Yüksek Risk Korona Değil, Duyarsızlık ve Vurdumduymazlık

Koronavirüs salgını ile ilgili Devletimiz tüm kurumlarıyla birlikte teyakkuzda. Yapılan açıklamaları Bilim Kurulunda alınan kararları insanlar pür dikkat dinliyorlar.

Manisa Son Haber
Yüksek Risk Korona Değil, Duyarsızlık ve Vurdumduymazlık

Duyarlı aklı başında vatandaşlarımız ise öğrendiği ve resmi olarak tavsiye edilen tedbirleri kendi çapında alıyorlar.
Korona virüs gezmiyor, aksine gezen insanlar sayesinde yayılıyor.
Bunun altını özellikle çiziyorum, virüs insandan insana geçiyor, yani hasta olan insan başkasıyla temas etmez ise yayılma tehlikesi yok.
Hasta sayısı bu yazıyı yazdığım saat itibariyle Sağlık Bakanımızın açıklamasına göre sadece 18.
Salgının alınan tedbirlerle frenlendiğini düşünüyorum. Ancak Çin'de alınan katı tedbirlerin işe yaradığını görebiliyoruz. Çin bu işi yendi, ölüm sayıları düştü, salgının yayılması önlendi. Virüsün yayılma merkezi şu an Çin değil Avrupa.
Ülkemizde ise yeni ortaya çıkan bu virüs ile ilgili ön tedbirlerin alınması  ve vakaların tıbbi testlerle ortaya çıkmasıyla birlikte rakamlar teleffuz edilebilir hale geldi.
Bu tedbirlerin alınması vatandaşların da uymasıyla başarılı olabilecek.
Sağlık hizmetlerinde bu hastalıkla ilgili mevcut çalışanlarla ve tıbbi imkanlar şartlar zorlanarak  yürütülüyor.
Bu tedbirlere uyulmaması halinde sağlık sistemimiz çöker, yayılmanın önüne geçilemez, bu hastalığın ilerleyen safhalarında mutlak gerekli olan solunum cihazı bile maalesef yüksek seyirli bir gelişmede yeterli olmayacak. Bunları uzmanlar açıklıyor.
Bu tedbirlerin mahallileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle Demirci'de gözlerimle gördüğüm, duyduğum ve yerinden teyit ettiğim şeyler, sorumlu bir gazeteci olarak beni rahatsız ediyor. Ama bunu da haber formatında yayınlayarak infiale kaosa yol açmamak için inanın hassas davranıyorum.
Umreden yeni geldiğini küçücük Demirci'de herkesin bildiği biri daha dün, şehrin en merkezi meydanında elinde dondurma yalaya yalaya geziyor. Devlet yetkilileri geçtiğimiz hafta umreden dönenlere evinizden 14 gün çıkmayın dese de umurunda değil. Ben sorumlu bir vatandaş olarak, bu gördüğüm hale büyük harflerle tepki gösterdim.
Umreden gelen vatandaşlar duyarlı değil, devlet tavsiye niteliğinde rica ayarında uyarı yaptı, duymadılarsa duymalarını, uymuyorlarsa uymalarını sağlamalıyız.
Yurtdışından gelenler var, dün biri kulağıma eğilip " dün Kudüs'ten geldim" diyerek gülümsüyor. Bu doğru mu, doğru.
Komşu ilçeden umreden yeni gelmiş biri Demirci Devlet Hastanesine bu virüsle alakası olmayan başka bir sağlık hizmeti için ve hatta bu virüsün yayılmasındaki en etkin organı için tedavi olmaya gelebiliyor.
Bu Umrecilerin belli bir yaşın üstünde olması, iletişim araçlarını kullanamamaları , bu hassas durumu bence hala anlamadıklarını veya anlayamadıklarını gösteriyor.
Devlet milletin anlayacağı dili de bu uyarısında kullanmalıdır.
Camilerden anons edilmeli, belediye hoperlöründen anons edilmeli, tüm imamlara çağrı yapılmalı, kimin umreden geldiğini sanırım mahalle ve köylerinde en iyi onlar bilirler. TC Noları üzerinden yerel olarak bilgilendirmeler yapılmalı.
Muhtarlar kapı kapı dolaşmalı, maskesini takmalı, kapıyı çalmalı, içeri girmeden kapıda 14 gün kuralını umreden ve yurtdışından gelen mahalle sakinine bire bir anlatmalı. Adresinde yok ise yetkililere hemen haber vermeli, tedbirin alınmasını sağlamalıdır.
Devletin aldığı kurallarla dalga geçenler derhal susturulmalı ve hatta cezalandırılmalıdır.
Dediğim gibi bu salgın ile ilgili dili olabildiğince halkın diline ulaştırmalıyız.
İlerleyen günlerde bu duyarsızlık, vurdumduymazlık yüzünden hastalık vaka sayıları artar ise, devlet olarak iflas ederiz, millet olarak da çok büyük can kayıpları yaşayabiliriz.
Çin'de koronavirüsün yayıldığı o süreçte, hastaların karga tulumba evlerinden alınarak ve hatta direnenlere deli gömleği giydirilerek, kelepçelenerek karantinaya götürüldüğü görüntüleri empati yaparak yeniden düşünelim.
Tedbir almadan, tevekkül de kahramanlıkta olmaz. Umreden gelenler böyle duyarsız ve umursamaz davrandıkça ibadetleri boşa çıkıyor, zira kul hakkı da bu meseleye giriyor.
Demirci'de tüm kurumlar, alınan tedbirleri duyururken nokta atışı misali, sadeleştirmeleri ve yerelleştirmeleri konusunda çaba ve yöntem geliştirerek eyleme dönüştürmelidir. Sonra ah, vah demenin anlamı kalmayacak. Herkesi göreve çağırıyorum.
Kimin Umre'ye gittiğini turizm acentalarından öğrenmek çok zor değildir sanırım.
16 Mart 2020
Mustafa Temiz

Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2020, 02:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER