Yalnız ve suskun adam

 Demirci ‘de herkes birbirini tanır. Bizim buralarda meşhur bir söz vardır. “Salımda bir kişi eksik olmasın diye konuşmuyorum “. 


Yeni jenerasyon belki bunu kavrayamaz küçük bir açıklama yapıp devam edeceğim. Sal tabutların altında cenazenin omuza alınmasını sağlayan kalın ağaçtan yapılmış direklere denir. Cenaze camiye taşınırken sala omuz vermek için herkes sıraya geçer. Bu sözün ana teması da tabutum taşınırken sala omuzu değen kişi sayısı çok olsun, kimselerle küs veya dargın gitmeyeyim anlamındadır.


Bayramda Demirci ilçesinde yapılmış yersiz bir “ sular akmıyor “haberi yüzünden sosyal medyadan herkesin katıldığı gergin bir süreç geçti. Gerçi haberin yalan olduğu ve haberi yapanın foyasının ortaya çıkması kısa sürmedi ama, yine de insanlar gerildi. Yazılarımda bugüne kadar belli tasvir ve özellikleriyle isimsiz ifadeler kullanıyordum. Bu defa farklı olarak güzel bir çay sohbetinde aklımda kalanları isimleriyle yazacağım.


Demirci ‘de kamuoyunun önünde gelişen tüm olaylardan mutlaka haberim olur. Kamuoyundan kaçırılmış kamuyu ilgilendiren ters işlerden de haberim olur. Bu da gazetecilik mesleğinin bir cilvesi deyip konuya girelim.


Şimdi yer tarifi yaparken bile yine giydirmişsin diyecekler ama yeri tarif ederken bunu özellikle yazıyorum. Zülfiyare dokunalım ki iş hızlansın. Zaten buna kimsenin yalan veya abartı demesi mümkün değil. 


3-4 yıldır yapılamayan üstünde kara çarşaflar gerili Hacıhasan Camiinin Birlik Caddesi tarafında Ayboğan’ın eski ziraat ilaçları sattığı dükkânın önünde genç siyasetçilere rastlayınca selamlaştık. Kimler var AKP’nin ilçe yöneticileri Selami Amuca belediye meclis üyesi Behçet Özkul, Hakkı Gümüşdere, Mahmutlar’da son belediye Başkanı Cahit Çıracı ve çevredeki esnaflar. 
Çaylar söylendi kısa bir Demirci gündemi yapıverdik. Bayramda yukarıda bahsettiğim “sular akmıyor” haberinin ikinci ayağında televizyonun ana haber bültenine canlı telefon bağlantısı yapan Cahit Çıracı başkan sonuca rağmen kendinin yaşadıklarını dilinin döndüğünce anlattı.


AKP’li genç yöneticiler yapılan hizmetlerle ilgili, çıkan mevzuat ve aksiliklerle ilgili yapılan hamleleri ve girişimleri anlattılar. Selendi yolunun yapımı ile ilgili çıkan söylentiler,  STK ve hayırseverlerden toplanan parayla alınan Adalet Bakanlığının cezaevi yapacağı arsaya kadar her şeyi konuştuk. Alınan arsanın ortasından geçen yolun güzergâhı konusunu sordum. “O iş halledildi” dediler. Bu kez çarşıda birilerinin elinde gezen yolun güzergâhı ile ilgili iki Akaryakıt istasyonu ve bir okulu pas geçen yolun çizimlerinin olduğu güzergâhın krokisini sordum. 
Selami Amuca bu arsa ile geçecek yolun 42 metre uzaklıkta olması gerektiği meselesinin bir şehir efsanesi olduğunu, güzergâhın belirlendiğini ve bu mesafenin aksi yöne çekilebileceğini cep telefonundaki resmi plan üzerinden tarif etti. Ben bu planı arşiv anlamında istedim ancak veremeyeceğini söyledi ısrar etmedim.


Belediye hizmetleri ve yine haberlere yansıyan aksilikler ile ilgili laf çıktı. Behçet Özkul belediye meclis üyesi olarak biz gereğini yapıyoruz. Halkın arasında duyumlar, resmiyet anlamında sorumluluk risklerini hatırlatıyoruz. Ancak herkes görevini bilecek biz kendi sınırlarımız içinde kalıyoruz. Başkanın kendi tasarrufları var müdahale edemiyoruz çünkü bizim de görev alanımız belli gibi sözler ifade etti.


Ben ilçede yaşayan biri olarak ve gazeteci yapımla başka detaylar üzerinde de ufak ufak düşüncelerini öğrendim.


AKP Demirci İlçe Başkanlığı adayları üzerine onların düşüncelerini sordum. Herkes dilinin döndüğünce ama her zamanki gibi “Angara bilir” sonucunu kabullenmiş hallerini sergilediler.


Gözlemim şu ki AKP Demirci çıkış noktasındaki o ekip ruhunu çoktan kaybetmiş. 
Belediye Başkanı Selami Selçuk bir saf, meclis üyeleri bir saf, ilçe yöneticileri bir saf halindeler.
Şu an bu pasif görüntünün altında sanırım ilçe başkanı ve ekibinin kim olacağı sorusunun yanıt bulmayışı da bu pasif hali tetikliyor.
Çok şey konuştuk ama hiç kimse varacağı yere varıp kesin ifade kullanmamaya özen gösteriyordu.
Olması gerekenler, yapılması gerekenler bu genç siyasetçiler her şeyin farkındalar.
Kamuoyunda konuşulanlardan rahatsızlıklarını dile getirdiler, kendilerince cevabını bildiklerini terennüm ettiler ama hamleyi yapması gerekenlerin suskunluğunun adını bir türlü koyamadılar.
Düşünün benim o an ki ruh halimi…
Kalabalık bir ortamdasın... Cevabını bulmayı çok istediğiniz bir konu tartışılıyor... Kimsenin cevabı bilmediğini fark ediyorsun... 
Bir yere gelip tıkanan, sözlerin konuşulurken tam o final anında yumru olup ses tellerinde kaybolup gittiğini görebiliyorsunuz.


Adını çok düşündüm ve buldum. “Yalnız ve suskun adam “
Suskunluğun sebebi siyasette yalnız kalma pahasına, salının kalabalık olması hali değildir umarım.
Bir şeyin daha farkına vardım.
Partili Cumhurbaşkanının teşhisi doğru.
Yıllarda, beraber yürüdükleri yollarda, bu ekipte, yorgun mu yorgun.

Mustafa Temiz





- - - -

YORUM EKLE