Türkiye'nin kaynaklarını vatandaş için değil yandaş için kullanıyorlar

Can Radyo'da Birol Soylu İle 10. Köy programının konuğu CHP Genel Sekreteri İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke oldu. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin 2013'ten bu yana devam ettiğini ve pandemiyle birlikte bu krizin daha da derinleştiğini dile getiren Böke: "Bu krizin reçetesi iktidarın değişmesi." dedi. Programdan satır başları şöyle...

Manisa Son Haber
Türkiye'nin kaynaklarını vatandaş için değil yandaş için kullanıyorlar

"Sağlığı değil algıyı yönetmeyi seçtiler"

 2013'ün Mayıs'ından beri TL'nin değer kaybetmeye devam ettiğini söyleyen Böke pandeminin bu krizi tetiklediğini ve derinleştirdiğini vurguladı. İktidarın sağlığı değil algıyı yönettiğini dile getiren Böke :"Bu kriz geçmiş krizlere benzemiyor. İktisatçılar tarafından, her kriz için bu sefer farklı denir. Bu krizi farklı kılan şey, gelip de  gitmemesi. Geçmiş krizlerde faizin aniden yükseldiğini, paramızda ani bir değer kayıpları görürdük. Bu krizde ise istikrarlı bir şekilde TL'nin zaman içinde değer kaybettiğini görüyoruz. Bunun 2013'ün Mayıs'ından beri TL değer kaybetmeye devam ediyor. Bu derece uzun soluklu bir kriz olması  iktidarın dediği gibi Türkiye'ye yapılan dış operasyonlar, dış güçler değil de sistemin ortaya çıkardığı bir kriz olduğunu görüyoruz.

Pandeminin buradaki etkisi ise pandemi ile birlikte var olan bu yapısal koşulların daha da gözle görünür  bir hale bürünmesi. Bu süreçte yapılacak tek şey halkın hasta olmasına engel olmak. Bütün dünyada sağlık sistemleri özelleştirildiği için tedavi boyutu hep koruyucu hekimliği geri planda bıraktı. Sağlık politikası ihtiyacından dolayı bu pandeminin yayılımını durdurmamız gerekiyor dendi ve fiziksel mesafe öncelendi. Bu durumda ekonomik durgunluk devlet eliyle seçildi. Bunu diyen ülkeler, ekonomiyi durdurmayı seçen ülkeler, vatandaşların üstündeki yükü aldı.  Bizim ülkemizdeki iktidar ne ekonomiyi ne sağlığı yönetmeyi seçti. Sağlığı değil algıyı yönetmeyi seçti. Türkiye'de sosyal devlet anlayışıyla vatandaşa, esnafa senin yerine her şeyi ben yapacağım demediği için Türkiye'nin içinde bulunduğu ve önceden de devam eden bu ekonomik kriz daha da derinleşti." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin kaynaklarını vatandaş için değil yandaş için kullanıyorlar"
 İktidar esnafa destek değil borç verdiğini söyleyen Böke:"Esnafa yönelik ekonomik politikalarda devletler vatandaşa, "Senin üstündeki yükü ben alacağım" dedi. Eğer ekonomi devlet eliyle durduruluyorsa esnafa destek sağlanmalı. Bu iktidar doğrudan gelir desteği vermeyip bunun yerine IBAN gönderdi. Sana destek vermeyeceğim ama borç vereceğim dedi. Sonrada bunun adına destek dedi. Halbuki bunun adı borç. Bırakın krizi çözmeyi yeni borçlarla pandeminin gelir kaybını ve borç yükünü arttırdı. 
 
Krizi çözmek için elimizde olan reçete iktidarın değişmesi
 Türkiye'nin kaynaklarının iktidarın yandaşlarına kullanıldığını dile getiren Böke:"İktidarın kasayı sömürmüş olduğu kesin. Türkiye'nin sorunu var olan kaynaklarını yanlış kullanması. Vatandaşın ihtiyacı için değil, yandaşın ihtiyacı için kullanılıyor.Eğer ülkede kaynak yok diyorsak tartışacağımız konu bu kaynağı nereden bulacağımız olurdu. Ancak kaynağın olduğunu şuradan anlıyoruz. Bu iktidar bir sene içinde 120 milyar dolarlık uluslararası rezervi sattı. Böylelikle döviz kurunu uzun süre 7 TL'nin altında tutmaya çalıştı. Geçmişteki krizlerin döviz kuru üzerinden okunduğunu biliyorlar çünkü. Çünkü vatandaşın bu duruma kriz demesini engellemek istedi. Türkiye'nin pekçok kaynağı iktidarın yandaşlarını desteklemek için heba ediliyor.  Bu iktadarın tarifini yaptığınızda çelişkiler ortaya  çıkıyor.İktidar diyor ki ben yüzde birde yana kullanacağım kaynağımı.  Yani yüzde 99'u yok sayacağım. Bu kamu kaynağı tercihini kullanırken yüzde 1'i desteklemeyi seçiyor. İktidarı ayakta tutan şey; ahbap çavuş ilişkisi, rant ilişkileri ve havuz medyası. Krizi çözmek için elimizde olan reçete iktidarın değişmesi."şeklinde konuştu.

 Yeni ekonomik programı değerlendirirken, yapılacağı iddia edilen şeylerde yeni hiç bir seyin olmadığını söyleyen Böke:Bugünki krizi çıkaran şeyler yine bunlar rant ilişkileri, anbap çavuş ilişkileridir. Yeni ekonomik program bunları değiştirmiyor. Milyonlar kısıa çalışma ödeneğiyle sefalet ücretlerine terk edilmiş durumda. Yeni ekomik pakette çalışma koşullarını daha da esnekleştireceğiz diyor. Yani diyor ki güvencesiz çalıştıracağız. Bir adım daha ileri giderek 25 yaş altındaki vatandaşlar için bu koşulları daha da esnekleştireceğiz. Bu da demek oluyor ki parasız çalıştıracağız . Yeni pakette insanlar istihdamda yaşa takılacak. Algıyı oynamak için eski programları paketleyip önümüze yeni ekonomik program olarak sunuyorlar." diye konuştu.

Üniversiteli gençlerin diplomalarının bir önemi kalmadığını söyleyen Böke, gençlerin umutsuzluğuna dikkat çekti. Böke şunları kaydetti:"Türkiye'de bir buhran hali var. Krizden etkilenmeyen kimse yok. Herkes çok ağır bir kriz geçiriyor. Kadınsanız, gençseniz, işssizseniz hatta diliniz, dininiz farklıysa çok ağır bir kriz geçiriyorsanız. Üniversite okuyan gençler için elindeki diplomadan çok kimi tanıdığının önemli olduğu önemli oluyor. Bu iktidarın sisteme soktuğu ahbap çavuş ilişkisi. Gençler içine doğduğu ekonomik sosyal koşulları aşamayacağını düşünüyor.

 Gençlerin bu ülkeden gitmek istemeyecekleri bir gelecek yaratmamız gerekiyor. Çok ağır bir kriz yaşıyoruz ama içinden çıkılamayacak bir şey değil.Sadece reçetenin değişmesi gerekiyor. Bu düzenin, krizi doğuran bu rant sistemi.  Bakanlar üzerinden seçilmişlerle değil atama anlayışla gidiyor. Bu atama ve aile şirketi yönetimi demokrasiyi yıkarak ayrıcalıklı bir zümre oluşturdu ve diğerlerini görmezden gelen bir sistem oluşturdu. "

"Demokrasinin kırıntısı dahi kalmamış durumda." diyen Böke şöyle devam etti: "Kendisinin atamış olduğu yargıdan bile memnun değil. Ülkemizde kurumlar değil şahıslar etkili.  Kurallar değil keyfilik ortaya çıktı. Yarın bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesine uyanmayacağımızı kimse bilmiyor.

Türkiye'de güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasiyi var etmemiz gerekiyor. Bu ülkede demokrasi var mı diye sormayacağımız bir Türkiye sağlamamız gerekiyor.Bu reçete bizde var. Gezi olaylarından sonra Türkiye'de bir hareketlenme oldu. İnsanların demokrasiye ihtiyacı olduğunu gösterdi. Adalet yürüşüyle birlikte insanların demokrasiye aç olduklarını gördük. Bu iktidarın daha da tek adamlaşacağını gördüğümüz için biz de daha çok demokrasi diyoruz."

Güncelleme Tarihi: 03 Ekim 2020, 18:26
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER