Türkiye’nin Olağan Halleri / Ahmet Orhan Yazdı...

Birkaç gündür Türkiye’de Olağanüstü Hal ilanı tartışmaları gündemin üst sıralarında yer almaktadır. * İlk önce Prof Dr. İzzet Özgenç’in; “Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki süregelen değer kaybı, “AĞIR EKONOMİK BUNALIM” sonucunun ortaya çıkacağı süreci başlatmıştır. Bu nedenle kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HÂL ilânına (Any., m. 119), toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir.” tviti ile gündeme gelen ekonomik Olağanüstü Hal ihtimali başta hükümet olmak üzere muhalefet ve piyasa tarafından da tepkiyle karşılandı.

Manisa Son Haber
Türkiye’nin Olağan Halleri / Ahmet Orhan Yazdı...

Birkaç gündür Türkiye’de Olağanüstü Hal ilanı tartışmaları gündemin üst sıralarında yer almaktadır.
*
İlk önce Prof Dr. İzzet Özgenç’in; “Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki süregelen değer kaybı, “AĞIR EKONOMİK BUNALIM” sonucunun ortaya çıkacağı süreci başlatmıştır. Bu nedenle kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HÂL ilânına (Any., m. 119), toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir.” tviti ile gündeme gelen ekonomik Olağanüstü Hal ihtimali başta hükümet olmak üzere muhalefet ve piyasa tarafından da tepkiyle karşılandı.
*
Siyasi çevrelerde önce AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş söz konusu açıklamayı saçmalık olarak değerlendirerek kesinlikle bir olağanüstü Hal ilanının söz konusu olmadığını açıklamış, ardından da İyi parti Genel Başkanı Sayın Akşener çok sert bir açıklamayla hükümete böyle bir uygulamadan uzak durmasını sert bir dille tembihte bulunmuştur.
MHP Lideri Devlet Bahçeli de Türkiye’nin gündemindeki diğer sorunların yanında aynı konuya dair düşüncelerini:
"Ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur. Türkiye büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir. Yükselen, toparlanan ve dengeye gelen Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur" şeklindeki  bir açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşmıştır.
*
Anayasamızın119 Maddesi Olağanüstü Hal uygulamasını hangi şartlar altında yapılacağını “Tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.” ifadesiyle tanımlamaktadır.
*
Yakın geçmişimizde 15 Temmuz sonrası Cumhurbaşkanlığı tarafından ihanet kalkışmasına neden olan durumun ortadan kaldırılması amacıyla kullanılmış olan bu yetkinin tekrar kullanılabilme ihtimali yaşanmakta olan ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır.
*

Günümüz Türkiye’sinde Anayasada ifadesini bulan “ağır ekonomik bunalım” hali var mıdır yok mudur?
Bu sorunun cevabını gelin birlikte arayalım.

Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanının yıllardır dillendirdiği,
“faiz sebep, enflasyon neticedir” temel ekonomik yaklaşımını özerk Merkez Bankasına uygulattırma baskısı art arda banka genel müdürü ve Hazine ve Maliye Bakanı değişikliklerine neden olmuş, nihayet kendisine kayıtsız şartsız tabi olacak Nurettin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu atamalarıyla Erdoğan bizzat kontrolü eline almıştır.
Son açıklama ve faiz indirimi kararlarından sonra Türk lirası tarihinin en hızlı değer kaybına uğramıştır.
*
Geçtiğimiz yılbaşında 7.43 olan Amerikan doları 16 Aralık 2021 tarihinde TL karşısında yüzde yüze yakın değer kazanmış 15,5 lira olmuştur.
Eylül ayından bu yana diğer yaşananlara bakacak olursak;
Tarımsal üretim için vazgeçilmez olan gübre fiyatları yüzde 500’e varan oranlarda artmıştır.
Bunun yanı sıra enerji alanında, mazot fiyatları başta tüm kalemlerde yüzde 200’lere varan artışlara rastlanmaktadır.
Malzeme, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışlar ise neredeyse saatlik değişmekte fiyatların izlenme imkanı ortadan kalkmış durumdadır.
Vatandaşlarımızın zaruri ihtiyaçlarını karşılamada müşkülat çektiği son derece ağır bir tablo söz konusudur.
*
Un, şeker, yağın yanı sıra tüm bakliyat ve gıda ile tüketim ürünlerinde zam oranı yüzde yüzün üzerinde artmış olmasına rağmen halen piyasada fiyatlar istikrarlı bir hale gelmemiştir.
Kısa bir süre önce ekmeğin fiyatının 2,5 liraya çıkarılması büyük tepki almış olmasına rağmen bir çok yerde bugün 3-3,5 liraya satılması normal karşılanmakta, daha fazla artış olma ihtimali bile kabul görmüş durumdadır.
*
Otomobil piyasasında yaşanan durum daha da ilginçtir. Piyasada hiç kullanılmamış ikinci el kavramı yerleşmiş, sıfır araçtan en az yüzde yirmi fazlasına ikinci el satışı yapılmaktadır.
İhracatçılar artan ihracat ve yüksek döviz kuruyla büyük karlar ederken iç piyasaya ürün yapanlar üretim yapamaz hale gelmiştir.
*
9 Milyon emeklinin çok büyük bir kısmı 2000 liranın altındaki gelirleriyle zaruri ihtiyaçlarını karşılayamaz haldedir.
On milyona yakın ücretli ise 2825 liralık asgari ücretle hayat pahalılığı karşısında tamamen çaresizlik girdabındadır.
*
Geriye kalan memurların durumu da hiç de iç açıcı değldir.
Herkesin bildiği şeylerden daha geniş bir tablo yapmak elbet mümkündür.
Bu tablonun olağan olduğunu söyleyebilecek hiçbir akıl ve vicdan sahibi olamaz.
Olağan üstü olmasa da olağan dışı bir hal söz konusudur.
İster Olağan hal olsun, isterse Olağanüstü bu durum hayat açısından sürdürülebilir bir durum değildir.
Çare üretme zorunluluğu hayati öneme sahiptir.
*

Her şeyin düzelmesi için sayın liderlerin söylediği gibi bir 
6 aya ihtiyaç varsa “yandı gülüm keten helva” demektir.
Vatandaşın bugünden yarına sabredecek ne hali, ne de sıkacak dişi kalmamıştır.
Sayın liderler sizin dediğiniz su geldiğinde kurbağanın gözü çıkmış olacaktır.
Derhal piyasada istikrar sağlanmalı fiyat artışları kontrol altına alınmalıdır.
Öyle anlaşılıyor ki halkın ekonomik kayıplarının tamamen ortadan kaldırılması hayal olsa da gerçek enflasyon üzerinden toplumumuzun çoğunluğunu oluşturan çiftçi, esnaf, işçi, memur ve emeklilere yapılacak ücret zamları ve desteklerle acilen sahip çıkılmalıdır.
Hükümetin alacağı tedbirler ve yapılacak düzeltmeler umarım yeniden olağan bir hayata dönmemizi sağlayabilir.
Aksi takdirde ise düzeltmenin ve Olağan şartlara dönmenin yolunu millet sandıkta tayin edecektir.
*

Not: Yazıyı kaleme aldığım saatlerde asgari ücret %50 artışla 4250 lira olarak açıklanmıştır. Çalışanlarımıza hayırlı olsun.
Yapılan bu ücret iyileştirmesinin beklenen faydayı sağlaması için fiyat artışlarının durdurulması zarureti vardır. 
Aksi durumda yapılan zammın olumlu bir hava yaratması mümkün olmayacaktır.
16 Aralık 2021
Ahmet Orhan
 

Güncelleme Tarihi: 16 Aralık 2021, 21:38
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER