Off The Record Ali Çetin "Büyük Türkiye Partisi'nde Küçük Siyaset ve Ticaret" -2-

YAZININ 1. BÖLÜMÜNÜ OKUMAK  İÇİN LİNKİ TIKLAYINIZ

Off The Record Ali Çetin "Büyük Türkiye Partisi'nde Küçük Siyaset ve Ticaret" -1-

Manisa Son Haber - Mustafa Temiz | https://www.manisasonhaber.com/off-the-record-ali-cetin-buyuk-turkiye-partisi-nde-kucuk-siyaset-ve-ticaret-makale,393.html

Mustafa Erol partiden istifa ettiğini açıkladıktan sonra Ali Çetin ile irtibatı koparmaz.

Ali Çetin sürekli kendisini aramaya devam eder. “Adnan Menderes Dernekleri Federasyonu iş adamı  Fatih Kavaloğlu’nun yanında yer alacağız, siyasete onların yanında devam edeceğiz” der. Erol her sözünün başında diyor ya “ ben bu adama inandım” buna da inanır.

Günler içinde Çetin Erol’a başka bir teklifle gelir. Kendisine önemli bir markanın İşitme cihazı Denizli Bayiliğini vereceğini, iş ortağı olacaklarını söyler. Erol, Çetin’in kendi ifadesiyle bu sözlerine de inanır. Zira Çetin bu bayilikle beraber oto yıkama servislerine de bir makine konulacağını, bu servislere 10 adet makine konulacak, bu gelirle, hem işitme cihazı, hem bu servislere konulacak cihazların aylık 25 bin lira gelir getireceğini söyler. Erol bu rakamlara da inanır. Kendisi emekli olamadığı için Fransa’da işsizlik aylığıyla mütevazi bütçeli bir hayat sürmektedir, Çetin’in terennüm ettiği gelir miktarı onun içinde cazip gelmiştir.

Mustafa Erol, Çetin’in bu sözleri karşılığında, ödünç bulduğu parayla aldığı uçak biletiyle Türkiye’ye gelir. Denizli’de dayısının oğlununda şahit olduğu süreçte, bankadan kredi alır ve işin başlangıcı için 10 bin lirayı Ali Çetin’in eline sayar. Erol, Çetin’in ifade ettiği tabloya göre, paraya para demeyecektir. Aylık 25 bin lira az para değildir. Bir tane sekreter çalıştırılacaktır, bir ofis kiralanacaktır.

Tekrar Fransa’ya döner.

Bu arada Ali Çetin’in oğlunun düğününe gelir. İzmir’de yapılan düğüne cebinde çeyrek altınla gelen Erol damat ve geline takısını da takar. Geri döndüğünde, Erol’u bu süre içinde Çetin kendisini aramaz. Defalarca yazar, mesaj atar, aramalarına cevap alamaz. Ali Çetin günler sonra irtibata geçer, Mustafa Erol'u yeniden arar, işlerin ayara geldiğini, oto yıkama servislerine 6-7 adet cihazın takıldığını onlardan gelirlerin kısa sürede döneceğini, işitme cihazı satışlarının da tanıtımlarını yaptıklarını anlatır. Türkiye’ye gelmesini ister. Erol,  tekrar uçakla Türkiye’ye gelir.

Onun hayal ettiği, işler ayara geldi, artık para kazanmaya başlayacağızdır. Denizli’nin Buldan ilçesi girişindeki bir akaryakıt istasyonu dinlenme tesisinde buluşulur. Ali Çetin’in yanında S.D. isimli şahıs, Erol'un yanında da tüm sürece şahit olan dayısının oğlu vardır. Laf döner dolaşır, ticari faaliyete gelir. Erol'un  ifadesine göre, Çetin burada kendisine servislere 10 adet tabela yaptırdıklarını, işitme cihazı ve servislere takılan bu cihazlarla firmanın reklamlarının yapılacağını, tanesi 750 liradan 10 adet reklam panosunun yaptırma parası, firmanın ofis kirası, bunun yanında sekreterin maaşını vermesi gerektiğini, işin ayara geldiğini, bundan sonraki süreçte tüm gelirin Erol'un  olacağını söyler. Erol, bir anda Türkiye’ye para almaya değil, daha üstüne para vermeye geldiğini anlar. Bu parayı veremeyeceğini yüksek sesle ve sinirlenerek anlatır. Bu arada Çetin yine alttan alır ve teskin edici canımlı cicimli sözlerle Erol'un nabzını düşürmeye çalışır. Çözüm anlamında paralar dönene kadar, hem kirayı, hem sekreterin biriken maaşını, hem de tabela paralarını zamana yayabileceğini söyleyerek, tabelacı M.S. ile ve ofis kiraladıkları şahısla görüşür. Oradan çıkılır yolda iken, şekeri düşen Mustafa Erol “şuralarda bir şeyler yiyelim, benim şekerim düştü, bir şeyler yemem lazım” der.

Bir pide salonuna girilir.

Bu arada sekreter Ö.C.’yi de arayan Ali Çetin onu da pide salonuna çağırır. Sekreter Ö.C. kısa sürede gelir yemeğe dahil olur. Yemekler yenir, Mustafa Erol bakar ki Çetin’den bir hareket yok. Bu kadar yaşadığı olumsuzlukların üstüne bir de 5 kişilik yemek parasını öder. Vedalaşma esnasında Ali Çetin telefonla konuşmak için pide salonundan önce çıkar, Mustafa Erol dayısının oğlu ile araca doğru yürürken, bir anda gördükleri aklını başına getirir. Erol, arkasını döndüğünde bir köşede Ali Çetin ile sekreter Ö.C.’yi işveren çalışan görüntüsünün dışında +18 ‘lik durumlarda görür, kan beynine sıçrar.

Mustafa Erol halen mağdur, siyaset yapmak için tanıdığı Büyük Türkiye Partisi çatısı altında samimi olduğu kişi tarafından onun iddiasına göre dolandırılmıştır. Erol, o atmosfere inandığı için, böyle bir siyasi parti içindeki şahsın doğru ve dürüst insan olduğuna inandığı için kandırıldığını söylüyor.

Ali Çetin’in verdiği bütün isimleri de arayan Erol en başta Fatih Kavaloğlu’nu da bu konudan haberdar eder, gıyabında kendisinin ismininde geçerek itimat sağlamak için konuşulan sözlere Kavaloğlu’da sinirlenir. Zira Erol'un Kavaloğlu ile ilgili Çetin’den duyduklarının hiçbiri de doğru değildir. Kavaloğlu bizatihi Çetin için pek iyi şeyler de söylememiş.

Çetin, Büyük Türkiye Partisi kurucusu olarak parti ile ilgili yetkili pozisyonunda durumlar içinde halen. Partinin konjüktüre göre, pozisyonlara göre halen kimliğini veya ciddiyetini de Erol olayında olduğu gibi kullanmaya devam ediyor. Görüştüğüm, bilgilerine başvurduğum, zamanında büyük ideallerle kurucu olmuş, yetkilendirilmiş insanlar da Çetin’in bu hallerinden haberdarlar, “aman aman” çekip, Çetin için “ Allah’a yakın, bizden uzak olsun” diyorlar. Bu insanlar doğrusu ya böyle bir süreci yaşadıkları içinde pişmanlıklar içindeler.

Mustafa Erol halen Fransa’da işsizlik maaşıyla yaşıyor. Çetin’in kendisine çizdiği pembe düşlerin etkisinden çıkabilmiş de değil. BTP ile başlayan yaşadığı siyaset ve ticaret içindeki yediği vurgunun şokunu yaşamaya devam ediyor.

Ali Çetin ise halen kendisinin kurduğu sanal pozisyonda, BTP’nin görselliğinde insanlara masallar anlatmaya devam ediyor. Kendisi ile BTP için görüşmemle başlayan sürecin ardından, yazdıkları çizdikleri tekin bir adam olmadığına da dair benim zihnimde de düşünceler oluşturmuş durumda.

Büyük Türkiye Partisi’nin küçük siyaseti ve ticaretinin merkezinde başta Mustafa Erol olmak üzere benzeri mağdur edilmiş insanlar ve diğer başka olaylarda da yine Ali Çetin var.

Görüştüğüm diğer insanlar isimlerinin bu isimle bir arada geçmemesi için rica ettiler, etik kurallardan dolayı onların isimlerini söz verdiğim için yazmıyorum.

Çetin’in ağzında “sizi Savcıya veririm” sözü, kırbaç gibi.

Bu ülke hukuk devleti elbette verebilirsin, bizde hukukun gereği, adalet tecelli etsin diye bildiklerimizi ortaya koyarız, hatta Müge Anlı’ya Esra Erol’a bile çıkabilirsin.

Mustafa Erol bu yaşadıklarını , bu programlara anlatsa, müracaat etse eminim ki programlara hemen kabul edilir.

Ekranın altına siyaset ile ticaret diye başlığı atarlar millet de seyreder.

Fena da olmaz, iplikler pazara çıkar, hem başka mağdurlar var ise öğrenmiş de oluruz.

Mustafa Erol, bence bu fikrimi değerlendir, ne dersin ?

Mustafa Temiz

31 Aralık 2019

YORUM EKLE