Sen Kimin Müftüsüsün?

Hani şu Yunan perest deli Kadir meşrepli sözde müftü var ya! Hani şu 30 küsur milyon Rumelili vatandaşımıza salyalarını akıtarak hakaretler eden müşrik müftü. Hah! İşte o. Onunla ilgili olarak Demircili duayen siyasetçi bir dostumuz aradı. Hal, hatır sorduktan sonra “sizin aile lakabınız müftülerdir, öyleyse bu adamı analiz etmek de sana düşer. Ne de olsa müftülerin siyasetteki ve basın dünyasındaki temsilcisi sensin, hadi deyiver bakam” dedi. Eh doğru söze ne denir? İş başa düştü.

            Atalarımız Hoca Ahmet Yesevi’nin yolundan giden Horasan’dan Anadolu’ya ilim ve İslam’ı öğretmekle görevlendirilmiş Emir Mehmetlerdir. Büyük dedem İbrahim Hakkı Efendi, onun babası ve daha üstleri de hep müftü ve aynı zamanda müderris oldukları için Müftüler diye anılmışlar. Hem de öyle sıradan din adamı değildiler, en büyük hocalardan, Mısır’da, Bursa’da, İstanbul’da yüksek medreselerde yetişmiş, ünlü âlimlerden icazet almış bugünkü literatüre göre alim, ilahiyat profesörü düzeylerinde olan kişilerdiler.

            İbrahim Hakkı Efendi Ankara Müftüsü Börekçizade Rifat Efendi ve Ankara ulemasının hazırlayıp Mustafa Kemal’e arz ettikleri, milli mücadelenin cihat sayılacağına dair fetvasını Anadolu’da ilk tasdik eden müftülerdendir. Soyadı kanunu çıktığında hayattaydı, oğulları (dedem ve amcam) Müftüler soyadı almak istediler. Ancak o buna karşı çıkıyor, “herkes müftü olabilir o bir ayrıcalık değil, biz akıncılarız, hem de ben Demirci Akıncıları reisi İbrahim Ethem’in kaymakam vekiliyim, Akıncı olsun” diyor. Ancak o soyadının Atatürk tarafından İbrahim Ethem beye verildiğini öğrendiklerinde ona olan hürmetlerinden “Akın” olarak tescil ettiriyorlar.

            Meğer İbrahim Hakkı Efendi ne kadar haklıymış, bunun gibi cühela takımından müşrikler de müftü olabiliyormuş. Yaptığının müşriklik olduğunun, haram kılınan gıybet olduğunun farkına bile varamayacak kadar ilimden yoksun biri de müftü olabiliyormuş. Geçmişimi, atalarımı bu kadar ayrıntılı anlattım ki; “Keşke Yunan kazansaydı” diyebilecek kadar alçalabilen bir zata muhabbet besleyen birileri çıkar da bu din bilmez, kitap bilmez müftü hakkında anlatacaklarımı dine karşıymışım, düşmanlık besliyormuşum diye iftira atamasınlar. 

            Şimdi gelelim sana sözde müftü efendi…

Sen kimsin ki; yüzyıllarca Balkanlarda Ezan-ı Muhammediyi semalarda yankılandıran, bayrağımızı dalgalandıran, sınırlarımızı koruyan, İslam’ın bayraktarlığını yapan evladı fatihana iftira edersin? Sen bilmez misin ki; kim mümindir, kim münkirdir onu ancak yüce rabbim bilir? Sen kendini yüce Allah’ın yerine mi koyarsın ki; onun vereceği hükmü sen vermişsin? Bu Allah’a şirk koşmaktır, düpedüz müşrikliktir. Sen müftü falan olamazsın, bırak müftü olmayı Kocatepe camiinin otoparkına değnekçi bile olamazsın. Hiç olmazsa onlar bile yaptığının müşriklik olduğunu bilir. Bak bilmiyorsan öğren Nisa suresi 48 ayet ne diyor: Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur.

            Sen biliyor musun ki; Yunanistan’da Batı Trakya ve doğu Makedonya’da Müslüman Türk halkı Yunan hükümetinin atadığı Müftüyü tanımazlar, ardında namaz kılmazlar. Kendi seçtikleri Müftüyü tanırlar ona inanırlar onun talimatlarına uyarlar. Bundan böyle 30 milyon Rumelili yurttaşlar Akçakocalılar ve gerçek müminler de senin müftülüğünü tanımasalar yeridir.

            Bak müftü efendi ben o toprakları kendi arabamla karış karış dolaştım. Selanik’te Dırama’da, Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç, Dimetoka ve daha birçok kentte ecdat yadigarlarını gezdim biliyor musun? Camilerimizin çoğu Unesco dünya kültür mirası koruması altında. Dahası nerede minare gördüysem o köye girdim, soydaşlarla kucaklaştım, dertleştim, kahvelerini içtim. Plakada TR görenler hemen gelip yanaştılar kimi ararsınız? Diye sordular. Beni de evladı fatihan torunu sandılar. Ne fark eder ki; Türk’üz ve Müslümanız kucaklaşmak için o yetiyor zaten. Haa! Şunu da söyleyeyim Batı Trakya mübadeleden muaf tutulmuş ama Türk olmayan Müslümanlar da mübadil olmuşlar. Yunanca konuşan Müslüman Patriotlar, Pomaklar, Rumence konuşan Müslüman Ulahlar, Arnavutlar, Makedonlar da gelmişler, hem de sevinçle koşa koşa, hür ve Müslüman bir ülkeye gelmenin coşkusuyla. Hepsi kökleri farklı da olsa ne mutlu Türküm diyene diyerek gelmişler. Bizden de Rumların haricinde, öz be öz Ortodoks Türkler, Anadolu Ortodoksları, Karamanlılar, Gagavuzlar da oraya gitmişler. Onlarda hala Türkiye özlemi var torunlarına bile Türkçe öğretmişler, hatta Pontuslular bile Türkiye özlemi içindeler. Ben tanığım, kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm.

            Selanik’in orta yerinde kocaman bir cami vardır. Hamidiye camii ben gittim gördüm. Sen mutlaka görmemişsindir, görsen öyle abuk subuk konuşup gıybet yapmazdın. Ha! Bu arada şu din bilgini, tazele cahil demesinler. Gıybet de haramdır, iftira atmak büyük günahtır, öğren de gel. İşte o Hamidiye caminin senin aşağıladığın, Selanikli zengin Sebabataycıların bağışlarıyla yapıldığı söyleniyor. Ben bu Sebataycılık nedir bilmem, merak da etmem ama bildiğim tek şey Yahudi hahamların hışmına uğradığı, Padişaha şikayet edilerek yargılandığı ve Müslümanlığı seçtiğidir. Bağlılarının da Müslümanlığı seçerek dönme olarak adlandırıldıkları bilinmektedir. Ölümünden sonra tüm bağlıları karısı Ayşe’nin etrafında birleşerek Selanik’e göçmüşlerdir o tarihteki sayılarının 500 kadar olduğu söyleniyor. Müslüman oldukları için mübadelede onlar da Türkiye’ye gönderilmiş çoğunluğu da İzmir’e, İstanbul’a yerleşmişlerdir. 200 yılda çoğu karışıp kaybolmuştur, kalanlar ise birkaç bini geçmezler. Geçseler ne olacak? 50 bin, 100 bin olsalar ne olur? Sen tutmuşsun 30 milyon vatandaşımızın yüzde 90’ı dinsizdir diye iftira ediyorsun yazık sana. Senin gibi ırkçı ve yobaz kafalılar, aklı eksik ünlü bir hoca ve Soner Yalçın dışında kimse de bu sebataycılık nedir, ne değildir, diye araştırıp sormuyor.

            Eyy! Soytekinoğlu, ataların belli ki soylarının tekin olduğuna inandıkları için bu soyadı almışlar. İster tekin olsun, ister olmasın beni kimsenin soyu, sopu, dini, inancı, mezhebi,  etnisitesi ilgilendirmez. Şimdi başka biri çıksa da Trabzon Araklı’danmışsın, Pontuslu musun? Yoksa Hristiyan Gürcülerden misin? Diye sorsa gıybet yapmış olur mu, olmaz mı? Tabi ki olur, böyleleri çıktı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’na Pontuslu denmedi mi?

Yazıklar olsun sana ve senin gibilere. Sizin yüzünüzden insanlarımız dinden soğuyor, Atatürk’ün kurduğu Diyanet teşkilatına güven azalıyor, gençler, deizme doğru kayıyor. Bunu ben söylemiyorum, üniversitedeki hocalarınız söylüyor, bu vebal kimindir? Sadece senin değil tabi ki; Yunan perest fesli deli Kadir zihniyetinde olanlar ona muhabbet besleyenler de var.

Benim ailemde, geçmişimde, köklerimde Selanik’ten gelen kimse yok ama kız alıp vermekle hısım, akraba olduğumuz çok kimse var. Onlardan gayri on binlerce dostum kardeşten öte arkadaşım var. Kürt de var, Çerkes, Gürcü , Laz ve başkaları da var biz birlikte Türkiye’yiz. Ne sen ne senin gibiler büyük Türkiye’yi bölemez. Kalın sağlıcakla…

29 Mayıs 2021

Naci Akın

- - - - - - -

YORUM EKLE
YORUMLAR
Kazım Aysan
Kazım Aysan - 3 yıl Önce

Aynen.her köşede yeni şeyler öğreniyoruz.teşekkürler Naci Akın abim