Mühimmat Bitti…

 Savaş kaybeden İngiliz kumandan divan-ı harbe verildi. Hindistan’da derdest edilerek, İngiltere’nin en güvenli askeri cezaevinde hücreye kondu. Komutan tutuklu olduğu cezaevinde kendinin suçsuz olduğunu ve yenilginin sebeplerini anlatan klasörlerce savunma hazırladı.

Aylar sonra duruşma günü geldi çattı.

Savcı iddianamede yazılanları özetle tekrar okudu ve komutanın cezalandırılmasını istedi.

Hâkim, sanığa “iddiaları duydun, kendini savun” dedi.

Masanın üzerindeki klasörlerden 1 numaralı olanını telaşla buldu.

Alnındaki heyecandan oluşan teri sildi ve okumaya başladı.
“Sayın yargıç, savaşı kaybetmemizin birçok sebebi bulunmaktadır.

Şimdi size bunları masanın üzerindeki klasörlerden sırasıyla maddeler halinde sunacağım.”  Ve okumaya başladı:

1) Mühimmat bitti.

2) der demez yargıç hemen araya girdi, sözünü kesti.
Tamam okuma… Mühimmat bittiyse, gerisine gerek yok…” dedi.



Ülkenin şer güçlerin provakasyona açık hale geldiği şu günlerde, özellikle yöneticilerin çok hassas olması gerekirken, medyanın büyük bölümünün de katkısıyla halkın iyice gerildiği görülmelidir.
Halkın güvenliğini sağlamakla görevli personelin Rus Büyükelçisini hedef alması, medyada yapılan Halep yayınlarından bağımsız düşünülemez.

Muhtemelen uçak olayındaki gibi, bu olay da Fetö Terör Örgütünün üzerinde kalabilir.

Halep mezalimini protesto etmek başka, eylem yapmak başkadır. 
Tuzun kokması bu olsa gerek.
Devletin polisi de terör eylemi yapıyorsa gerisini yazmaya gerek yok.
Anlayacağınız, mühimmat bitti…
Ahmet Duman
YORUM EKLE