“Değişim “ ifadesinin çok kullanıldığı hatta sloganlaştırıldığı bir seçim yaşadık.
Esasen ben değişimin cazibesinin suiistimal edilmek istendiğini düşünüyorum.
Değişimin kulaklara hoş gelen heyecanlandıran etkisi inkâr edilemez.
Cumhur İttifakı seçimleri kazanınca “Değişim” kaybetti demek ne kadar doğru olur?
Emin olun ki o hiçbir zaman kaybetmez.
Örneğin bu bakış açısıyla Milliyetçilik hareketinin dünü ve bugününü değerlendirmeye çalışırsak asıl köklü değişimin orada yaşandığını fark ederiz.
Çengel bıyıklar, siyah takım elbiseler, tespih sallayan külhanbeyi tavırlar bitti.
Birbirini taklit etmeyen saç modelleri, kot pantolonlu giyim kuşam tarzlı gençler, iletişim teknolojileri ile yaşayan özgürlükçü bir nesil geldi.
Arabaların dikiz aynalarındaki üç hilaller ve arka camlarındaki Bozkurt’lar ekseriyetle Türk bayrakları, Atatürk posterleri ve K. Atatürk imzalarına dönüştü.
Bu durumu “vay efendim ülkücü hareket özünü kaybetti”, Türk Milliyetçiliği bitti diye yorumlayanlar büyük bir yanılgıya düştüklerini gördüler.
Toplamda %30’ları bulan oy potansiyeli ile biz buradayız, diyen, sizden farklıyız ama yine de buradayız, dendiğini duymak gerekir.
Bizim tercih ettiğimiz yaşam tarzını benimsemeyen bu yeni jenerasyona göre asıl değişmesi gereken bizleriz.
Gerek parti teşkilatları gerekse diğer sivil toplum kuruluşlarında onlara alan açmak ve yer vermek zaruridir.
Elbette ki öteden beri gelen bazı değerlerimizi onlara anlatmak ve tanıtmak için gayret sarf etmeliyiz.
“İlayı Kelimetullah, Nizam-ı Âlem, Turan” gibi değerlerimizi anlatacağız ama kendi hayat felsefelerine göre yeniden yorumlamalarına da saygılı olacağız. Zamana göre yeniden yorumlanan ve güncellenen bu Türk Milliyetçiliği hareketinin getireceği heyecan ve özgüvene alan açmak ülkemize yapılacak en büyük hizmettir.
Ülkücü hareket kendini ittifakların kalıplarına hapsetmekten kurtulmalı ve onlara göre yaşamak zorunda olmadığını görmeli.
Kendi duracağı yeri ve pozisyonu kendi seçmeli, yoksa başkalarının tahsis edeceği yerde durmak zorunda kalır.
Adama HDP ya da Hüda Par ile aynı hizada saf tuttururlar ve “uyun imama” derler.
Bizde “bu sefer imam bizden olsun siz bize uyun” demenin yolunu göstermeye çalışıyoruz!
Sonuç olarak konuyu burada bağlamak gerekirse değişime direnmek bir yana bilakis ayak uydurmak ve güvenmek gerekir.
15 Haziran 2023
Ahmet Orhan
Güncelleme Tarihi: 15 Haziran 2023, 12:38
Yeni jenerasyon küçümseniyor ve manevi değerleri yok kabul ediliyor dinlemek lazım anlamak lazım