu. Önüne bir çeşitten ibaret mütevazı bir yemek konunca, kan beynine sıçradı ve hiddetle yemek işlerine bakan uşağını yanına çağırdı. Uşak efendisine, o gün misafiri olmadığından pahalı yemek istemeyeceği zannıyla başka bir şey pişirtmediğini söyleyince Lucullus, “Ne dedin, ne dedin?” diye bağırdı. “Bugün Lucullus’un Lucullus’la yemek yiyeceğini bilmiyor muydun?”

İşte Roma İmparatorluğu döneminde general ve senatör olan Lucullus’un İngiliz dil bilimcilerinin dikkatini çeken bu refah ve debdebe  içindeki hayatı on dokuzuncu yüzyıl İngiliz dil bilimcilerinin dünya dillerinden kelime ithal ederek İngilizcenin zenginleşme çabalarında bir kaynak yarattı ve bunu dillerine dahil etmeyi bir fırsat bildiler. O dönem İngiliz hükümetinin de destek politikasıyla İngilizceye bir çok dış kaynaklı kelime üretmekle ilgilenen dil bilimcilerinin dikkat çeken bu çalışmaları, “Lucullian”. ve “lüks” kelimelerinin dillerine girmesini sağladı ve daha sonra bu kelime Türkçemize ve diğer dünya dillerine İngilizceden adeta ithal edildi.

PİRÜS ZAFERİ: Tarihte etimolojik gezintimize devam edelim. Pirüs bir zaferin faturasının, maliyetinin çok üstünde olan bir zaferdir. Bu çeşit “zaferler” kadim Yunanistan’daki Epirüs kralı Pyrrhus’a (Pirüs) atfen isimlendirilir. Pirüs M.Ö. 280’de İtalya’yı istila etti ve arka arkaya zaferler de kazandı. Fakat son savaşında, çok fazla sayıda askerini kaybettiği gibi , kendisi de yaralandı ve başarılarının sonunu getiremeyerek yurduna dönmek zorunda kaldı. Pirüs zaferler kazanmış ve harbi kaybetmişti. Bundan sonra Pirüs’ün yıldızı sönmeye başladı ve kaderin garip bir cilvesiyle, bir kadının fırlattığı bir kiremitle hayatı son buldu. Çok büyük emekler sarf edilip çok pahalıya mal olarak elde edilen başarılar için “Pirüs Zaferi Gibi” tabiri bu kralın yüzyılların ötesine taşınan bu anekdotuyla günümüze ulaştı.

PROLOTERYA: Emeklerinin karşılığında geçinen kimseler için kullanılmakta bir ara moda olan bu kelimenin kökü ta Roma İmparatorluğu dönemine dayanır. İmparator Servius Tullius halkını, Roma’nın savunmasında kullanılacak görevlere göre beş sınıfa ayırdı. Fakat malı mülkü olmayanlar, fakirler bu sıralamanın dışında bırakıldı. Sonraki Romalı yazarlar bu altıncı sınıfa proletarii adını verdiler. Kelime Aulus Gellius’a göre “ onların çocuk yetiştirme fonksiyonları göz önünde tutularak” icat edilmiştir. Malk ve mülk gibi olanakları olmayan bu fakir kesim, devlete olan borçlarını nüfus artışına katkıda bulunarak ödemiş oluyorlardı. Çünkü: Prolos, Latincede “zürriyet” yani “döl” demektir. Fakir halk da doğurgan olduğundan bu kimselere proletarii dendi. İşte komünist ideolojide ve dolayısıyla lügatında yerini bulan bu kelimenin aslı bu tarihsel köklerinde saklıydı.

BOLŞEVİK, MENŞEVİK: Komünist ideolojiyle ilgili kelimelerin etimolojik değerlendirmelerine bir şekilde değinilince; Rus tarihinin yirminci yüzyıl dönüm noktasını oluşturan Bolşevik ihtilali ile devrilen Rus çarlığının yerine gelen yeni bir rejimle ilgili oluşup gündeme oturan kelimeleri de gözden geçirirsek: Rusça kökenli olan “Bolşevik” ve “Menşevik” kelimeleri hatıra gelecektir. “Bolşevik”, Rusça “bolşinstvo” kelimesinden türetilmiştir ki bu da çoğunluk anlamına gelir. Rus  Meclisinde Çarlığın devrilmesi ile ilgili gelişen düşünceler ışığında yapılan meclis oylamasında bir kısım olayın evrimle değil devrimle olmasını istemeleri üzerine yapılan oylamada çoğunluk devrim taraftarı çıkması üzerine bu düşünceyi, savunanlara “Bolşevik” karşı düşüncede olanlara da “Menşevik” denmiştir. Bolşevikler, 1917 Ekim Devrimi’nde çoğunluğu oluşturan Marksist- Leninist grup olarak bilinir. Öte yandan Menşevik kelimesi menshe kelimesinden türetilmiştir ki bu da “azınlık” anlamına gelir. Menşevikler, aynı dönemde, daha ılımlı bir sosyalist yaklaşım benimseyen ve Bolşeviklere ters düşen bir grup olarak bilinir.

ROBOT: Türkçemizde de yerleşmiş bir kelime olan “Robot” kelimesi,Çek dilinden gelir. Çek piyes yazarı Karel Cepek’in 1923’te sahneye koyduğu eseri, izleyenlerde korku ve dehşet hissi uyandırmıştı. Kısa bir zaman sürecinde popüler olan bu eserin adı: R.U.R. (Rossum’s Universal Robots - Rossumun Evrensel Robotları) idi.  Robota Çek dilinde “iş” demektir. Piyeste. Robotlar yani işçiler, insanımsı yaratıklar şeklinde oluşturulmuş mekaniki acayip görünüşlü yaratıklardı.

MÜREKKEP YALAMIŞ (Öğrenim görmüş kültürlü insan olmak): “Mürekkep yalamak” ve “dirsek çürütmek” sözleri, hayatının önemli bir kısmını bilgi edinmek için geçiren, bu yolda emek veren, ömür tüketen kimseler için kullanılır. Eskiden mürekkeplerin içine bezir isi konulurmuş. Yapılan bir yanlışlık ancak yalamak suretiyle giderilirmiş. Yine eskiden okuma yazma bilenlerin sayısı çok az olduğundan, bir şeyler yazabilecek kadar bilgili ve maharetli olan kimseler el üstünde tutulurmuş. Bu kişilerin mürekkep yalamış olmaları bir nevi üstünlük sayılırmış.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:

Muallimoğlu Nejat “ Türkçe Bilen Aranıyor”

ChatGBT 3.5

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER