Söyler Misiniz Biz Nerede Duralım?

 Referandum kararı alındıktan sonra “Hayır” diyenlere karşı adeta bir linç kampanyası başlatıldı. Tercihini hayırdan yana kullanacaklara hain, terörist, çukur yakıştırmaları yapıldı. Halk tepki gösterince çevir kazı yanmasın misali bir geri dönüş oldu. Şimdi biz öyle demedik teröristlerle aynı safta duruyorsunuz dedik deniliyor. Peki öyle olsun, biz de hangi safta duracağımıza bir bakalım.

FETÖ’cüler hayır diyor onların safında mı duracaksınız? Deniliyor.



Ben bugüne kadar darbeci teröristlerin, Penysilvanyadaki malum zatın ya da sözcülerinin hayır kampanyası yaptığını duymadım. Ancak, o zat için “en büyük Türk büyüğü” yakıştırması yapan, yere göğe sığdıramayan, methiyeler düzen, Ankara’yı parsel, parsel sunduğu iddia edilen, milletvekilleri, belediye başkanları, bakanlar evet diyorlar. Söyler misiniz şimdi biz nerede duralım?



PKK hayır diyor deniliyor. Peki tamam da Leyla Zana ile Altan Tan’ın evet diye açıklama yaptığı biliniyor, üstelik İmralı’nın da el altından gizlice evet mesajı verdiği iddia ediliyor. Ya bunlara ne diyeceksiniz? Dahası Apo’yla açılım pazarlığı yapanlar, mektuplarını meydanlarda okutup alkışlatanlar, altına imzamı atarım diyen yandaş yazarlar, Habur kapılarında teröristleri davul zurna ile karşılatanlar, çadır mahkemeleri kurup ayaklarına gidenler, şehirlerimize hendekler kazılıp isyan provaları yapılırken ses çıkarmayanlar, askerin elini kolunu bağlayıp operasyon izni vermeyenler evet diyorlar. Söyler misiniz biz şimdi biz nerede duralım?



Teamül olmadığı halde Barzani’nin bayraklarını göndere çektirenler, ondan evet için yardım umanlar, tek amaçları Kuzey Irakta kurulacak bir Kürt devletine ilerde katılmak olan Barzani’nin Türkiye’deki uzantıları KDP’ler evet diyorlar. Biz de onların yanında mı duralım?
Gözünü kırpmadan adam öldüren, domuz bağıyla bağlayıp işkence eden, sırf kadın haklarını savunuyor diye İslamcı bir kadını kaçırıp katleden, Diyarbakır’da barış, huzur ve sükunu sağlamak için gecesini gündüzüne katan Emniyet Müdürü Gaffar Okan’ı hain bir pusuyla şehit ettikleri ileri sürülen Hizbullah terör örgütü ve siyasi uzantıları evet diyor. Siz de onların safında mı duracaksınız?



“Verilecek her evet oyu Şeyh Sait’in ruhuna Fatiha okumaktır” diye pankart astıranlar, milli mücadeleye karşı gelip emperyalistlerin yanında duran İngiliz Muhiplerinin, Kürt Teali Cemiyetinin Teali-i İslam cemiyetlerinin bugünkü uzantıları evet diyorlar. Sen buna razı mısın?
Adnan Oktarlar, Cüppeli Ahmetler, kaplancılar ve ez cümle din istismarcıları, din tüccarları, milyonları istifleyip fukara millete şükür tavsiye eden riyakarlar evet diyor. Söyler misiniz biz de o tarafta mı durmalıyız?

 
Çocuk istismarcıları, vakıfları, onlara göz yumanlar, abartıldığını ileri sürüp görevini ihmal edenler, çocuk gelinleri ve kadına şiddeti hoş görenler evet diyor. Siz de diyecek misiniz?
İç savaş çağrısı yapanlar, kürsü basanlar, silah sıkıp hayırcılara göz dağı vererek bunu matahmış gibi paylaşanlar, hayırcıların toplantılarını basıp olay çıkaranlar, toplantı salonlarının elektriğini kestirenler, toplantıları sabote edenler, hayır afişlerini tahrip edenler, hepsi evetçi. Aferin iyi yaptınız sizin yanınızda duralım mı diyelim?



Cumhuriyet düşmanları, “Cumhuriyet Osmanlıya yapılan bir darbedir” diyenler, Cumhuriyet için “94 yıllık reklam arası bitiyor” diyenler, “Cumhuriyet ideolojisi devleti ele geçirdiği zaman devlet bozuldu” diyenler, Cumhuriyete “çamuriyet” diyenler ve daha birçokları hepsi evetçi. Ne yani bunların yanında mı dursaydık?



Bizim nerede duracağımız bellidir, tarafımız bellidir. Biz Cumhuriyetten, demokrasiden, özgürlüklerden yanayız. Bağımsız ve tarafsız yargıdan, hak, hukuk ve adaletten yanayız. Eşitlikten yanayız, tüm yurttaşların ayırım gözetmeksizin bu ülkenin eşit yurttaşları olduğuna inanırız. Milletin egemenliğinden yanayız, milli iradenin üstünde başka bir irade tanımayız ve bu iradenin hiçbir şart altında tek bir kişiye ciro edilmemesi gerektiğini savunuruz. Kuvvetler ayrılığından yanayız, idarenin tasarruf ve eylemlerinin şeffaf ve denetlenebilir olmasını, milletin temsilcisi vekillerin idareyi sorgulayabilmesini, gensoru verebilmesini, hükümet ve bakanlara güvenoyu verebilmesini ya da güvensizlik oyu vererek düşürebilmesi hakkının olmasını isteriz. Meclis dışında hiçbir kişi veya organın yasama yerine geçerek kararnameler çıkarabilmesini asla istemeyiz. İşte bu sebepledir ki;



Celal Bayar’ın kızı, torunları, Menderesin torunları, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan’ın torunları yakınları. 27 Mayısın acısını çekmiş tüm demokratların evlatları torunları hayır diyor. 
Şimdi nerede durmanız gerektiğine siz karar verin.

Söyler misiniz biz nerede duralım?  
Kalın sağlıcakla…
Naci Akın

-

YORUM EKLE