Söylemedi Demeyin

 Son dönemece girdik, iki gün sonra saçlar kesilecek önümüze düşecek. Bugüne kadar çok şeyler söylendi, yazıldı, çizildi. İthamlar, iftiralar, tehditler havalarda uçuştu. Komplo teorileri üretildi, 15 Temmuz sonrası yekvücut halindeki Türk milletinin birlik ve dayanışması oya tahvil edilmek bile istendi. Bundan sonra kararı millet verecek.
 
Başından beri söyledim, yazdım. Bu bir seçim değil. Pazar günü gidip, AKP, CHP, MHP, SP, DP’yi seçmeyeceğiz, ülkenin geleceğini oylayacağız. Bu seçim meselesi değil rejim meselesidir dedik. Vay! Efendim ne bozgunculuğumuz, ne teröristliğimiz, ne hainliğimiz kaldı. Sonra kıvırdılar, saygın insan olduk ama iş işten geçti. Biz rejim meselesidir dedik, onlar inkâr etti. Sonunda Kürtçü, komünistliği tescilli bir danışman vekil eskisi ağzındaki baklayı çıkardı, rejim meselesi olduğunu itiraf etti. Virgülüne dokunmadan aynen aktarıyorum:
“Sessiz değil Halkımız gümbür, gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız?
Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor, 16 Nisan Kutlu Olsun”

Ne yani Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar halkın değil miydi?
Bu rejim değişikliğinin itirafı değil de nedir? Aklınızı başınıza toplayın, bu ifadeler Marksist Komünist terminolojinin, bölücü terminolojinin ifadeleridir. Sadece bu mu? Bir başka danışman da çıktı eyalet sistemi getirileceğini ima etti. Ülke bölünmeye gidiyor haberiniz var mı? Dinine, diyanetine, vatanına, milletine, bayrağına bağlı, milliyetçi muhafazakâr vatandaşlarımız, ister AKP’li, ister, MHP’li, hangi partiye gönül vermiş olursa olsun bu sözleri hazmedebilecek midir? 
Bu bal gibi rejim değişikliği talebidir. Sonra söylemedi demeyin.

16 Nisanda evet çıkarsa, 14 Mayıs 1950’de halkın helal oylarıyla tarihin derinliklerine gömdüğü Milli Şeflik yeniden hortlayacak, tek adamlık geri gelecek. Şimdi deniliyor ki; Atatürk de, İsmet Paşa da tek adamdı ne var bunda? Atatürk’ü istisna tutalım da zaten halk Milli Şeflikten bezdiği için devirmedi mi tek adamlığı? Türk milleti, çoğulcu demokrasiden yanadır, tek adamlığı asla kabul etmez.

Artık son iki gündeyiz hala anlamayan varsa son kez uyarıyorum. Sonra söylemedi demeyin.
Bu anayasa değişikliği ile iki partili bir sistem hedefleniyormuş. Yani kırk katır mı? Kırk satır mı? Tercihine mahkûm bırakılacağız. Kasabada iki bakkal var, birisi ehlisünnet gözüküyor ama tartısı hileli, bozuk, çürük malları kakalıyor. Ötekisi dürüst, tartısı düzgün sattığı mal birinci kalite ama o da nemrut adamın teki, sabah git dükkânı açmamış, akşam da erkenden kapatmış, tembelin biri. İstemez misin, üçüncü, dördüncü bir bakkal olsun, birini beğenmezsen gidersin öbürüne. Kırk katıra, 40 satıra mahkûm olursan, sonunda bir bakarsın yabancı market zinciri gelivermiş kasabaya, sonra yandı gülüm keten helva.
Sonra Söylemedi demeyin.

Evet dersen, demokrasinin birinci şartı kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacak. Yargı iyice siyasallaşacak. Dün köyünün, kasabanın, yolu, suyu, elektriği, ebesi, öğretmeni için, oğluna, damadına iş bulmak için siyasetçinin kapısına giderken, yarın mahkemeden torpil rica etmek için gideceksin. Ya hiç düşündün mü, hasmının torpili daha kuvvetliyse ne yapacaksın?
Söylemedi demeyin.

Evet dersen, meclisin hükmü kalmayacak, senin seçmediğin oy vermediğin kişiler bakan olacak, başkan yardımcısı olacak. Bunlar cumhurbaşkanından başkasına da hesap vermeyecek. Meclis denetimi imkânsız hale gelecek, yolsuzluk yapandan, hırsızlık yapandan senin temsilcin hesap soramayacak. Güven oylaması kalkacak, gensoru kalkacak, sözlü soru kalkacak. Kısacası senin seçeceğin meclisin bir memur kadar bile yetkisi kalmayacak.
Sonra söylemedi demeyin.

Yıllardır, Manisa’nın dağını, taşını, köyünü, kasabasını, on haneli Yörük obasına kadar gezdim.
Bize bazen inandınız bazen inanmadınız, bazen de inansanız bile gene kendi bildiğinizi yaptınız, ama izi hiç yanıltmadık. Söylediğimiz hemen her şey tecelli etti doğru çıktı, “sen haklıymışsın” diyenleriniz oldu ama iş işten geçti.
 
Bu kez kendim için bir şey istemiyorum. Ülkemin geleceği için istiyorum. Kundaktaki bebeleriniz, evlatlarınız, torunlarınız için istiyorum. Hak diyen, adalet diyen, hürriyet diyen, demokrasi, diyen, şehitler ölmez vatan bölünmez diyen, ezan susmaz, bayrak inmez diyen, refah ve saadet isteyen aziz milletim için istiyorum.

Önümüzde iki seçenek var.
Yol ayırımına geldik, burası köprüden önce son çıkış. Ya bu çıkışı kullanıp HAYIR diyeceksiniz. Hür ve kalkınmış demokrat büyük Türkiye’nin yeniden inşası için, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin huzur, barış, refah ve saadete giden yolunu açacaksınız, demokratik hukuk devletini koruyacaksınız, çok partili, çok sesli, herkesin özgürce kendini ifade edebileceği, Gazi Meclisimizi etkin kılacaksınız. Ya da sonu belli olmayan, dönüşü olmayan bir yola girip kaosa sürükleneceksiniz. 
Karar sizindir, sonra söylemedi demeyin.

Allah doğruların yanındadır, kalbi temiz niyeti halis olanların yanındadır.
Bugüne kadar ne aldandık ne de aldattık hep sizin yanınızda olduk, hep sizlerin, aziz milletimizin haklarını savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. 

Kazancınız bol, sofranız bereketli, yarınlarınız aydınlık, aklınız bedeniniz sağlıklı, yuvanız mutlu, oylarınız HAYIR’lı olsun.
Kalın sağlıcakla. 
Naci Akın
YORUM EKLE