Milli Mücadelede Din Adamları

 Diyanet İşleri Başkanlığının Ali Sarıkoyuncu imzasını taşıyan “Milli Mücadelede Din Adamları” adında iki ciltlik bir yayını vardır. Bu kitap DİB’in dini eserler dışında belki de yayınladığı en önemli eserlerden biridir. Bu kitabı hem İslamcı geçinen Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının hem de din duygusunu önemsemeyen keskin laikçilerin de okumalarını tavsiye ederim. Son yıllarda Diyanet artık böyle eserler yayınlamıyor.

Kim bilir Devletin tepesinde Atatürkçülük yeniden rağbet görmeye başlayınca belki yeniden bu tür eserler çıkarabilirler.



Gazi Mustafa Kemal’in idam fermanını onaylayan ve katli vaciptir fetvası veren Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin adının bir İmam Hatip Lisesine verilmesi skandalı ardından bu konunun ele alınması vacip oldu. Her ne kadar bu skandal karar geri alındıysa da samimiyetlerinden şüphe duyarım. Zira böyle büyük bir hataya imza atanların yanlışlık olmuş demek yerine adının önünde ”Milli” ibaresi bulunan bakanlık koltuğunu derhal boşaltması icap ederdi. İstifa etmiyorsa bunca yıl sonra Atatürkçülüğe soyunanlarca azledilmesi gerekirdi.



Dün kadim dostumuz DYP Denizli Milletvekili merhum Haluk Müftüler’in vefatının seneyi devriyesi münasebetiyle evlatlarınca düzenlenen mevlit ve hayır yemeğinin davetini aldım. Haluk Müftülerin dedesi Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi Denizli’de Müdafa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetinin (Kuvayı Milliye) kurucusu ve reisiydi. Büyük dedem Demirci Müftüsü hacı İbrahim Hakkı Efendinin de yakın dostu ve dava arkadaşıydı. Her ikisinin ve daha birçoklarının mücadeleleri yukarıda zikrettiğim kitapta detaylı olarak anlatılmaktadır. Her ikisi de Milli Mücadelenin cihat kabul edileceğine dair Ankara Müftüsü ve Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Rifat Efendinin (Börekçi) fetvasını Anadolu’da ilk tasdik eden müftülerdendi. 
Anadolu’nun birçok kentinde Kuvayı Milliye teşkilatları bu eserde adı geçen müftülerce kurulmuş, kimi riyasetinde, kimileri ise idare heyetlerinde aza olarak bulunmuşlardır. Hemen hepsi de görev bölgelerinde ahaliyi Kuvayı Milliyeye iltihak yönünde telkinlerde bulunmuşlar, vaazlarında milli mücadelenin kutsallığını anlatmışlardır.



Mustafa Kemal Paşa da o günlerde Anadolu insanını Milli Mücadele etrafında toparlayabilmek için din adamlarının ne kadar önemli bir rol oynayabileceklerini biliyordu. Kendisi Samsun’a çıkışından Ankara’ya varışına kadar gittiği her yerde din adamları ile görüşmüştür. Onlar da Mustafa Kemal’i karşılayıp destek ve bağlılıklarını bildirmişler, Mustafa Kemal de onlara itibar ve iltifat etmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihindeki Samsun’a çıkışında mutasarrıf hastalığı sebebiyle karşılamaya gelememişti. Belediye Reisi yoktu. Belediye Meclisi’nden Hacı Molla, şehir namına Mustafa Kemal Paşa’ya hoş geldiniz demişti. Mustafa Kemal’in Havza’ya gelişinde, ulemadan Hacı Mustafa Efendi’nin başında bulunduğu bir heyet ziyaretine gelerek durumu görüşmüşlerdi. 15 Haziran’da Amasya’ya gelişinde kendisini karşılayanların başında bulunan Müftü Tevfik Efendi’nin “Paşam… bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun” hitabı karşısında Paşa’nın gözleri yaşarmıştı. Mustafa Kemal Paşa’yı Erzurum’da karşılayanların başında Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Erzurum Şubesi Başkanı Raif Hoca, Sivas’ta karşılayanların başında ise Müftü Abdurrauf Efendi bulunuyordu. 



Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nin kendisinin başkanlığında seçtiği dokuz kişilik Hey’et-i Temsiliye’de iki tane din adamına yer vermişti: Erzurumlu Raif Hoca ve Erzincan’dan Nakşi Şeyhi Fevzi Efendi. Kongre kararlarını göndererek desteklerini istediği önemli isimlerin arasında da din adamları önemli bir yer işgal etmekteydi. Bitlis’te Küfrevizade Şeyh Abdülbaki Efendi, Şeyh Mahmut Efendi, Norşins’li Meşayih-i İzamdan Şeyh Ziyaeddin Efendi başta olmak üzere birçok din adamı ve kanaat önderlerinin hepsinden de olumlu cevap almıştı. Kısacası Anadolu’nun hemen her tarafında dini önderlerin teveccühünü kazanmıştı. 



İşgal kuvvetlerinin Türk halkının hürriyet ve bağımsızlığına, milli ve manevi değerlerine tasallutu karşısında Mustafa Kemal tarafından yakılan Milli Mücadele kıvılcımına fedakarane gayret ve hizmetleriyle destek veren din adamları, söz konusu işgalcileri şaşırtmaktan geri kalmamıştır. İstanbul'daki durumu değerlendiren İngiliz gizli servisi yetkilisi Haron Armstrong'un şu sözleri oldukça dikkat çekicidir: 
“Bizler Türk din adamlarının bu mevzularda faal rol oynayacaklarını asla tahmin etmiyorduk. Araştırmalarımız Türk mukavemet güçlerinin meydana çıkarılması yolunda müspet netice vermeyince ısrarlı ihbarları değerlendirerek tekkeler, dergahlar, mescitler, camiler gibi dini müesseseler üzerinde yoğunlaşarak din adamlarını takip ve kontrole başladık. Elde ettiğimiz malumat ve hakikatler bizleri hayrete düşürdü. Bunlar münhasıran telkinlerle ve maneviyatı yükseltmekle iktifa etmemişler, fiili olarak da direniş teşkilatları içinde bizzat vazife almışlardı. Halk üzerinde tesirleri fevkalade olduğundan, üzerlerine aldıkları vazifeleri muvaffakiyetle ifa etmişlerdi.”



İngiliz ajanlarının bile hakkını teslim ettiği, vatanperver müftülerimize, din adamlarımıza karşılık bu Mustafa Sabri Efendi kimdir ki, adı okula verilmiştir? Mustafa Sabri Efendi Tokat’ın Kat köyünde doğmuş bir Anadolu çocuğu idi. Özel olarak seçilerek önce Kayseri’de medrese eğitimi almış daha sonra da İstanbul’a götürülerek İngiliz muhiplerinin proje talebesi olarak yetiştirilmiştir. Kısa sürede yükselerek İngiliz yanlısı hükümetler döneminde hep üst düzey görevlerde bulunmuştur. Şeyhülislamlığı döneminde Mustafa Kemal’in idam fermanına icazet vermiş, Boğazlayan kaymakamı Kemal Beyin idamına sebep olmuştur. Milli mücadeleye karşı Papadan yardım dilenmiştir. İşler tersine gidince de ülkeyi terk ederek kaçmıştır. Ne tesadüftür ki; kendisine ilk kucak açan Halife ordularına ihanet ederek İngilizlerle işbirliği yapan ve Osmanlı’yı arkadan hançerleyen Mekke Şerifi Hüseyin olmuştur.



Eğer Sayın Milli Eğitim Bakanı, okula Mustafa Sabri adının sehven verildiği savında samimiyse, eğer yıllar sonra Atatürk’ün adını telaffuz edebilenler samimilerse onlara bir teklifim var. Gelin, “Milli Mücadelede Din Adamları” kitabında adları geçen, yaptıkları hizmetler anlatılan vatansever kişilerin adlarını görev bölgelerindeki İmam Hatip Liselerine verelim. Hele, hele Manisa gibi işgal altındaki bölgelerin müftüleri, her an ölüm tehlikesi altında, kelle koltukta vatanın kurtuluşu için halkı telkin ve tenvir etmekten, Kuvayı Milliyeye davet etmekten bir an bile tereddüt etmezlerken bu paye onlara az bile gelir. 



Çok değerli Demirci Kaymakamı Sayın Mutlu Akyol Beyefendiye arzımdır: Demirci Anadolu İmam Hatip Lisesinin adının “Demirci Hacı İbrahim Hakkı Efendi Anadolu İmam Hatip Lisesi” olarak değiştirilmesi için Manisa Valiliği ve MEB nezdinde gerekli girişimlerin yapılması hususunu arz ve teklif ederim.
Kalın Sağlıcakla…

Naci Akın

- - - -

YORUM EKLE