Kaymakam Kantay'ın konuşması gündeme oturdu Cumhuriyetimiz 93 yaşında

Manisa 'nın Demirci ilçesinde Cumhuriyetimizin ilanının 93 yılı yapılan törenlerle kutlandı. İbrahim Ethem Akıncı Sentetik sahada yapılan törenlerde Demirci Kaymakamı Atila Kantay'ın yaptığı konuşma ilçede gündeme oturdu.

Kaymakam Kantay'ın konuşması gündeme oturdu Cumhuriyetimiz 93 yaşında
 Manisa 'nın Demirci ilçesinde Cumhuriyetimizin ilanının 93 yılı yapılan törenlerle kutlandı. İbrahim Ethem Akıncı Sentetik sahada yapılan törenlerde Demirci Kaymakamı Atila Kantay'ın yaptığı konuşma ilçede gündeme oturdu.
Demirci’de Cumhuriyetin kuruluşunun 93. yıl dönümü, coşkulu bir şekilde kutlandı.
Cumhuriyetimizin ilan edilişinin 93. Yılı kutlamaları Kaymakam İbrahim Ethem Akıncı Stadyumunda yapıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının ardından günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Demirci Kaymakamı Atila Kantay yaptı. Kaymakam Kantay konuşmasında;

“Kadirşinas Demircimizin hiç yorulmayan zarif hanımefendileri,
Akıncı Demirci'nin yılmayan yiğit beyefendileri,
Atalarına layık olduğunu yakın zamanda ispat etmiş demircinin gençleri ve geleceğimizin umudu çocuklarımız,
Ve bu bayramı fazlasıyla kutlamaya layık olan kıymetli çalışma arkadaşlarım,
15 Temmuz sonrası alnımızın akıyla kutlamayı hak ettiğimiz Cumhuriyetimizin 93. Yıl dönümü kutlamalarına hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Yıllar önce “güneşin doğduğu topraklardan gelen bir milletten” söz edilir.
         Bu Millet, Altay Dağlarında demiri eritip kılıç yapalıdan beri,
Yenisey Irmağının yanına anıt dikeliden beri,
Sancağına Anka Kuşunu koyalıdan beri,
Bütün Dünyanın kötüleri bu milletle uğraşır.
Uğraşır çünkü bu milletin adı; Kılıcına “cesaret ve merhamet”, sancağına “hürriyet”, diktiği taşlara da “Devlet” adını yazan “Türk Milletidir.”
Bu millet Orhun Anıtları diye söz edilen o kitabeye torunları için bir de nasihat kazımıştır.
“Birbirinize düşmeyin” demiştir.
“Ne yaparsanız yapın topraksız ve Devletsiz kalmayın” demiştir.
Binyıllar içinde dünyanın birçok kavimi yeryüzünde yaprak gibi savrulup tarih sahnesinden silinirken bu millet dimdik ayakta durdu ve büyük Osmanlı’ya kadar uzanan tarih yolculuğunda 14 büyük devlet kurdu.
Sonra 15. Büyük Devletimizi Osmanlı’yı kurduk.
Çok uzun yaşayanbu devlet Dünya milletlerine “İlay’ı kelimetullah” öğretti.
Zalimler bizden korktu. Mazlumlar bizi özledi, bizi bekledi…
Adriyatik’ten Kafkaslara, Kırım’dan, Afrika’ya kadar dünyanın en pahalı toprakları evimiz oldu.
Bu topraklarda bizden önce tutunamayanlar, üç şeylerini kaybettikleri için tutunamadılar.  
Ordularını ve ekonomilerini ve toplumsal yapılarını güçlü tutamadılar.
Gün geldi ordumuz zayıfladı bizde Nizam-ı cedidi kurduk. Mısır’da Napolyon’u dize getirdik. Rus ve Fransızlarla işbirliği yapan hainler Başımıza Kabakçı Mustafa’yı musallat ettiler. Sultan Selim’i Şehit verdik, Moldova’yı kaybettik.
Sekban-ı Cedid ile Yeniçeri birbirine düştü, su gibi kardeşkanı aktı. Dökülen sadece kardeş kanı değildi, Çok geçmeden Mora ve Cezayir döküldü topraklarımızdan.
Ne zaman birbirimizin kanını döktük, dışarıdan bir akbaba geldi bir parça aldı bizden.
Ordusunu ve Donanmasını güçlendirmeye çalışan Sultan Abdülaziz’i bir sabah ansızın şehit verdik. Giden sadece Sultan Abdülaziz’in bedeni değil aynı zamanda Kıbrıs’tı, Romanya idi Teselya ve Batum’du.
Sadece Osmanlı Devleti Çökerken Çanakkale’de, Galiçya’da, Sarıkamış’ta, Irak’ta, Yemen’de, Hicaz’da, Kafkasya’da 3 Milyona yakın şehit verdik.
Yere düştük ama yıkılmadık.
Sonra tekrar Sakarya önlerinde Gazi Mustafa Kemal ile Türklerin yeniden dirildiği günler başladı.
Büyük zaferimizi Türkiye Cumhuriyeti adı ile taçlandırdık.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da Milletini ihya etmek isteyen devlet adamlarına aynı hainler, aynı tezgâh, ve cinayet planlarını uygulamaktan geri durmadılar.
1961’de başbakanı idam ettiler.
Kardeşi kardeşe kırdırıp bu bahane ile 1980 de yine darbe yaptılar.
Gün oldu devran döndü. Ordumuz ve Ekonomimiz ile Dünyanın en iyileri arasına girmeye hazır bir Türkiye olduk.
Dünyanın her yerindeki mazlum kardeşlerimizin gözü kulağı ve umutları tekrar bize döndü.
Bosna’da, Filistin’de, Irak’ta, ezilen kardeşlerimiz bizden medet beklediler.
Ve, gün geldi bütün vakarımız ve haklılığımızla Orta Doğu’nun komşusu değil, has evlatları olduğumuzu anladık
“ Gül Açar Bülbül Öter Musul’un Bağlarında” Türküsünü söyleyen kişinin uzaklarda yaşayan eski bir komşu değil, has kardeşimiz Musul Türkmen’i olduğunu öğrendik.
Erbil’de, Mercidabık’ta “Altın Hızma Mülayim Seni Haktan Dileyim” diyen kişinin Türkün has ocağı Kerkük te yaşayan emmioğlumuz, öz be öz kardeşimiz olduğunu öğrendik.
Biz bunları anladıktan sonra Değerli kardeşlerim, Dünyanın sözde Jandarmaları bir araya gelip şunu konuştular;
 “Eğer Türkiye içinde tekrar bir kavga çıkartamazsak Türkiye Cumhuriyeti durdurulamaz dediler.
O gün Türk Milleti 93 yıl önce mazlumların duaları ile kurulan Devletini Milletine emanet etmiş huzur içinde bir Cuma akşamına hazırlanıyordu.
Hava sıcaktı…  Sımsıcaktı… Milletimiz ansızın, inlerinden çıkan sırtlanların ve akbabaların seslerini duydu. Sırtlanların köprüyü tutmuş, akbabalar Marmaris’e uçuyordu.
Aziz Milletimiz o gece İstanbul’da ateşi Ankara’da ihaneti gördü.
Ve Başkomutan kesin bir “kıyam” buyruğu ile Milletine güç verdi. “Hakka, milletimize ve zafere inandık, üstün gelecek olan bizleriz” dedi.
         Bütün mazlum Milletler kalbiyle ve ruhuyla bizim yanımızdaydı.
                   Kabe’den yükselen bir ses “Allahümme ensurne fi Türkiye” – “Allahım Türkiye’ye yardım et” diyordu.
         Milletimizin aziz bedeninden kopan Kadın-erkek-genç-yaşlı yiğitler bir ulu çınarın yaprakları gibi vatan toprağına düştü. Oradan şehitlik ve gazilik mevkiine yükseldiler.
         O gece Kardeşlerim, Şehitlerimiz mezarlarından çıkıp geldiler.
         İslam’ın son kalesi için Çanakkale’den çıkıp geldiler. Sakarya’dan çıkıp geldiler.
         Ve biz kazandık onlar kaybetti kardeşlerim.
         Ey Amerika’nın buyruğundan çıkmayan meczup,
         Türk Milletinin ve İslam Âleminin o gün sana ne yaptığını biliyor musun?
         Seni ve seni kukla yapanları, tarihin çöplüğüne gönderdi. Çünkü sen ve efendilerinin bizi Mısır ile Tunus ile Libya ile Suriye ve Irak ile karıştırdınız.
Bizim kim olduğumuzu unuttunuz. Biz Plevne’nin, Niğbolu’nun, Estergon’un Çocuklarıyız.
Biz Hacı Bektaş’ın, Ali Şir Nevai’nın çocuklarıyız.
Bizim sınırlarımız Kapıkule’de başlayıp, Hakkari’de bitmez.
Bizim sınırlarımız Kosova’da başlar, Süleymaniye, Kerkük ve Musul’ da devam eder.
Bizim kabirlerimiz yalnızca Sakarya’da ve Çanakkale’de de değildir.
Bizim kabirlerimiz Zigetvarda ,Kosovada, Galiçyada, Hicazda ve Yemendedir. Ve o kutlu şehitler bize taa oralardan şefaat ederler.
Biz “Savaş mecbur olmadıkça cinayettir.” Diyen Mustafa Kemal’in çocuklarıyız.
Biz “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen bir büyük sevgilinin çocuklarıyız.
Ey Demircinin şanlı yiğitleri,
Yıllar önce düşman askeri Demirci’ye sel olup aktığında, akıncı dedelerin onlara nasıl tokat vurduysa, 15 Temmuzda aynı tokadı şimdiki hainlere vurdun.
Ne mutlu sana Demirci ömrün uzun olsun.
Ne mutlu bu toprak için toprağa düşenlere..
Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyetimizi kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizin var olmasında emeği olan atalarımızı, Vatanımızı bu günlere taşıyan Şehit ve Gazilerimizi, Güneydoğu’da ve sınır ötemizde halen canını veren şehitlerimizi ve 15 Temmuzda ikinci Kurtuluş Savaşımızı veren şehit ve gazilerimizi, Milletimiz adına rahmet, minnet ve şükran ile yad ediyorum.
Çok Yaşasın Vatanımız…
Çok Yaşasın Milletimiz…
Çok Yaşasın Bayrağımız…
Çok Yaşasın Cumhuriyetimiz…
Bayramımız kutlu olsun.” Dedi.



















Demirci Kaymakamı Atila Kantay’ın konuşmanın ardından tören, Cumhuriyetin kuruluşu, 29 Ekim ile ilgili şiirlerin okunması ve kahramanlık türkülerinin okunmasının ardından öğrencilerin bando eşliğindeki yürüyüşü ile sona erdi.

Güncelleme Tarihi: 30 Ekim 2016, 00:50
YORUM EKLE
YORUMLAR
Ramazan Adıgüzel
Ramazan Adıgüzel - 7 yıl Önce

Bu konuşma nasıl bir tarihi silkinme ,farkına varma,vardırmadır..sağol varol değerli kaymakam,ömrün uzun olsun

SIRADAKİ HABER