Demirci'deki pis kokuların sebebi, tuzun da kokması

Kurban bayramının 1-2-3. günlerinde Demirci Fatih Kur'an Kursu bahçesinden yükselen o pis kokular, mahalle sakinlerinin şikayetleri ile gündeme gelmişti.
Bu konuda önce Manisa Son Haber'de "Demirci'de Rezalet! Toplanan Kurban derileri mikrop ve koku yayıyor" başlığıyla  haber yapmıştık. Mahalleye yayılan o pis koku sıcağın etkisiyle arttı, tepkiler de artınca, vatandaşlar sağa sola telefon edip bunu şikayet edince,  bayramın 3. günü belediyenin kepçesi, çöp kamyonu ve tazyikli su sıkma yeteneği olan tankeri ile temizlik yapılmıştı.
Biz de yine temizliğin yapıldığı gün görüntü ve fotolarla destekleyerek " Kokutuncaya Kadar Neredeydiniz" başlığıyla köşe yazısı kaleme almıştık.
Bu süreci takip edemeyenler veya o gün bu konudaki detayları merak edenler için yayınlanmış haber ve köşe yazımın linklerini aşağıya bırakıyorum.

https://www.manisasonhaber.com/demirci/demirci-de-rezalet-toplanan-kurban-derileri-mikrop-ve-koku-yayiyor-h7389.html

https://www.manisasonhaber.com/kokutuncaya-kadar-neredeydiniz-makale,449.html

Şimdi bu yazımıza devam edelim.
Demirci Fatih mahallesi sakinleri ve dışardan gelen bayram misafirleri bu kokuyu 3 gün boyunca çektiler. Ellerinden şikayetleriyle ilgili sürekli konuşmak zorunda kaldıkları  için telefonlar hiç düşmedi. Sürekli yetkilileri arayıp durdular.
Demirci'de Kur'an Kursları yıllardır hayırseverlerden talebelerin masraflarını ve eğitim giderlerini karşılamak için her kurban bayramında deri toplarlar. Hayırseverler de konu Kur'an kursu olunca derilerini bağış etmekten çekinmezler. 
Bu yılda vatandaş bağışladı, derileri  topladılar ancak Demirci Müftülüğü'nün beceremediği, iyi  organize edilemeyen işler yüzünden işin kokusu çıktı. Mahalleli ve çevreden geçenler de bu kokuyu maalesef içine çekti.


Biz de halkın bu şikayetlerinin bayramın 3. gününe kadar devam etmesi yüzünden bunu habere ve köşe yazısına taşıdık. İyi ki taşıdık, nihayet bayramın üçüncü günü bu kokunun kaynağı olan tuzlanmamış kokan derilerin bir kısmı alındı, bir kısmı da atıldı. Derilerin yığıldığı kursun bahçesi tazyikli suyla yıkandı, oradan çıkan su yollardan aka aka taşıdığı kokuyla birlikte Yunus Emre Caddesinin tamamını da kapladı. Mevsim şartlarıyla havaların sıcak olmasıyla koku yıkama bitince kesildi.


ŞİMDİ DEMİRCİ NASIL KOKTU ANLATMAYA BAŞLAYALIM
Vatandaşlardan bayram sonrası da bu kokulu bayrama tepkiler dinmedi. Demircililer bu konuda hassastır, kimisi " deriyi bağışladık ama kokuttular", kimisi " Müftülük bu sene bu işi yapamadı, yahu neydi o koku" v.b. veryansınlarda bulundular.
İşte bu tepkiler artınca, bayram sürecinde gördüğüm ve içime çekmek zorunda kaldığım kokmuş derilerin hikayesini duyarlı ve halkın kamunun yararını gözeten, kursta eğitim alacak öğrencilerin hakkının da böyle ihmal ve beceriksizlikler yüzünden gasp edildiğini düşünerek, devletin en üst düzey şikayet organı CİMER'e şikayet ettim. Zira geçen süreye rağmen, yetkililerden, ilgililerden bu ihmalin hesabının sorulması için gerekli çalışmalar yapılmamıştı.


CİMER'DEN GELEN CEVAP EVLERE ŞENLİK "BU NE HIZ "DİYECEKSİNİZ İŞTE BELGESİ
Cimer'e yapılan şikayet bir aylık süresi içinde son gün işleme alınıyor SAAT 16.10. 46 da işleme alınan dosya tam 50 saniye sonra sonuçlandırılıyor.

BELGEYİ BURAYA BIRAKIYORUM...


50 Saniye süren soruşturmada gerekli bilgi ve belgelere ulaşılamamıştır diye de gerekçe yazılmış. Adamlardaki hıza bak. Üstelik bu cevabı önünde "Cumhurbaşkanlığı" yazan vatandaşın internet üzerinden ulaşabildiği  tek ciddi devlet sisteminin üstünde yapıyorlardı.
Aklımızla dalga geçiliyordu.
Olayın gelişmesinde yaşadıklarımız, gördüklerimiz, dinlediklerimizle halkın ve kamunun yararını gözeterek yapılmış duyarlı bir vatandaş olarak bizim müracaat, hava civa yerine konulmuştu. 
Üstelik o kokan derilerin fotoğraflarını da Cimer müracaatına eklemiş iken. Belge bilgi yok denmişti. İşin açıkçası işi kapatmışlardı.
Çok kızdım, CİMER gibi halkın tek şikayet makamı olan yerde de böyle bir ciddiyetsizlik ve vatandaşla dalga geçer gibi 50 saniyede başlatılıp bitirilen bir soruşturma karşısında Manisa Valiliğine mail attım, CİMER'deki bu saçmalığı da ilettim.


VALİLİKTEN GELEN CEVABI GÖRÜNCE NE DİYECEKSİNİZ MERAK EDİYORUM
Valilikten öyle bir cevap geldi ki, ne diyeceksiniz merak ediyorum.


İlimiz Demirci İlçe Müftülüğü hakkında 2020 yılı Kurban Bayramında İmam-Hatip Lisesi ve Kur’an Kursu öğrencilerinin eğitimine katkı sağlanması amacıyla toplanan kurban derilerinin tuzlanmadığı, çevreye kötü kokular yayıldığı, bu sebeple derilerin bozularak heba olduğu yönündeki şikayetin manisa@icisleri.gov.tr e-posta adresine bildirilmesiyle 08.09.2020 tarihli ve 15919 sayılı yazımız ile Manisa İl Müftülüğünden detaylı bilgi istenilmiştir.

Valiliğimizin (İl Müftülüğü) 07.08.2020 tarihli ve 547436 sayılı oluru ile söz konusu olayın araştırılması amacıyla Köprübaşı İlçe Müftüsü Ali Refik DEMİREL muhakkik olarak görevlendirilmiştir.

Köprübaşı İlçe Müftüsü Ali Refik DEMİREL hazırlamış olduğu inceleme raporunda alınan tanık ifadelerinde “Vatandaşların çuvallar içerisinde deri cinsinden olmayan sakatatları da (baş, bacak ve işkembe vs.) bağışladıklarının görüldüğü, belediye ekiplerince bu tür sakatatların sahadan alındığı, daha sonra alanda temizlik çalışmalarının yapıldığı” belirtilmiştir.

Söz Konusu inceleme raporunda Demirci İlçe Müftülüğü Personeli hakkında isnat edilen suçların asılsız olduğu ve tecziyelerini gerektirici bir durum bulunmadığından Valiliğimizin (İl Müftülüğü) 02.09.2020 tarihli ve 610092 sayılı oluru ile dosya işleme konulmamıştır.

Bilgilerinize rica ederim. 
MANİSA VALİLİĞİ

Valilikten işte böyle bir cevap geldi. 


BU CEVABA GÖRE KOKUNUN SEBEBİ DEMİRCİLİLER
Bu gelen cevabı virgülüne bile dokunmadan aynen yayınladım.

Okuduğunuzda şunu anlıyorsunuz, Demircililer Fatih Kur'an Kursu'na Kurban bayramında deri bağışlamak yerine, baş, bacak ve işkembe götürüp bırakmış iyi mi ? Sanki müftülük sakatatçı dükkanı ya..Yani anlayacağınız, Demirci'yi Demircililer kokutmuş.
Şimdi muhakkik olarak görevlendirilen Köprübaşı Müftüsü Ali Refik Demirel'e soruyorum.
1- Valiliğin yaptığı bu görevlendirmeyi layıkıyla yerine getirdiniz mi?
2- Hazırladığınız inceleme raporunda  hangi tanıkların ifadesini aldınız da raporunuza yazdınız?
Bu olayı ortaya çıkaran ben, bunu habere dönüştüren ben, bununla ilgili fotoğrafları çeken, gidip o iğrenç kokuyu burnuyla hisseden ben, bununla ilgili köşe yazısı  yazan ben, CİMER'e şikayet eden ben, Valiliğe mail atıp şikayet eden de ben, bu tanık ifadesi olarak dinlediklerinizin arasında niye ben yokum müftü efendi?
3-"Demirci İlçe Müftülüğü personeli için isnat edilen suçların asılsız olduğu" gibi bir ifade var ki, beni hem iftiracı, hem de yalancı yapıyor. 
İşte şimdi bardağın taştığı yere geldik.
Müftü efendi, muhakkik olarak görevini layıkıyla yerine getirmediğin gibi, kursun bahçesine Demircililer baş, bacak ve işkembe getirmiş diyerek Demircilileri de dolaylı yoldan koku nedeniyle suçluyorsun.

Bilmediğin şu, Demirci halkı hayırseverdir, kurban bayramında deri yerine işkembe, baş bacak getirmez. Kusura bakma ama bu ifadenle aslında sen işkembeden atmışsın bu raporu.


İddiaların asılsız olduğunu tanık ifadelerine dayandırıyorsun ya birde bana gelseydin keşke, ki şikayet ve iddia sahibi olarak benim ifademi zaten almak zorundayken almadın, yani işini eksik yaptın eksik,  ben kendim ifade verdiğim gibi Fatih Mahallesinden bir bölük asker kadar mahalle sakinini de karşına dikerdim. 


Cimer'deki sorumsuzluk ne ise, Valilikte de aynı durum söz konusu. 


Müftü bey bu olayda muhakkik olarak görevini kötüye kullandığı gibi devletin saygın bir makamı Valiliği de vatandaş karşısında itibarsızlaştırmıştır. 


Zira Fatih Mahallesi sakinleri bayram boyunca o pis kokuyu hissetmişken, o iğrenç manzaraları seyretmişken, böyle bir olay hiç olmamış gibi üstü kapatılan işlemi görünce ne düşünecektir.


Değerli okurlarım ne söylesek boş, liyakatın bittiği, sadakatin ön planda olduğu bir yönetim sürecinin içinde böyle durumlara alıştık.


Devletin kademelerinde bu kokmuş düzen devam ediyor.


Ben şahsen daha önce gelen iki il müdürü muhakkikin de buna benzer raporlar yazıp işi kapatmak için ne taklalar attığını da biliyorum. Yaşadım, gördüm, okudum yazdıklarını, sonucu gördüm, haksızlığı, adaletsizliği taçlandırıyor böyle adamlar. 
Bu olay milletin gözünün önünde cereyan etti, bu millet bayramda bu kokuyu hissetti. Ama görüyorsunuz, işin içinde Müftü gibi ünvanlı biri bile olsa, sistemin çarkının arasında o da manevi anlamda da saygın bir meslek olan ünvanına rağmen kendini öğüttürüyor.


Kul hakkı diye hutbede ders verenler, yalanın en büyük günahlardan biri olduğunu halka telkin edenlerin, bu değerleri ne kadar yaşamlarına ve mesleklerine kattıklarını bu ortaya koyduğum belgelerle umarım sizlerde değerlendireceksiniz.
Ortada bir ihmal var, Demirci Müftülüğü bu olayı organize edememiştir. Deriler geçmiş yıllardaki gibi görevliler tarafından bağışçılardan alınmamış ve tuzlanmamıştır. Yazın sıcağında kuran kursunun bahçesine, vatandaşlarca bırakılan deriler haliyle kokmuştur. 


Araştırmacı gazeteci olarak aslında ben olayın gerçeğini de biliyorum. Objektif gazetecilik örneği olsun diye buraya onu da yazayım.


Müftülük bağışlanan derileri Kula ilçesindeki bir işletmeye satıp, bedelini almak üzere anlaştı. Deriler bayramın ilk gününden itibaren kursun bahçesinde yığılmaya başladı, Müftülük Kula'daki firmaya bunu nasılsa verdik diye deriler toplanırken kursun bahçesine görevli koymadı, derileri korumak adına kursun bahçesinde 1 kilo bile tuz yoktu. Buna inanın, manzara çok kötüydü, fotoğrafları tekrar yayınlıyorum iyice bakın. Henüz kokunun fotoğrafını çeken gazeteci yok, ah bu imkan olsaydı da Köprübaşı Müftüsü muhakkik tayin edilen hoca efendiye de bu kokuyu kokutabilseydim. Fotoğraflara bakmasını bilen, yazın sıcağını da aklına getirince zaten kokuyu duyacaktır diye düşünüyorum.


Deriler iki parti olarak satıldı. Kulalı firma aldı gitti. Müftülük yaklaşık 40 bin TL'ye yakın gelir elde etti. Bayramın 3. günü sıcakta kokan, kurtlanan ve kullanılamaz hale gelip atılan derileri de hesaba katınca, bu çöpe giden hesabın içinden siz çıkın gayrı..
İşte işin ta başından beri bizim derdimiz, bu kullanılamaz hale gelen kurtlanan ve çöpe atılan derilerdi. Vatandaşın hayırseverliği ve  iyiniyetini suistimal, öğrencilerin hakkı ve kamu zararı. Müftülüğün böyle özel bir dönemde iyi organize edilememesi idi. 
Üç beş kuruş yevmiye ile oraya gelen derileri tuzlayıp korumaya alacak, kaç gariban bulunurdu istenilse. 
Bayramlıklarını çıkarıp, çizmeleri eskileri giyip  Allah rızası için çalışacak din görevlisi de mi yoktu, bu işleri yapabilecek. 


Söyledikleriyle, anlattıklarıyla, aynı paralelde yaşayamayan, söyledikleri gibi görüntü veremeyenlere işte böyle takılı kalıyor insan.


Kokunun sebebi, yanlış yer, görevli olmaması, müftülüğün bu işi yüzüne gözüne bulaştırmasıydı. 
Bunu böyle yazarlar mı diye bekledim. Ama gelen yanıtları gördünüz mü, işin içine din, diyanet bile girse, Allah için işini doğru düzgün yapan yok. Herkesin elinde bir yamalık işi kapatmaya çalışıyor, görüyorsunuz işte daha ne diyeyim.
Köprübaşı Müftüsü Muhakkik Hoca efendiye şunu da hatırlatayım. Hocam ben yarım asrı geçirmiş yaşta bir insanım, biz çocukken büyüklerimiz yalan söylediğimiz de " sakın yalan söyleme, bak Allah yalan söyleyeni taş eder" diye  bize yalanın kötülüğünü anlatmaya çalışırlardı. 


Aklıma geldi 50 küsur yaşımda da olsam, ben bu yalan söyleyeni Allah'ın taş edeceğine hala inanırım. Şimdi size soruyorum, bu kurgu rapora yazdıkların yalan mı, doğru mu? 
Bu da son soru " Yalan söyleyeni Allah taş etsin mi?" 
Bana kalırsa hemen etsin valla. Çünkü benim şu ana kadar yazdıklarımın, yaptığım haberlerimin içinde yalan yok, belge ise belge, fotoğraf ise fotoğraf, tanık ise tanık, yani hepsi vallahi de billahi de doğru..
Peki, sizin yazdığınız muhakkik raporu, yani işi kapatan belgede doğru var mı ? 
DUA "Allahım sen işini bilirsin gayrı, şu aciz kullarına  ibretlik mucizeni gösteriver."

DEMİRCİ MÜFTÜSÜ MUSTAFA BEY'E VEDA MESAJIM
Demirci Müftüsü Sayın Mustafa Kocagöz;

Pandemi salgını arasında Kurban Bayramının ilk üç gününde ortalığı koku götürdü.

Herkesler duydu bu kokuyu, bir tek siz duyamadınız.

Demircililer kurban bayramında ayak, bacak, işkembe değil, deri getirir, derinin para ettiğini bilir, Demircililer hayvanın tırnağı hariç heryerini de yir, hocam yir. 
İnsanları bayramda bir kızdırdınız, bir sevindirdiniz.

Covid 19 'un insanda  ilk belirtileri arasında koku alamama durumu var ya hani, sizin kokuttuğunuz derilerin kokusunu hisseden mahalle sakinleri önce "kokuyu duyuyorum öyleyse Coivd 19 hastası değilim" dediler sevindiler. Sonra da "mahallenin ortasında hem de bayramda bu berbat pis koku ne?" diye kızıp, "yöneticimiz uyuyor mu?" diye sordular.


Velhasıl Müftü hocam, Demirci'den izin alıp ayrıldığınızı, sonra da emekliliğinizi isteyeceğinizi duydum. İşin kokusu çıkmışken, bence en iyi kararı almışsınız. Demirci'de hoş sada yerine pis kokan bir bayram hatırası bıraktınız, sizi de tarihe böyle yazmış olalım.


Emekliliğinizde kokusuz, sağlıklı günleriniz olsun.

Hoşçakalın Müftü hocam, aslında muhakkikin dediği değil, Allah'ın dediği olur.
Bize öyle öğrettiler, biz de böyle bilir, bunu yaşarız ve hissederiz.
Allah sizi de, bizi de, bildiği gibi yapsın hocam, bundan iyi duamı olur.

KÖPRÜBAŞI MÜFTÜSÜ MUHAKKİK HOCA EFENDİNİN RAPORUNA YAZDIĞI BİLGİLERE GÖRE DEMİRCİLİLERİN KURAN KURSUNA BAĞIŞLADIĞI BAŞ, BACAK VE İŞKEMBELERİN FOTOĞRAFLARINI BURAYA BIRAKIYORUM. KOKUYU ALAMIYORSANIZ KORKMAYIN COVİD-19 DEĞİLSİNİZ. FOTOĞRAFLARDAN KOKUYU DUYAMAZSINIZ. AKLINIZ VAR İSE BAKIP HİSSEDEBİLİRSİNİZ.


29 Eylül 2020
Mustafa Temiz


 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Raşit Kara
Raşit Kara - 4 yıl Önce

Allah senden razı olsun kardeşim. Tüm zorluklara rağmen; korkmadan, bıkıp usanmadan gerçekleri ve doğruları yszıyorsun, senin alnından öpüyorum. Sağlık ve selamlar.

Rıza aydemir
Rıza aydemir - 4 yıl Önce

.....