Memleket Hikayeleri-Hüsnü

 Hüsnü ölmüş dediler. Şaka sandım. Maalesef gerçekmiş. Ben, bizden sonra gelen kuşaktan ölüm haberleri alacağımı hiç beklemediğimden böyle hallerde kendimin uzun, onların çok kısa yaşadığı kanaatına kapılırım. Hüküm Allah'ın.

Veterinerlikte öğrenciydi. Ocak genel merkezinde görevliydi ve okul reislerindendi. Bakanlıkta zaman zaman yanıma gelir, dışarıda da görüşürdük. Zaman zaman şiddeti yüksek olayların içine gözü kara girdiğini anlatır, kendisine ölçülü olmasını, kuru ve manâsız kavgalara girmemesini öğütlerdim. Söz dinlerdi, yatışırdı. 
Ailesi o aralar sıkıntılar çekmekteydi diye hatırlıyorum. Nolacak o da hepimiz gibi kıt kannaat bir ögrencilik yaşamıştı. Ev kiralamak için hele de öğrenci iseniz, ev sahipleri sağlam kefil isterlerdi. 
-Abi Keçiören'de bi ev bulduk ama ev sahibi kefilsiz vermiyor, bana kefil olur musun demişti. 
-Sözü mü olur, elbette.
Bir ara sıkıntılardan dolayı yarım bıraktı okulu.
Sonradan tamamlayıp diplomayı aldı ve veteriner oldu, bürosunu da açtı. Bir dönem ilçe teşkilâtında görev aldı. 
Naif çocuktu, sakin görünüşlü beyefendi insandı.
Ardında gözü yaşlı bir eş ve aileyle bir yavru bıraktı. Bu kadarmış, buraya kadarmış be Hüsnü...
Ulu Tanrının ağır misafiri olursun inşaallah.
Biz senin için Hüsn-ü zan üzereyiz...

Olüme yattım bu gece.
Ağırdan ağırdan sanırım vakit geldi.
Benim de ağlayanım derin derin düşünenim olacak.
Anam ile bacımın bağrı yanacak,
Yarimin dünyası kararacak belki. 
Gitmek ardına bile bakmadan usulca.
Bir elveda bile demeden gitmek.
Gözlerini kapatmak bir daha istesende açamamak sonunda.
Sonunda bir beyaz elbise boydan boya.
Güneşi görememek, anamı görememek,
Yari görememek var bu gecenin sonunda.
Sabahı olmayacak bu gecenin,
Sabahı olmayacak benim için...
İhsan Temel
YORUM EKLE