Düğün aceleye getiriliyorsa, gelin kesin hamiledir

 Salı günü grup toplantısında erken seçim çıkışı yapan MHP lideri Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim konusunda danışıklı dövüş yaptıklarına dair kamuoyunda genel bir kanı var.

Bahçeli 2002 yılında DSP ANAP koalisyonunda da MHP’ye yönelik bazı tertiplerin yapıldığından kuşkulanıp koalisyonu bozup “haydi 3 Kasım 2002 ‘de seçime” demişti.

Aynı Bahçeli 7 Haziran 2015 seçimlerinin daha ilk akşamında daha oylar sayılmaya devam edilirken, halen kimsenin anlam veremediği bir şekilde “ koalisyonlarda yer alamayız, yeniden seçim yapalım” deyip anayasal süresi topu taça atmakla geçirilen bir süreçten sonra Kasım 2015 seçimlerine ülkeyi ta o günden yönlendirmişti. Bu seçimden oylarını ve meclisteki sandalyelerini yarı yarıya kaybeden Bahçeli TBMM’de bir önceki seçimde HDP’nin oturduğu meclisin 4. partisi koltuklarına grubu ile birlikte oturmuştu.

Ancak bu defa ki “26 Ağustos tarihinde erken seçim yapalım” çıkışı daha önceki erken seçim çıkışlarından farklılık taşıyor. Zira bu açıklamasının ardından 24 saat bile geçmeden, Türkiye’nin de ilk kez yaşadığı bir şekilde Cumhurbaşkanlığı Sarayına giden Bahçeli AKP Genel Merkezi ve ampulün önü olması gereken görüşme yerinin yerine, sarayda forsun gölgesi altında işin ortasını bulup öyle geldi.

Cumhurbaşkanı meclisin alması gereken bir kararı henüz yürürlüğe girmeyen bir yetkiyle, kendisine aylar önce destek verip, RTE’yi partisinin Cumhurbaşkanlığında destekleyeceğini açıklamış, Türk siyasetinde muhalefet iken iktidara destek verip, muhalefete muhalefet eden ilk parti başkanı olan Bahçeli’yi saraydan gönderdikten sonra, tek başına yaptığı basın açıklamasıyla duyurdu.

Kısaca Recep Tayyip Erdoğan Partili Cumhurbaşkanı olmasına rağmen, henüz yürürlükte olmayan, anayasa hükümlerinden birini kullanarak, yürürlükteki anayasanın kendisine vermediği yetkiyi kullanmıştır.

Bahçeli ve Erdoğan TBMM’de veya AKP Genel Merkezinde olması gereken görüşmeyle açıklanacak erken seçim kararını, sarayda Cumhurbaşkanlığı forsunun önünde poz ve karar verip, ununu eleyip yoğurup, pişirmek üzere çarşı fırınına verip çıkacak ekmeğin tadından ve renginden de emin görünüyorlar.

Erken seçim kararı olarak verilen 24 Haziran Bahçeli’nin ifade ettiği 26 Ağustos tarihi ile aynı değil. Bu tarihten daha önceye çekilen RTE ‘nin açıkladığı seçim kararı erken seçim değil “baskın seçim” oldu.

Detayları daha sonra görebiliyor insan, çünkü o anlarda sadece tarihe kilitlendiğimiz için gözü görmüyor kulağı işitmiyor. Cumhurbaşkanı ile Bahçeli’nin saraydaki 30 dakikalık görüşmelerine ait haber görüntülerini tekrar tekrar izledim. Bahçeli’nin burun deliklerinin ne kadar sıklıkla açılıp kapandığını gördüm, insan ya heyecanlanınca, ya da sinirlenince sık nefes alıp verir. Dakikada kaç kez nefes alıp verdi bir sayın ben saydım 30 dan fazlaydı.

Şimdi hafızalarımızı yoklayalım Cumhurbaşkanı kendisine her fırsatta sorulan “erken seçim var mı ?” için “seçim meçim yok” deyip geçiştirirken, Bahçeli yakın zamanda yine grup konuşmasında “erken seçim söylevleri Pensilvanya ağzıyla söylenmiş sözlerdir” demişti.

Peki, ne oldu da yine erken seçim veya baskın seçim kararı alındı.

Bahçeli grup konuşmasında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinde fitne, dedikodu, kriz veya kaosa dikkat çekti.

Bu güne gelindiğinde bu anlatılanların alınan bu baskın seçim kararını çok etkilediğini düşünmüyorum.

Ekonomi sokağa çıktığınızda önünüze çıkıyor, en belirgini ise cüzdan ekonomisi, herkes cüzdanına bakarsa ekonomiyi anlayacaktır. Dar gelirli kesimde fukaralık tavan yapmış durumda. Bu ekonomik çöküntünün tarifini yapan ekonomi bakanını fırçalamakla, “hamd olsun ekonomik veriler yerinde” demekle bir ülke ekonomisi kontrol altında tutulamaz. Sermaye bu krizden büyük rahatsız her defasında bunu dillendiriyorlar. Dış politika bugünkü sonuçları itibarıyla iflas. Öngörüsüz yapılan dış politika diplomasisi yüzünden Türkiye iki arada bir derede kaldı misali, bölgede etkisiz eleman durumuna düştü.

Bahçeli tüm bunları bilen biri. Şu anda Türk siyasetinin en uzun süre genel başkanlık yapan tecrübesiyle bunların farkında olmaması mümkün değil. Ancak serde aylar önce Cumhurbaşkanına verilen destek sözü, bir yanda da İYİ Parti hareketinin öncesinde MHP’de yaşananlar, mahkeme ve toplu istifalar, yargı kararları ve Meral Akşener’in İYİ Partisinin her geçen gün halk üzerindeki olumlu etkisi ve siyaset okyanusunda yarattığı dip dalgasının getirdiği gerginlik var.
Bahçeli erken seçim çıkışında ne dedi “ Türkiye’nin bu ağırlık altında kalması 3 Kasım 2019’ a kadar dayanması sabır etmesi mümkün değildir “

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Suriye’de yürütülen operasyonlar ve ABD, Rusya gibi dünya devlerinin de elleri olan coğrafyadaki tarihi gelişmeler, Türkiye’nin içinde bulunduğu belirsizliği aşması gerekliliğine dikkat çekerek baskın seçimin zorunluluğunu anlatmaya çalıştı.

Tüm bunlar tamam da esas mesele ittifak zaman uzadıkça bozulursa endişesi.
Daha geçtiğimiz haftalarda mecliste MHP’nin verdiği kanun teklifi AKP’li vekillerce ret oylarıyla kanunlaşmadı.

Fetö ile yapılan mücadele de yalnız düşen Tayyip Erdoğan bu işe yanındakileri daha yeni inandırabilmişken, hala devletin içine sızmış ve hatta FETÖ ile yakınlıklarını bildiği milletvekillerine bu dönemde hiçbir şey yapamıyor olmasıyla bu seçim sayesinde eline usturayı almış olacak.

Türk Demokrasisinde görülmeyen bir şekilde İstanbul, Ankara, Bursa ve Balıkesir Belediye Başkanlarının istifa ettirilerek görevden uzaklaştırılmalarının yanına RTE’nin ülkesine bu baskın seçimi de monte edin bakalım fotoğraf tamamlanıyor mu? 
Görebiliyor musunuz?

Son sürecin en popüler siyasetçileri Saadet Lideri Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti’yi tüm imkânsızlıkları aşarak sahaya sürmeyi başaran Meral Akşener olarak görülüyor.

Karamollaoğlu bu gelişmelere çok matrak açıklama yaptı “ İYİ Partinin önünü kesebilmek için iktidar partisi akla hayale sığmayacak adımlar attı. Devleti adeta tüm kurumların gücüyle İYİ Partinin önüne çıkardı, ancak Akşener yılmadı mücadelesini sürdürdü” dedi.

Aynı Karamollaoğlu erken seçim için “ Bahçeli’nin başka derdi var” deyince “bu nedir?" diye soran gazeteciye “ Bir bakıma Sayın Akşener’in İYİ Parti hareketi onları endişelendirdi Bahçeli’nin böyle bir endişesi de var” dedi.

Meral Akşener ise dün ne ise bugünde aynı. Açıklanan erken seçimi aylar önce meydanlarda ilk telafuz eden ve hatta “siz bakmayın erken seçim yok dediklerine, ben bu abileri iyi bilirim, erken seçimi aniden önümüze getirecekler” diyen ilk siyasetçiydi. 

Akşener yola çıkarken “Cumhurbaşkanı adayı olacağım” demişti. Şimdi de aynı söylevle 100 bin imzayla adaylık sürecine gireceğini söylüyor.

Gelinen yer artık erken baskın seçim için fitil ateşlendi.

Sebepler gerekçeler daha birçok şey bu günden sonra önümüze gelecek.
Muhalefet partileri ittifak mı kuracaklar, herkes kendisi aday mı çıkaracak bunları hemen yakın zamanda göreceğiz zira seçime sadece 65 gün kaldı.

Seçim kanununu birlikte çıkaran AKP MHP oy pusulasında aynı çerçevenin içinde yer alacak,  onlara göre Anadolu’daki yaygın tabirle “yaylalar keloğlana kaldı “ ancak bu iş onların tasarladıkları gibi gitmez gibime geliyor.

Bahçeli açıkladığı her erken seçim kararı ile seçim sonucunda hep kaybeden oldu. Bu seçim de öyle olur ise “Tarih tekerrür etti” diyeceğiz.

Bahçeli siyasi figür olduğundan beri Türk siyasetinde aldığı kararlarla ülkede kırılma noktalarında hep olan biri.

Ülkenin Beka sorunundan yola çıkarak başladığımız süreçte RTE’ye verilen kayıtsız şartsız destek, muhalefette iken muhalefete muhalefet eden Bahçeli ve MHP’yi izlemeyi sürdürüyoruz.

Kendi partisi içinde yaşanan kırılma ve kopma süreçlerini kontrol altında tutamayan, parti içi demokrasiyi red edip partisinin kurultaylarını adliye koridorlarına taşıyan,  bir anda tüm il ve ilçe teşkilatlarını yenileyen. Kendisinin belirlemediği halde ilçe kongrelerini kazanan ilçe başkanlarını görevden alan bir Bahçeli şimdi ağzından çıkan “erken seçim” ifadesinden sonra 24 saat sonra kararı verilen bir süreci belirleyen adam oluverdi.

AKP VE MHP erken baskın seçim için ne söylerlerse söylesinler bu gerekçelerinin ayakları yere basmıyor.
Ülke gerçekleri konusunda anlattıkları ve tablolar onların ifade ettiği gibi değil.
Türk seçmeni kayıtsız şartsız particilik meselesinde artık esnek, gündemi didikleyen soran ve sorgulayan yetişen bir nesil var ve AKP’nin 10 yıllık MHP’nin de çatır çatır muhalefet ettiği ve ardından MHP’nin hep yetmediği yerde yettiği, artı beş yıllık iktidarı döneminde yaşananları da elbet gözden  geçiriyorlar.

İçi dolmayan şeylere itibar kalktı, iki sloganın ardından gidecek gençlerde yok artık.
Çünkü o gençler yıllarca meydanlarda ve ocak gecelerinde "Devletin başına Devlet gelecek"diye haykırdıktan sonra Devlet'in devleti yönetsin diye Recep'e destek verdiğini de gördü.

Bu erken baskın seçim için de elbet kafa yoruyor ve yoracak. Kahvelerde sohbetlerde Bahçeli ve Erdoğan'ın neden alelacele, erken ve baskın seçime gitmek zorunda kaldıkları sorusunun cevabını arıyor millet.
Aradığı cevabı bulamayınca ve bunalınca açıklama hazır “ Düğün aceleye getiriliyorsa, gelin kesin hamiledir”

Mustafa Temiz
19.Mart.2018
YORUM EKLE