Son Fırsat

Yanlış ile doğru, hukuk ile hukuksuzluk gibi birbirinden keskin çizgilerle ayrılması gereken olgular bile, iradenin tek güç merkezinde toplanmasının ardından hayatın normal akışı ve ahlak olgusu içinde önümüze şaşırdığımız, çelişkili, bildiklerimizi unutturan, ahlaklı insanları mutlu etmeyen sonuçları da gösterir hale geldi.

Okullarda ahlak tanımı “kendine yapılmasını istemediğin hareketi, sende başkasına yapma” diye öğretilmişti bizlere. “Senin özgürlüğün, başkalarının özgürlüğünü kısıtladığı yere kadardır’ da mutlu, huzurlu ve toplumda saygın insan olmanın formülü olarak kulağımıza küpe edilmişti.
Peki, bu olguları şimdi hayatımızın içinde ve insani ilişkilerimizde görebiliyor muyuz?
Bence hayır. 
Bu olgulara büyük zararlar verildi.

Türkiye iki kutuplu bir siyasi modele kendiliğinden gidiyor. 
Belki de her partinin kendi adayını çıkardığı ve sadece tek başına mücadele ettiği son seçimleri yaşıyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin demokrasinin işleyişinde nasıl pasif hale getirildiğini, yaşadığımız son süreçte çok rahat gördük.

Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin seçimin ardından irade ortaya çıktıktan sonra ne kadar demokratik ve ne kadar denetlenebilir olduğu yanı sıra, ülke genelinde her kesimi mutlu etmediği ve bazılarını da mağdur ettiği, geçen kısa süre içinde tamamen ortaya çıkmış oldu.
Bu sistemin hayat bulduğu süreçte, ardı ardına yaşanan doların yükselmesi, enflasyon artışları, hariciye sorunları yanı sıra vatandaşın evinin içine giren olumsuzlukların adı ise işsizlik ve geçim sıkıntısı olarak yansıdı.

Yerel seçimlerde yaşadığımız köye, mahalleye muhtar, ilçeye ile ve büyükşehire belediye başkanı seçeceğiz. 
Sonuç itibariyle bu makamların sahiplerini belirleyeceğiz, bizi yönetecek iradeyi ve kafa yapısını da oraya taşıyacağız.
Oy verip, kim gelirse gelsin demek bizim için bir lüks bu seçimlerde.
Çünkü ülkemizde demokrasi, hukuk, ekonomi normal seyrinde gitmiyor.
Oysa vatandaş olarak bu seçimde elimize yazımın başında belirttiğim ahlak, özgürlükler, hukuk, adalet ve demokrasinin, geçim sıkıntısının, enflasyonun, dış politikadaki başarısızlıkların hesabını kesme gibi bir imkân sunduğunu da unutmamalıyız.

Cumhur ittifakı adı konulan AKP ve MHP’nin karşı tarafa nasıl ayrıştırıcı bir dil kullanarak, “Zillet”, “ İllet” gibi ifadeleri yakıştırdığını duymayanınız kaldı mı?

Herkesi kucaklaması gereken, herkesin devleti olması gereken demokratik, hukuki, sosyal devlet dili sizce bu mu?
Bu ülkede yaşarken, kendinizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissettiğiniz günlerin sayısı her gün artıyor mu?

Cebinizdeki para ile ev geçindirmek, çocuklarınızın ihtiyaçları konusunda öncelik listenizle, cebinizdeki para arasında çok fark var ise, “herkesin ekonomisi kendi cebinde, demokrasisi ve adaleti ise yaşadığı ortamdan ortaya çıkar” sözünü hatırlatıyorum.

Çocuklarınızla ilgili gelecek endişesi çekiyor musunuz?
Haksızlık, hak etmeyenlerin liyakatsizce bir yerlere getirildiği, onların ortaya koyduğu icraatların içinde kul hakkı gözetmeden, değirmenin suyunu kendilerine çevirdiklerinden insan olarak rahatsız oluyor musunuz?

Kendi yanlış politikalarıyla ortaya çıkan, vatandaşı mağdur eden her konuda, günü birlik tedbirler uygulayarak, o mağduriyeti kendileri gidermiş gibi kahramanlık taslayan tavırlarından rahatsız oluyorsanız, işte bu seçimler, bunları ret etmek ve bu iradeyi sorgulamak için bir fırsat sunuyor.
Vicdanlı ve kendimize saygımızın olduğunu gösterme zamanıdır.
Bir sonraki yazımda ülke geneline yansıyan bu konuları Demirci ilçesine özel yazacağım.
17 Şubat 2019
Mustafa Temiz
YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet EREN
Ahmet EREN - 5 yıl Önce

anlamli bir yazi tebrikler sandik onumuzde onur ve vicdan ne demek beka millet devlet sevgisi ne demek gosterme zamani illetmi zilletmi!yoksa milletmi elbette millet....