YOU TUBE KANALIMIZDAN YAZIYI SESLİ OLARAK DA DİNLEYEBİLİRSİNİZ.. DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

31 Mart 2024 seçimleri, CHP açısından net bir başarı ortaya koyarken AKP ve Cumhur İttifakı açısından hezimet olmasa bile bir başarısızlık olarak demokrasi tarihimizdeki yerini alacaktır.

Ancak şunu unutmamak gerekir ki bazen olaylar ilk anda gördüğümüzden farklı olarak gelişebilir, başlangıç noktasından beklenmedik noktalara ulaşarak çok farklı neticelenebilir.

Siyaset tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.

Bu gün zafer olarak değerlendirdiğimiz CHP’nin %37,77’lik oyunun anlamlı hale gelebilmesi için CHP’li belediyelerin ortaya koyacağı, halkın beklentileri istikametindeki icraatlarının çokluğu önem kazanmaktadır.

Gerek oy oranlarına, gerekse bu oranların ortaya çıkmasına neden olan olaylara odaklanacak olursak önceliğin hayat pahalılığı olduğu herkes tarafından kabul edilecektir.

AKP ve Cumhur İttifakı iktidarının 2002 den bu yana ekonominin geldiği nokta ağır bir krizden başka bir şey değildir.

Elbette geride kalan 22 yılı sadece dolar kuru gibi tek bir gösterge üzerinden değerlendirerek, içinde bulunduğumuz tabloyu açıklamak için yeterli olmasa da ABD Dolarının 1,5 lira seviyesinden 33 liraya gelmiş olması sön derece çarpıcıdır.

Erdoğan’ın çok sevdiği ifadeyle nereden nereye...

Seçim sonucu üzerinde çok etkili olduğu kabul edilen emeklilerin durumuna gelince;

2002 yılında toplam emekli sayısı 3 milyon 750 bin, milli gelirden aldıkları pay yaklaşık %7 olurken,

2024 yılında emekli sayısı 16 milyon, milli gelirden aldıkları pay ise ancak %4,5 olabilmiştir!

Alın size olumsuz anlamda bir diğer nereden nereye tablosu daha..

Cumhur İttifakı açısından seçimin olumsuz sonuçlanmasında bunlara benzer bir çok karşılaştırmalı rakam vermek çok mümkündür.

Milli servetin %95’ine Türkiye nüfusunun ancak %5’nin sahip olduğunu da bu anlamda not düşecek olursak daha fazla kalem oynatmaya ihtiyaç kalmayacaktır.

Bu kadar adaletten vicdandan uzak bir tablodan Cumhur İttifakı açısından bir başarı hikayesinin çıkması ancak tek parti döneminin “açık oy gizli sayım” rezaleti içinde beklenebilirdi.

Çok şükür, tüm tartışmalara ve eksiklerine rağmen yerleşik bir demokrasi kültürümüz oluşmuştur.

Seçim sonuçlarını AKP açısından ele almaya devam edecek olursak halkımız 1989 seçim şartlarıyla karşılaştırdığımızda iktidara oldukça hafif bir tokat atarak uyarıda bulunmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan buradan tekrar yukarı yönlü bir dönüşü sağlayabilir mi diye bir soruyu değerlendirecek olursak teorik olarak mümkündür denebilir.

Niye teorik olarak?

Konjonktür partileri açısından aşağı yönlü bir gidişin tersine çevrilmesi nadiren görülür.

Tekrar yukarıya çıkış mümkün olsa bile makul bir sürenin geçmesi ve gerekli derslerin çıkarılıp yenilenmeler zorunludur.

RTE bugüne kadar ortaya koyduğu yönetme başarısıyla böyle bir dönüşü sağlayabilecek bir liderdir.

Geçmişte ekonomi üzerine yaptığı müdahaleler neredeyse başarısızlıkla sonuçlanmış olmasına rağmen ekonomiyi en geç 2 yıl içinde tekrar rayına oturtabilir ve gelir adaletini göreceli olarak bugünden daha iyi noktaya taşıyabilirse yeniden iktidarının yolunu açabilir.

Tarihe not düşmek için şahsi kanaatim 2026 yılında düzelmelerin meyvelerini toplamak üzere Cumhurbaşkanı harekete geçecek çok muhtemel seçim arayışına girecektir.

Not: Seçim sonuçlarını CHP açısından gelecek yazımda değerlendirmeye devam edeceğim.

17 Nisan 2024

Ahmet Orhan