Sesimi duyan var mı ?

 Geçtiğimiz hafta Uluslararası Birinci Demirci Sempozyumu nedeniyle Demirci’deydim.

Demirci bir ilki gerçekleştirdi, ilk kez uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Ufak tefek aksaklıklara rağmen amacına ulaştığını söyleyebilirim. İkincisinde bunların da düzeleceğinden kuşkum yok. Yurt içi ve yurt dışında sayısız konferans, kongre, seminer, panel, sempozyum, kolokyum ve benzeri birçok toplantıya katılmış, konuşmalar yapmış, tebliğler sunmuş, hatta bazılarını bizzat organize etmiş biri olarak elbette görüşlerimi yetkililerle paylaşacağım. Amaç daha iyiye ulaşmak, yararlı çıktılar elde etmek. Şahsen ben her zaman deneyimlerin paylaşılmasından yana olmuşumdur. Sayın Dekanı, Meslek Yüksek Okulu Müdürü dostumuzu, her şeyden önce böyle bir teşebbüste bulunarak ilçemize fayda sağlamasını umut ettiğimiz bir yükün altına girdikleri için kutluyorum. Emeği geçenlere de teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle dostlarla kucaklaşıp bol, bol hasret giderdik. Gündüz mesailerinde, Demirci tarihi, ekonomisi, kalkınma çabalarıyla ilgili biraz bilimsel biraz da temenniler içeren sohbetlerimiz oldu. Akşam sohbetlerinde ise konu elbette siyasetti. AKP’li olarak bildiğimiz birçok dostumuz bile gidişattan memnuniyetsizliğini dile getirerek çıkış yolu arıyordu. Siyaset ve çıkış yolu söz konusu olunca, Sayın Meral Akşener ve kurmayı planladığı yeni parti gündemin başına oturdu. Ben fikir beyan etmekten çok vatandaşın ne düşündüğünü öğrenmeye çalıştım. Zira ben düşüncelerimi aylardır yazıyorum ve paylaşıyorum.



Oturduğumuz mekanlarda hemen masamızın etrafında bir halka oluşuveriyor. Gidişattan memnun olmayan vatandaşlarımız acaba Ankara’dan şavklı bir haber var mı diye can kulağıyla bizi dinlemeye geliyorlar. Döneceğim gün bir düğüne katılıp, keşkeğimizi yedikten sonra bir kahve içimlik oturduk bir yere. Öyle uzun boylu oturacak değildik ama ne mümkün. Arka taraftan bir dost hemen bize yöneldi “abi sesini duydum geldim” diyerek oturdu masaya. Aylardır yazıyorum, konuşuyorum dilim döndüğünce anlatıyorum çıkış yolunu. Anlaşılan sesim yeni duyulmaya başlamış, ama hala yukarıdakilere ulaşıyor mu? Ondan şüpheliyim. Bende tekrar sormak istiyorum: “sesimi duyan var mı?”



Genç bir arkadaş hemen cep telefonunu çıkardı, sosyal medya hesabını açarak bir şeyler gösterdi. Aylardır iktidarı eleştiren paylaşımlar yapıyormuş kimse oralı olmuyormuş, üç, beş aydır yaptığı paylaşımlarda hem beğeni sayısı artmış hem de yorumlarıyla destekleyenler çoğalmış. Bunların hepsi AKP’li olarak bildiğimiz arkadaşlar, korku dağılıyor, insanlar doğru yolu bulmaya başladı diyor. En büyük beklenti ise merkez sağda ciddi bir hareket olması. Bu yüzden Meral Akşener hareketi ilgiyle izleniyor. Ancak birkaç ay öncesine göre Akşener’e olan ilgide azalma görüyorum.



Bu ilginin azalmasındaki baş nedenin Sayın Koray Aydın’ın çıkışları olduğu söyleniyor. Yeni oluşumun lider kadrolarının MHP eskileri olduğu ve bu isimlerinde %50 üstünde oy potansiyeline sahip merkez sağ seçmene heyecan vermediği söyleniyor. Bir başka eleştiri de eski komutanların kurucular heyetine dolduruluyor olması. Tansu Çiller’in de A takımı diyerek polis müdürlerini, komutanları meclise doldurduğunu ama ilk seçimde çakılıp kaldığını söylüyorlar. A.B.D’den harika çocuk diye ithal edilen bazı kurucuların ise tanınmadığını ve bu kişilerin Türkiye’nin şartlarını bilemeyeceğini söylüyorlar. Kısacası böyle bir oluşumun rağbet görmesi için kendilerinden olan, tanıdık simaları görmek istediklerini söylüyorlar. Hatta isimler de veriyorlar. Birisi de Manisa söz konusu oldu mu, biz sen var mısın, Rıza Akçalı var mı, Canuyarlar var mı? diye bakarız diye ilave ediyor.



Doğrusu, Sayın Akşener’in DP Genel Başkanı ile birlikte Merhum Menderes ve arkadaşlarının anıt mezarında samimi pozlar vermelerini çok olumlu bulmuş, “Akşener Doğru Yolda” başlığı ile de düşüncelerimi yazmıştım. Görüyorum ki; o gün yazdıklarımdan Sayın Akşener cephesinde gerçekleştirilen olumlu bir gelişme yok. Kamuoyu ile paylaşılan isimler de pek vatandaşlarımızı tatmin etmemiş. Anlaşılan o ki birileri hanımefendinin eteğinden çekiyor, az olalım biz olalım mantığıyla direksiyonu kaptırmak istemiyor. Hep söyledim, gene de söylüyorum. MHP taklidi olarak iktidara talip olamazsınız, % 50 potansiyele sahip merkez sağ seçmene yakın gelecek isimlerle ve söylemlerle yola çıkmazsanız hüsrana uğrarsınız.



Annemi Demirci Devlet Hastanesine kontrole götürdüm, arabamın muayenesi geçmiş vizeye götürdüm, sanayide bakım yaptırdım. Her gittiğim yerde etrafımı çevirenler aynı şeyi söylüyorlar, hepsinde aynı endişe. Büyük beklentileri olan Sayın Akşener’in hareketinin maalesef doğmadan öleceğinden endişe duyuyorlar. Ortada hala bir program yok, proje yok, vatandaşın ekonomisine çare bulacak tedbirleri yok, hamasetle nereye varacaklar? Diye de soruyorlar. Bazı şeyler dikkatten kaçmıyor, Devlet Bahçeli’ye yüklendiğinin yüzde biri kadar bile Sayın Erdoğan’a laf söylemiyor diyorlar. Sayın Rifat Serdaroğlu’nu takip ediyorlar ve hak veriyorlar.



Son noktayı siyasi çözümlemelerini keyifle dinlediğim bir dostum koydu. Bize bizden başka dost olmaz diyor. MHP’den yetişenlerin de Milli Görüşten yetişenlerin de ne dilleri, ne tavırları, ne halka bakış açıları ne de siyaset üslupları bize benzemiyor, vatandaşı cezbetmiyor diyor. Başlangıçta Tayyip Beyin üslubunun benzeştiği için kazandığı ifade ediliyor. Sayın Akşener’in de başlangıçta aynı üslubu kullandığı için tutulduğu, ancak etrafındakilerin üslubunun ise hiç benzemediği ifade ediliyor. Sayın İlhan Kesici’nin üslubunun ise tam da merkez sağın aradığı üslup olduğu söyleniyor.



Geçenlerde sosyal medyada bir fotoğraf paylaşıldı. Bizim arkadaşlarımızın da gözünden kaçmamış. Resimde İlhan Kesici, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal ve eski bakanlardan Gürcan Dağdaş bir arada görünüyordu. Sayın Dağdaş’ın da yıllardır merkez sağın güçlenmesi için çaba harcadığını biliyoruz, diğerleri ise malum. Tabanda bu fotoğraftan anlam çıkarılıyor, genç Genel Başkan’ın feragat göstererek DP’yi yeniden hak ettiği yere çıkaracak bir harekete öncülük etmesi bekleniyor. Sayın İlhan Kesici’nin liderliğinde bu işten bile değil deniliyor.



Dört günlük, Demirci kucaklaşmasından elde ettiğim sonuçları sizlere aktardım. Vatandaş arayış içinde, çıkış yolunun açılmasını dört gözle bekliyor. Seslerinin de duyulması için aracılık etmemizi istediler. Bende sesleniyorum, duyun bu sesi, vatandaşın sesini dinleyin, nasıl olsa son kararı onlar verecek. Yoksa hüsran, yine hüsran benden söylemesi. Duyamadım! Sesimi duyan var mı?
Kalın sağlıcakla.

Naci Akın

- - - -

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sevgi güvendik
Sevgi güvendik - 7 yıl Önce

Çok güzel bir yazı .gerçekler bu kadar anlatilabilir. Umarım okuyan anlayan ve ülke menfaatine yararlananlar olur.
Sevgiler...

Muhittin Battal
Muhittin Battal - 7 yıl Önce

Yazınızı okudum çok beğendim 10 yıldır kendi çevrem hep yazınızdaki konuyu anlatıyom İlhan kesici D P Nin genel başkanı olursa ilk seçimde d p Meclis'e girer Uysal 23nisan g Başkanı gibi

serdar tekin
serdar tekin - 7 yıl Önce

sesimi duyan var mı? derken, sadece sizin ve size ulaşanların sesini kastetmiyorsunuz değil mi?
ayrıca, "yoksa hüsran, yine hüsran" demişsiniz. şu an da hüsran olduğunu düşünüyorsunuz belli. vatandaşın sesini dinleyin diyorsunuz, bu an olan da istesek de istemesek de vatandaşın sesi değil mi?

HANIMAGA
HANIMAGA - 7 yıl Önce

yazılarınızı begeni ile ızlıyor ,sızı kutluyorum...kaleminize saglık....