Bir gazeteci arkadaşım, bugünkü yazısında şöyle tarif etmiş bizim yaşadıklarımızı.
"Gazeteciler evrensel dilde "Jurnalist" olarak adlandırılır. Jurnalist, Fransızca kökenli bir kelimedir... Türkçe karşılığı da "İhbar eden", "İhbarcı"dır!
Gazeteci kamuoyundaki iddiaları gündeme taşır ve bir şekilde yazdıklarıyla yetkilileri göreve davet eder, gereğinin yerine getirilmesini de halkla birlikte bekler!"
Demokratik Hukuk Devleti gerçeğinde, gazetecinin belgeleriyle ortaya koyduğu iddia niteliğindeki haberler, savcılar tarafından ihbar kabul edilir ve gerekirse yargıya taşınır. Geçmişte hukuk devleti gerçeğiyle, ülkemizde buna örnek gösterilecek yüzlerce örnekler vardır.
Hukukun üstünlüğü ilkesi şimdilerde üstünlerin hukuku gibi yaşanıyor.
Uçkur ile makam arasındaki uçurumu 10 ile 20 santim arasında değişen uzuvlarıyla geçebilen birilerinin, özel hayatları değildir ifşa edilen..
Mağdur edilen, iş umuduyla kapılarda dolaşan, merdiven tepelerinde bayrak afiş asanların cinselliklerinden dolayı kucaktan kucağa atılmalarıdır.
Adeta bir sarmalın içine düşen çaresiz insanların, hak arayışlarında da alanı daraltan, yaşama hakkını yok sayan, ahlaksızlıklarının ve uçkurlarına olan düşkünlüklerinin üstüne cila çekip, takım elbise giydirip, kravat takanlarladır meselemiz.
Kamunun imkanlarını bu yasak işlerine seferber edenlerle mücadelemiz.
Gazeteci olabilenler bunların hakkını verip işlerini layıkıyla yapabilenler.. Gaz-gidericilik yapanlarda bu işin vebalini üstlerine yapıştırarak gezenlerdir.
Kısaca güç zehirlenmesi bunun adı, mekanizma çürümüş, bu yükü kaldıramayan bir güruh kokuşmuş sistem içinde, ön adam olarak gezmeye devam ediyorlar.
Bir siyasi büyüğümün sözü aklıma geldi.
"Tuz koktu kime neyi anlatıyoruz".
Adalete olan inancımızı yitirdiğimiz gün, bu kalemi kırar atarız, bir daha da elimize almayız.
Ama korkun, yargı birilerinin elinde kırbaç gibi olsa da, o adaletten hala ümidimizi yitirmeyenlerdeniz.
Gün gelir benim ülkemde de evrensel hukuk kuralları işleyecektir, ama mutlaka işleyecektir.
O gün bu kalem elimizde olursa, ömrümüz yeterse o kalem bir yerlerinize kaçacaktır.
Ahlak, dürüstlük, kul hakkı, özgürlükler diyerek gelip, giderken arkanıza bakacak mısınız?
"Biz ne yapmışız ya" diye sorgulayacak mısınız?
"Vicdanlar nasırlaştı, insanlar hayvanlaştı" diye isyan edenlerin sesine, çığlığına hala kulak tıkayacak mısınız?
Dünyada kulaklarınızı tıkadığınız pamuk, imamın marifetiyle tıkandığında ne yapacaksınız?
Kim kaçabilmiş ilahi adaletten de, sizler kaçacaksınız?
Şimdiden söyleyeyim "Nah kaçarsınız"!
31 EKİM 2019
Mustafa Temiz
Nazan Akın 5 Yıl Önce
Senin gibi bir hemşerim olduğu için gurur duyuyorum kalemine sağlık cesur adam. Seni gençliğimde şarkı söylerken dinlerken aldığım hazzı, bugün gazeteci olarak yazılarını okurken de alıyorum...Yüreğine sağlık cesur adam. Silivri de hayranlarınız artıyor..Çünkü okutuyorum...Selamlar
Alime Mermer 5 Yıl Önce
Sen de olmasan, bu pislikleri açan olmayacak. Neyi kast ettiğini, herkes biliyor, bu pisliklerden herkesin haberi var ama herkes üç maymun, bunlarda buldukları..... anlayan anladı..Allah ömrüne bereket versin Temiz, sen çok yaşa..
Memduh 5 Yıl Önce
abi Allah senden razı olsun, kötüler hep güçlü kalmayacaklar
çağlar budak 5 Yıl Önce
Bu nasıl bir kalemdir. Bir insan bu kadar zarif kelimelerle bir kitlenin yaptıklarını yüzlerine daha ne kadar güzel vurabilir. Tamamen zeka ürünü, hukuki, sinkafsız bir insana bu kadar güzel edebice sövülebilir.VAllahi pes hocam..pes yani..
Ahmet Bektaş 4 Yıl Önce
Allah böyle insanların belalarını versin insanların caresizliklerin den yararlanıyor lar