Yurdum insanı

 Bizim insanımız her şeye rağmen hoşgörülü, saygılı, hatırnaz ve cömerttir. Yolun bir köye düşse: 
-Nene tarhana çorban, ayranın var mı desen; 
-Olmamı yavrım, tenezzül edip sen bizim ayranı içermisin der. 
İçersin, dua ve teşekkür edersin; 
-Allah razı olsun guzum tenezzül edip soframıza oturdun, Allah ne muradın varsa versin der. İkram edip bir de üstüne hayır dua eden başka hangi millet vardır.! Elde avuçta olanın en iyisini ikram etmek başka hangi millete vergidir acaba...

Elini omuzuna atmaktan, sarılıp sırtını sıvazlamaktan gayet hoşnut olur. Seni ilgilendirmese de ev halinden, çoluktan çocuktan, halden hatırdan sual etsen sohbet koyulaşır, “daha daha ne var ne yok” larla; karpuz kabuğu kazır gibi zorla mevzular çıkar. 
Avrupalılarda ikram kültürü hiç yoktur. Hele dokunma, sarılma sırnaşma kültürü hiç yoktur. Böyle bir şeye acayip tepki verirler. 
Hiç unutmam;Fransada geziyoruz. Her insanın Türk gibi, her memleketin Türkiye gibi olacağını sandığından olsa gerek bizim köroğlu, beş altı yaşlarında saçları altın sarısı sevimli bir Fransız çocuğun başını okşuyor. Çocuk ani bir refleksle elini iterek, başına toz-künge dökülmüş gibi saçlarını defalarca siliyor.
Unutup aynı saflıkla öğleden sonra yine, bizdeki: 
”Ah teyzem, amaniiin teyzem” muhabbeti ve samimiyetiyle, tipi tip bir ihtiyar kadının sırtna elini atmanın karşılığını bu defa daha şiddetle itilerek görüyor.
Bazıları,“üstünlük takvadadır” hadisini nakledip; Türk olmanın önemi olmadığını, Müslüman olmanın yeterli olduğunu söylerler. 

Türklerde bu hasletler Müslüman olmadan evvel de vardı. Bin yıllardan gelen gelenek ve kültürleriyle daha da pekiştirdiler. Üstelik bu özelliklere sahip bir Türklüğün, Müslümanlığa ne engeli var? Kitapların yazmadığı, ama Türklerin kitaba bakmadan uyguladığı bu güzellikler takvanın ta kendisi değil de nedir. Türklerin özelliklerine sahibolmayan diğer Müslim ve gayri müslim milletlerden, Türklüğün üstünlüğü işte buradadır, Müslümanlıkları da cabasıdır. 
Sonradan sokma siyasetin bütün ayrımcılığına rağmen, yine de bu özelliklerimizden ayrı düşmeyiz. Memleketimin gittiğim dağ başlarında, mahalle aralarında bunu hep görmüş ve yaşamışımdır. 
Yanız son zamanlarda herkesin eline pahalı mobil telefonlar tutuşturup bilhassa gençleri ve çocukları sohbetten, okumaktan men ederek cehaletin tuzağına düşürüyorlar. Ben hala okumaktan vaz geçmedim, mobil telefon almadım. Zaman zaman eş-dostla irtibatı kesmemek için masa bilgisayarından yazıyorum. Herkese birer koza örerek, kendi yalnız dünyasına klitliyorlar. 

Gogıl deposundan çer çöp malzemeler toplayarak duvarına asmaktan ibaret bir görsellik yarışına sokuyorlar. Yalanı yanlışı bol kalıp sözleri paylaşarak bilgi satma gülünçlüğüne düşürüyorlar. Telefona bakmaktan, birbirimize bakmaz olduk. Ben kendimizi kaybetmeden birlikte yaşadığımız geleneklerimizi mobil yalnızlıklara feda etmeyelim, adetlerimizden kopmayalım diyorum. 

Şimdi tarhana çorbasıyla ayran olaydı hep birlikte ne iyi giderdi... 
Cümleye selam eder, ağız tatları ve muhabbetli günler dilerim.

İhsan Temel
YORUM EKLE