Millet İttifakında Son Durum

Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana henüz 3 ay geçmiş olmasına rağmen Türkiye yeni bir seçim atmosferine girdi.

Partiler bir yandan seçim sonuçlarından gereken dersleri çıkarmak için uğraş verirken bir taraftan da olanca hızıyla yerel seçimlere hazırlanmaktalar.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin galipleri yanı Erdoğan Hükümeti ve müttefiki ekonomik sorunlarla boğuşurken, millet ittifakı partileri iki guruba ayrılmış olarak başka tartışmaların içindeler.

Saadet Partisi, Deva, Gelecek ve DP gibi küçük ortaklar Millet ittifakının kazananları olarak elde ettiklerinin tadını çıkarmaktalar.

Malum, emek vermeden sadece mevcudiyetleriyle çok sayıda milletvekili ile TBMM’de temsil fırsatını buldular.

İYİ Parti ve CHP ise oldukça sancılı bir süreç geçirmekte.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde hezimete uğrayan CHP lideri Kılıçdaroğlu koltuğunu koruma savaşı vermekte.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini değiştirme hedefiyle Millet İttifakına katılan İYİ Parti lideri Akşener ise partisinin kayıplarını telafi etmek üzere yeni bir yol haritasını ve stratejiyi uygulamaya koymuş durumda.

Kaybedilen seçimin hemen ardında sonuçların yarattığı hayal kırıklığı CHP’li siyasetçileri ve partiye gönül verenlerin Kılıçdaroğlu’na olan güveni büyük oranda aşındırmıştır.

CHP’lilere yönelik olarak yapılan tüm anketler Kılıçdaroğlu’nun artık genel başkan olarak istenmediğini ortaya koymakta.

Kendisinin liderliğinde girilen tüm seçimlerde başarılı olamayan Kılıçdaroğlu ise şimdilik genel başkanlığı bırakmak istememektedir.

Partide sahip olduğunu düşündüğü delegelerle de göreve rahatlıkla devam edebileceğini değerlendiren Kılıçdaroğlu’nun yaklaşmakta olan Kurultayda ne yapacağı merakla beklenmektedir.

İYİ Partiye gelince orada durum CHP’den çok farklı.

Her şeyden önce Akşener’in liderliği konusunda bir kaç cılız ses dışında kayda değer bir itiraz söz konusu değil.

İYİ partide tartışmanın temelini öncelikle parti olarak beklenenin altında oy almış olmak oluşturuyor.

Seçimden sonra uzunca bir süre kamuoyu önüne çıkmayan Akşener özellikle 26 Ağustos ve sonrasında yaptığı açıklamalarla Türk kamuoyunun ilgisini İYİ Partiye çekmiştir.

O gün bu gün gündemin kontrolü Meral Akşener’in eline geçmiş durumda.

Kamuoyu ilgisinin Akşener’e yönelmesinde 14 Mayıs öncesine dair yaptığı açıklamalar etkili olmuştur.

Nasıl olmasın ki?

Erdoğan karşısında kolaylıkla alınacağı değerlendirilen bir seçim 2. Turda kaybedilmişti.

Yetmemiş Millet ittifakı başarısız olmuş TBMM’de çoğunluk da Cumhur İttifakına geçmişti!

Akşener tüm 6’lı masa toplantıları öncesi ve sonrasında “kazanacak aday” söylemlerini dile getirmesine rağmen yapılan hiçbir ankette diğer isimlerin önüne geçemeyen Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı olma hırsı seçimin kaybedilmesinde birincil neden olmuştur.

İttifakta tüm kararların tüm paydaşların aynı yönde oy kullanmasıyla alınacağının Kılıçdaroğlu ağzından ifade edilmesine rağmen Akşener’in itirazına rağmen 5’li mekanizmayla alınmıştır.

Oy çoğunluğuna dayalı olarak aday belirlenmesi Akşener’in dışlanması anlamına geliyordu.

Olaydan birkaç gün sonra parti organları ve CHP’nin ücretli ve fahri trollerinin olası bir mağlubiyetin nedeni olacağı yönlü bombardımanları Akşener’in direncini kırmış, istemeyerek de olsa masaya dönmesini sağlamıştır.

Millet ittifakında artık hiçbir şey eskisi gibi değildir...

Akşener Kılıçdaroğlu’na beslediği güveni tamamen kaybetmiştir.

Aday olabilmek için Kılıçdaroğlu, önce DP lideri Uysal’ı sonrada SP, DEVA ve Gelecek Partisini siyasi rüşvetle adaylığını desteklemeye ikna etmiştir.

Bu süreçte İYİ Parti ise adaylık konusunda 2 Büyükşehir belediye başkanını önermeye devam etmekteydi.

Sonuçta İYİ parti tabiri caizse Millet İttifakı anayasasına rağmen hukuksuzluğa uğramış, fiili durum yaratılarak bizzat Kılıçdaroğlu tarafından aldatılmıştır.

İşte bu aldatılmış olma duygusu ve güvenin ortadan kalkması nedeniyle İYİ Parti lideri Millet İttifakını kafasında bitirmiştir.

Bunun en belirgin nedeni Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisidir.

Şimdi ne olacak sorusunun cevabına gelecek olursak; birden fazla seçenekten söz etmek olasıdır.

-Birinci ihtimal Akşener’in ağzından ifadesini bulan İYİ partinin tek başına yerel seçimlere girilmesidir.

-İkinci seçenekse İttifaka İyi Partinin dâhil olmasını mümkün kılacak şartların oluşmasıdır.

Birinci seçeneğin hayata geçmesi durumunda elde edilecek oy oranına bağlı sonuçların olabileceğini tahmin etmek zor değildir.

Bu noktada Akşener’in Bursa’da söylediği “başarı hepimizin, başarısızlık ise benimdir. Başarısızlık durumunda gereğini yaparım” açılaması sorulara cevap niteliğindedir.

Yeni hükümet sistemi ve Cumhur İttifakının devam ediyor olması karşı bir ittifakın oluşmasını zorunlu hale getirirken muhalefetin ikinci büyük partisinin Millet İttifakına dâhil edilememiş olmasının doğuracağı tek sonuç vardır.

O da muhalefet açısından seçim başarısızlığıdır.

Muhalefetsizlik sarmalından tek çıkış yolu olarak CHP’de şartların değişmesi gözükmektedir.

Genel Başkan seçildiği günden beri hiçbir seçimden galibiyetle çıkamayan Kılıçdaroğlu CHP oylarında gözle görülür bir artış dahi yaratamamıştır. Kendisine bağlanan hiçbir ümit de yoktur.

CHP’ye ve Türkiye’ye yapacağı en büyük hizmet genel başkanlığı bırakmaktır.

İyi partiyi ve Akşener’i ancak yeni bir CHP genel Başkanı ikna edebilir.

Aksi takdirde yaşanacak yerel seçim hezimeti Kılıçdaroğlu’nun zaten sonu olacaktır.

Şimdi karar Kılıçdaroğlu ve CHP delegasyonunundur.

11 Eylül 2023

Ahmet Orhan

YORUM EKLE