15 Temmuz Tecrübesi ve 15 Yıl Öncesi

15 Temmuz’dan sonra karargâha gittiğinde yaşadıklarını anlatıyor. Pazar sohbetinde, damla damla düşen yaz yağmuru bile etkilemedi bizi. Saçağın altına tünedik adeta, düşen damlalardan korunuyor, sıcak çayımızı içiyoruz. Genç adamın, yüreği dağlanmış, yaşanılan 15 Temmuz’un acısını çekenlerden biri de o.

15 Temmuz Tecrübesi ve 15 Yıl Öncesi
selcuk

Yüreğinden gelen ama dilinden dökülen o sözleri insan olarak unutmak mümkün değil.

“ Babacığım benim görevden atılmama çok üzüldü, ölümüne bu sebep oldu, biliyorum “ diyordu.

Onu yıllardır bilirim.

Eğitimli, donanımlı, vatansever bir çocuktur.

Babası eski bir ülkücü, hatta döneminde ocakta ve parti yönetimlerinde yer almış biriydi.

Bir arkadaşının telefonuyla öğrenmiş KHK ile askeriyeden atıldığını.

Bunu şöyle ifade ediyor.

“Açığa bile alınmadım, beni direk KHK ile attılar” 

Oysa KHK ile atıldığının hemen sonrasında kendisiyle konuştuğumu hatırlıyorum. Bunu anımsattım bugünde.

Tekrar etti.

Helikopter ile havalanmamız istendi, biz helikopterlerin akülerini çıkardık ağabey, ters giden bir şeylerin olduğunu bildik, bunların niyetini biz karargâhta günler öncesinde de hissediyorduk” diyordu.

Sohbette bulunanlar, dilimiz döndüğünce onu teselli etmeye çalıştık. Oradan bir dostum dedi ki “ Ülkenin içinde bulunduğu böyle kaos günleri oluyor, vatan için çekiliyor kardeşim, Muhsin Yazıcıoğlu bile 5 yıl yattı, hücrede kaldı günlerce, ama hiç devlete küsmedi” dedi.

Genç asker “ ben de devletime küsmedim, devletim beni atmadı ki, Muhsin Başkanın cezaevinde olduğunda madalyası vardı ağabey, o “ben ülkücüyüm” diyebiliyordu, ama benim böyle övünülecek bir şeyim yoktu, Fetöcü damgası vurularak, bu çileyi çekmek, başkalarının bir günde beni hain diye anması, beni böyle ifade etmesi çok zoruma gitti”. Diye sözlerini sürdürüyordu.

Genç adam helikopter pilotu,  yaşanılan 15 Temmuz sürecinin mağdurlarından, ancak çocukluğundan beri tanıdığım bu genç, çok şükür bizleri yanıltmadı.

Görevine iade edildi,  hep mağrur durdu bu süreçte, buna tüm kalbimle şahitlik ederim. Devlete küsmedi,

“ göreceksin ağabey, ben o üniformayı yine giyeceğim, yine bu devletin bir fedaisi olacağım” demişti.

Şu an aslanlar gibi görevinin başında, demir kuşuyla, bu ülkenin bekası ve güvenliği için uçuyor ve konuyor, bu vatanın semalarına ve topraklarına.

Kısa donlu, mahalle arasında çember çevirdiği günlerini bilirim bugün yanımda oturan bu genç askerin.

Dostlarla saçak altında sıcak ve samimi sohbetin lezzeti, yağan yağmurun damla damla düşen sesi ve onun kelime kelime ağzından dökülen cümleleri,  aklımdan çıkacak gibi değil.

Gözlerinde babasını kaybetme acısını gördüm.

Gözlerinde vatan aşkını, millet sevgisini gördüm.

Cep telefonunu açtı bir fotoğraf buldu ve bana gösterdi.

Sözünü tutmuştu kerata.

Üniformalıydı ve çok yakışıklı çıkmıştı.

Bir fotoğrafa baktık, bir de birbirimizin gözlerine.

Aslında o bakış anında sustuk ama çok şey konuştuk biliyor musunuz?

15 TEMMUZ VE ÖNCESİ HEPİMİZE DERS OLMALI

Gündem 15 Temmuz.

Yaşanılanları unutmamız mümkün değil.

Acı tecrübelerden, gelişerek çıkmalıyız.

Demokrasimiz gelişmeli, ülkenin yönetim sistemi ve yöneticileri de gelişmeli.

Bir gazeteci olarak bu sürecin öncesinde ve hatta 15 Temmuz’dan 15 yıl öncesinde de, öngörülerimizi, kaygılarımızı yazıp çizmiştik.

Bizim gibi insanların söyledikleri kahve köşesinde muhabbetin arasında söylenmiş olarak havaya uçup gitmiyor.

15 Temmuz’dan 15 yıl öncesinde ve içinde söylediklerimiz, haberlerimiz, köşe yazılarımız ve tarihe not düştüğümüz gazetelerde çıkanlar, arşivlerde duruyor.

AKP ve Fettullahçı Cemaatin kol kola yürüdüğü, devletin içinde devlet olmaya çalıştıkları, devletin eğitim, hukuk ve bürokraside nasıl ortadan kaldırılmaya çalışıldığını o günlerde söylemedik dersek yalan olur.

Demirci ilçesinde bile cemaate bağlı vakıf veya derneklerin günlerce süren kermeslerinde, bu güya Allah rızası ama amacı ticarete dönen ve Demirci’de küçük esnafa da zarar veren, vergisiz, makbuzsuz, masrafsız, devlet imkanlarının seferber edildiği, tozun toprağın içinde halk sağlığını tehdit eden, pis ve mikrobun kaynadığı yerlerde dürüm ekmek için sıraya girip, kermes açılışlarında kurdele kesmek için yarışanlara olan tepkimizi de umarım hatırlayanlarınız vardır.

Peygamberimizin kutlu doğum haftası etkinliklerinde devlet iradesinin ortalardan deniz gibi çekilip, sokakların bu cemaatin kollarına teslim edildiğini, haykıran, söyleyen biriydik.

Peygamberin kutlu doğum haftasında devleti temsil eden müftülüğün yerine, sahada cemaatin olduğu günlerde, bu çelişkiyi yüksek perdeden ifade ettiğimiz sözlerimizi, sivri kalemle yazılmış yazılarımızı anlamak istemeyip, bizi dinsiz, imansız ve hatta Allah’sız diye niteleyenleri de unutmadık, unutmayacağız.

Süreci karşıdan iyi gören bizlere, öngörülerimize, sözlerimize, haberlerimize  gönül koyan, hatta bize buğuz eden AKP’li hemşerilerimin yüzleri film şeridi gibi gözlerimin önüne geliyor, söyledikleri de eski ve yağsız kalmış bir kapının gıcırtısı gibi kulaklarımda dönüyor hala.

Bu gerçekleri  ısrarla susmayarak, seyretmeyerek, konuşarak, halka anlatarak  geçirdiğimiz günlerde, 15 Temmuz’a gelindiğinde o gece haber panelinde ilk yabancı ajanslardan duyduğum bu hain girişimi, belki de ilçede ilk hisseden ve ilk tiviti atan kişi olarak şöyle ifade etmiştim. “ Askerin köprüde ne işi var, İstanbul’da neler oluyor”

Ülke olarak 15 Temmuz sonrasında bir mücadele verilirken, AKP ve icraatlarına  muhalif olmama rağmen, Fetö karşısındaki mücadelede kararlı bu duruşumu anlayamayan teneke kafalılara bu vesileyle bir kez daha meramımı anlatmış oluyorum.

Başlatılan FETÖ/PDY operasyonlarında, baskınlarda, adliyelerde süreci en iyi görüntülerle ve bilgilerle bazen günün akşamına, bazen gece yarılarına ve hatta sabaha kadar bu sürecin haberlerini yaparken, sahada gazeteci ve haberci olarak en aktif yine beni görüyordunuz.

Yapışkan bağırsak kurtları gibi yaşam süren zihniyettekiler, beni itibarsızlaştırmak için “güce tapıyor” gibi benzetmelerle yıpratmaya çalışıyorlardı. Adliye önlerindeki mahkemelerin o gergin bekleyişlerinde içerde yargılananların yakınlarıyla birlikte, dışarıda haber için bekleyen, vatan sevdalısı benim gibi bir gazeteciye, fısıltılarla provokatif sözler edilip, linç edilme riskine bile sokanları unutmuş değiliz.

Fakat 15 Temmuz sürecine gelene kadar cemaatin eylemlerinde önde gördüğüm yol arkadaşı olan AKP’lilere o zamanlar ne kadar karşı idiysem, 15 Temmuz sürecinde de Fetö’ye karşı da, görüntüde AKP’lilerin yanında bile olsa, inatla kararlı karşı duruşumun sebebi Tek bir Türkiye olduğu içindi. Devlet, millet, bayrak sevgim içindi. Benim için bu süreç, haber değil, vatan nöbetiydi.

Bu FETÖ haberlerini kararlılıkla yapmam, en detaylı, en güzel fotoğraflarla süsleme sebebim ise, devletin gücünü millete göstermek içindi.

Devletin bu mücadelesini mağdur edebiyatıyla, itibarsızlaştırmaya çalışıp, halkın üstünde tüm süreçlerde yaptıkları gibi, yine algı operasyonu yaparak, devleti itibarsızlaştırmak, tu kaka göstermek isteyenlere, bir cevaptı.

Devlet vardı, gereğini yapıyordu.

Haberlerimde, içeriğindeki haber metnini okuyanlar, fotoğrafları görenler Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu belayı da def etmek için nasıl çaba gösterdiğini ve gücünü görüyordu.

Bu millet haberlerimi okurken, sitelerde hitler yüksekti, tıklanma rekorları kırıyordu.

Ve bu millet devletin polisiyle, jandarmasıyla Fetö mücadelesine benim bu yaptığım haberlerle tanık oluyordu. Belki benim sayemde bu haberlerimle de devletine güvenmeye devam ediyordu.

Bir dönem cemaate karşı AKP’yi sürekli uyarıyı görev edinmiştik, şimdi de böyle kaos ve gergin bir dönemde gazeteci olarak haberlerimizi yaparak göreve devam ediyorduk.

Birilerine değil, devlete ve millete hizmet ediyorduk.

Acı tecrübelerden demokrasimizi daha da geliştirerek çıkmayı öğreneceğiz.

Tarih geçmişte yapılan hataları zaten notları arasına aldı.

Bugüne bakıp, böyle bir hain planın, bir daha yapılmasına müsaade etmemek, hatalardan ders çıkarmak, aklı başında düşüneceğimiz bir devlet politikası olmalıdır.

15 Temmuz ve öncesinde ve 15 Temmuz gecesinde  Mit işini iyi yapmalıydı, Cumhurbaşkanı bu darbe girişimini keşke o gece dakikalar sonra eniştesinden öğrenmemeliydi.

Darbenin bir numarası önce tutuklanıp, sonra serbest bırakılmamalı, firar etmesi önlenmeli ve hatta şu ana kadar yakalanmalıydı.

Türk yargısı önünde hesap vermeliydi.

Bu hesabın kesilmesi de yakındır, bu hain darbe girişiminin başrollerini kapanlarda, yine devletin pençelerinden kaçamamalıdırlar.

Devlet böyle bir devlet olabilmelidir.


15 Temmuz kutlamaları yapılıyor

Bu kutlamalar milli duyarlılığı artırıcı bir faaliyet olmalı.

Fetö ve buna benzer şer odaklarının bir daha devletin içinde kanserli hücreler haline gelmemesi için, gelecek nesilin donanımlı ve maneviyatı yüksek yetişmesi için bir başlangıç noktası olmalı.

Yaverleri Fetöcü çıkan bir Cumhurbaşkanı böyle bir girişimin ardından milletinden özür, Allah’tan da af dilememeli.

Devletin yol arkadaşı millettir gerçeğini bundan sonraki idarecilerimiz unutmamalıdır.

15 Temmuz gününü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejiminin kurtulduğu bir gün olarak görüyorum.

Darbe girişimi Recep Tayyip Erdoğan’a yapılsa da, başarılı olsalar, bu Fetöcüler devletin idaresini ve iradesini bırakıp gidecekler miydi?

Bunun için 15 Temmuz Demokrasimiz için bir kırılma noktasıdır.

Milletin azmi, cesareti ve mücadelesi, rabbimin de yardımıyla devletimizi Fetö’ye teslim etmediğimiz bir gün olmuştur.

15 Temmuz’da biz de meydanlarda olacağız.

Devlet, Millet, Bayrak diye haykıracağız.

Bu süreci tarih elbette yargılayacak, yıllar sonra karanlık noktalarda gün yüzüne çıkacak.

İşte bu gün geldiğinde de Türkiye Cumhuriyeti Devleti var ise bunların bir değeri olacak.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti için, varlığı ve bekası için meydanları dolduracağız.

15 Temmuz gecesinde can veren aziz şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Gazilerimize esenlik ve sağlık diliyor, teşekkürlerimi sunuyorum.

Devletimiz var olsun.

Yaşasın Büyük Türk milleti.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Ne Mutlu Türküm Diyene.

14 Temmuz 2019

Mustafa Temiz

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER